Geçen haftaya başladığımızda 1Mayıs
emekçi günü yani işçi bayramıydı herkesin tabiriyle.
Kimi işçinin rızkını kazanmak
için çıktığı inşaat iskelesinden düşüp öldüğü, kimi işçinin zarar ediyoruz diye
işyerinden kovulduğu, kimi işçilerin de fazla mesai yaptırılıp hakkının gasp
edildiği, sözüm ona bayramdı işte...
Kimselere seslerini
duyuramadıkları, duyanlarında sessiz kaldıkları, biçare işçilerin bayramıydı
işte!
* * *
Öyle ya, sahi neydi bu 1Mayıs
işçi bayramı? Niye resmi tatildi ki? İşçi neyin kutlamasını yapıyordu? Neye
istinadendi bu gün? Neyse boşver tatil olsun da" diyenler bir hayli
fazlaydı.
Şimdiye kadar, kimi zaman
yasadışı grupların etrafı yakıp yıktıkları eylem günü, kimi zaman terör
örgütlerinin mesaj vermek için kullandıkları bir gün oldu. Hiçbir zaman gerçek
manada amacını bulamamış bir gün olmaktan öteye gidemedi 1Mayıs Emekçi ve
Dayanışma Günü!
* * *
Oysa ki 1855 yılında
Amerika'nın Chicago eyaletinde 6 gün boyunca 12 saat çalıştırılan işçilerin yasal
olmadığı için başlayan protestoların taa Avustralya'nın Merlborn şehrine kadar
uzanması ve sonrasında bu işçilerin haklarını savunan 4 sendika görevlisinin
önce hapse atılıp, sonrasında da idam edildiği gündü 1MAYIS. Yani işçinin,
emekçinin hak arayışına girdiği dayanışma gününün adıdır 1MAYIS!!!.
* * *
Malesef ki bizlerde olmayan
dayanışmanın adıdır, işçi günü. Haksızlığa uğrayanların hak arayışına
girdiğinde, işinden gücünden olurken yanında birilerinin olduğu dayanışmanın
adıdır 1MAYIS.
Bizlerin çok uzağında olan
unuttuğumuz kavram dayanışma. İşten çıkarılan emekçi mesai arkadaşlarını
savunurken de kendi işinden olmasını göze almaktır dayanışma. Umutsuzluğa
kapılırken kolundan tutan bir eldir!
* * *
Bir gazetede gördüğüm mizahî
bir resim beni hem üzdü, hem de çok şaşırttı. Şantiyede açılan bir çukurun
önüne şerit çekilmiş, fakat şeritin bir ucu direğe bağlanırken diğer ucunu da
çalışan işçinin eline tutuşturmuşlar! Ne acı değil mi!? Bu insana verilen bir
değerdir esasında.
* * *
Ülkemizde en büyük sancılardan
biri de asgari ücretli çalışan taşeron işçiler. Yüzbinlerce çalışan insan,
sanki satranç oyunundaki piyon taşı gibi kullanılıp, hakkını aradığında da
"dışarıda bu işi yapacak bir sürü işsiz var, beğenmiyorsan kapı
orada" sözleriyle karşılaşıyorlar.
Kimisi 11 ay çalıştırılıp
tazminat alamadan ya çıkarılıyor yada yıllık kıdem tazminatından feragat etmesi
şartıyla devam ettiriliyor.
Kimisi de devletin iş bulma
kurumundan gelip 6 aylık çalıştırıldıktan sonra çıkışı veriliyor. Yani iş
içinde iş, hile içinde hile. Hak arayışına girerse kapı dışarı. Derdini
anlatacak birini bul bulabilirsen!!!
* * *
Bu sıkıntıların sebebiyle de
kadro alıp kendilerini biraz daha güvende hissetmek istiyor taşeron
çalışanları.
Yıllarca dört gözle
bekledikleri kamudaki kadroya geçiş imkânları geldi gelecek derken de çok şükür
kadro gelmişti gelmesine de yine eksik yine yarım bırakıldı. Tabiri caizse
tuttuğumuz yerden kopuyor. Bu defa da KİT ( Kamu İktisadi Teşebbüsü)'de çalışan
taşeron işçilerine kadroya geçiş hakkı verilmeyerek üveyin de üveyi durumuna
düşürüldüler.
* * *
KİT (Kamu İktisadi
Teşebbüsü)'ler genel olarak kamusal kaynakları kullanmak yolu ile
ekonomik anlamda faaliyet gösteren devlet kuruluşlarını temsil etmektedir. Yani
bir nevi kendine has temel özellikleri olan bir kamu faaliyeti türüdür. Bir
devlet kurumudur. Hal böyle olunca burada çalışan taşeron işçilerin de kadro
almaması için bir neden yok. Çalışma bakanının da müjde vermiş olmasına rağmen
kadro almaya ramak kalmışken seçim sürecine girilmesi bu mevzunun rafa
kalkmasına sebep oldu.
Şu esnada hiçbir aday
adaylarının da tek bir kelime dahi bahsini etmediği ama kadro almayı dört
gözle bekleyen KİT'lerde çalışan taşeron işçilerinin en büyük sancısı. Tek
istedikleri kadroyu alıp kışın ortasında işsiz güçsüz kalıp eve nasıl bir ekmek
götürebilirim korkusu yaşamamak. Bu şartlarda çalışan işçilere buyurun 1MAYIS
bayramdır deyiverin.
* * *
Ya kamuda çalışan işçi ve
emekçiler.... Her dönem kaybolan revize edilen hakları. Vergi dilimlerinde
ezilen maaşları ve skala düzenlemeleriyle uğradığı kayıplar...
Afrin harekâtında karşılık
beklemeksizin fedakârca ücretsiz mesai yaparak çalışan kamu emekçilerinin tek
istediği sağduyu ve bu hareketlerinin takdir edilmesi. Her defasında
kıdem tazminatlarının kaldırılmasını gündeme getirip korku verilmemesini
bekliyor. Bir yılda alınan %9- %10 zammın %12'lik vergi diliminin altında
ezilmemesini istiyor emekçiler.
* * *
İşte geldiğimiz bu noktada ne
emek kaldı, ne de emekçi. Ne dayanışma kaldı ne de güvence. Bu şartlarda
buyurun kutlanabildiği kadar 1MAYIS İşçi ve Emekçi Bayramı kutlu olsun.
"İşçinin sancısı bayramsa,
işçiye her gün bayram!!!"
Sağlıcakla kalın...