Pazartesi
gününün (14 Mayıs)haberleri
içerisinde en can alıcısı,Kudüs’ teAmerikan Siyonist Emperyalizminin
kuklasıYahudi itlerinin, son sistem silahlarla, elinde sapandan gayrı savunma aracı
olmayan gariban Müslümanlara saldırmasının haberiydi!
Çeşitli
kanallarda önce alt yazıyla bildirilen haber daha sonra spiker anonsuyla daha
da netlik kazanmaya başladı. Bu
arada her bir haberde bildirilen şehit ve yaralı sayısı, bir sonraki haberde artarak devam etti!
Salı günü hükümetimiz tarafından ilan
edilen üç günlük ‘’Millî Yas’’ bilgisi, şehirdeki hoparlörlerden ilan edilen ve
cami minarelerinden duyurulan ‘’Öğle namazını müteakiben Kudüs Şehitleri için Gıyabî Cenaze
Namazı kılınacağı’’bilgisi oldu.
Daha sonra şehirdeki çeşitli siyasi
partilerin ve STK(Sivil Toplum
Kuruluşları) nın iştirakiyle,
öğle namazını müteakiben Cumhuriyet
Meydanında Protesto Mitingi tertip edildi.
Öncelikle okunan Kur’ an – ı Kerim ve devamında İl Müftülüğü yetkilisinin dua
yapmasını, sivil toplum kuruluşları
adına AKP İl Başkanı ve Belediye
Başkanının konuşmaları takip etti.
Bu
arada meydandaki halkın tekbir sözleri, Amerika ve İsrail aleyhine söylenen
sloganlar dikkat çekti. ‘’Tekbir!’’ ‘’Allahü Ekber!’’ ‘’Kudüs Müslümanlarındır!’’ ‘’Kahrolsun
Amerika!’’ ‘’Katil İsrail!’’seslerimeydanda çınladı.
Aylar öncesinde İsrail’ deki Amerika
Konsolosluğunun Kudüs’ e taşınma kararı açıklandığı zaman, işin buraya geleceği belliydi!
O zaman Birleşmiş Milletlerdeki oylamada büyük çoğunluk red kararı vermesine
rağmen, her zaman ve her yerde çıkar
ve menfaatine göre çifte standart uygulayan Amerika için bu red kararının hiçte
önemi yoktu!
Nitekim aylar öncesinden itibaren
İslam âleminin önemli mübarek günleri arifesinde ve mutlaka bir yerde bir
bahaneyle Müslümanları tahriklerin ardı arkası kesilmedi! Ve işte şimdi de mübarek ramazanın başlamasına bir gün kala yine
bir hır çıkartarak İslam âlemini ayağa kaldırdılar!
Son haberler doğrultusunda şehit
sayısı atmışı, yaralılar ise üç yüzü
geçmiş bulunuyor! Bu direnişi gösteren garipler, dünyanın son sistem silahlarına karşı sadece taşla ve sapanla
karşılık verebilmekteler.
Direnişte, daha önce Gazze
çarpışmalarında iki ayağını da kaybeden ve bu defasında tekerlekli
sandalyesinin üzerinde, sadece
sapanla mücadele verirken şehit olan Fadi
Abu Salah adında 29 yaşındaki
genç Filistinli, mücadelenin sembolü
haline gelmiştir.
‘’Keçiden post gâvurdan dost olmaz!’’
diyen
atalarımız hiçbir şeyi boşuna dememişler!
Yıllarca müttefikimiz diye avunduğumuz Amerika’ nın gerçek yüzünü yıllar
önce görenlerden bir ozanımız ne güzel söylemişti ‘’Amerika katil katil!’’diye de
türkü yapmıştı.
Tüm bu
olumsuzlukların ardından hamasi nutuklar atmak,yas ilan etmek, yanlarına kalmayacağı söylemleri, en şiddetli şekilde protesto etmekle
bu kâfirlerin durdurulacağını ummak kadar büyük saflık olamaz!
Çok daha farklı bir strateji
izlenmesinin gerekliliği ayman ayan gün gibi aşikâr oluyor! Bir Afrika ülkesi hem de Hristiyan bir devletin, bu olayları protesto amacıyla derhal
ve ilk olarak İsrail’ den elçisini çekmiş olduğu haberi takdire şayan bir
davranış.
Dünya İslam âlemini birbirine düşüren
emperyalist güçler, becerdikleri bu
işlerin son noktasını Kudüs’ ün işgaliyle gerçekleştirmiş bulunuyorlar. Bu işe çanak tutan da ne yazık ki Suudi (Vehhabi) Krallığı oluyor!
Bu kraliyet ailesi ne yazık ki
Müslüman görünümlü ne idüğü belirsiz yaratıklar! Kendi halkı sefalet içinde yüzerken, dünya İslam âlemini sömürmeye doymayanlar.Mekke’ de KÂBE’ nin
hemen yanı başına yüz küsur katlı ‘’Zemzem Tour’’adlı gökdeleni ve dibine de Kraliyet Sarayı inşası ile KÂBE’ ye kuşbakışı zevk – sefa sağlayan zihniyet şimdi de Medine’ ye Peygamber Efendimizin şehrine Kilise
inşasına Papa ile imza töreni
yapıyor!
KÂBE’ nin bulunduğu mahalde ondan daha yüksek bir
yapıya müsaade etmeyen ecdadımızından şu anda ne yazık ki
tek bir taş dahi bırakmamış olan bu sözde Müslüman Vehhabi ailesi, şimdi de peygamber şehrinde kilise
çanı dinletecek Müslüman milletine ! ! !
Kutsal Topraklarda Mekke ve Medine’ nin
içinde bulunduğu bir alan, Müslüman
olmayanların girmesinin yasak (haram)
olduğu bölgedir. Tüm dünya
Müslümanları buraları ziyaretle ‘’UMRE’’veya ‘’HAC’’farizasını ifa ederler.
Bu bölgenin idaresinin Vehhabi Kraliyetinin sömürüsünden
soyutlayıp, tüm dünya Müslüman
ülkelerinin birlikteliğiyle oluşturulacak bir konsorsiyumun idaresine verilmesi. Buradan elde edilecek gelirin de yine
tüm dünya Müslümanlarının mağduriyetinin giderilmesine harcanmasıyla tam bir
İslami sosyal adalet tesis edilmesi gerekir.
Böylelikle de İslam âleminin gerçekte İslam olmayan bir aile tarafından
sömürülmesi önlenmiş olur.
Amerika ve İsrail ile ilgili yaptırımların,
mevcut alınan kararlar ve uygulananlarla sonuç vermeyeceğini belirtmiştik. Bunun daha kesin ve ciddi
uygulamasının ise ekonomik ambargoya yönelinmesi gerekir.
Bunun için piyasada ne kadar Amerikan ve Yahudi menşeli mal varsa,
hepsine karşı topyekûn bir kampanya uygulanmalıdır. Nasıl ki onlar bizim sebzemize – meyvemize istedikleri zaman istedikleri gibi oyun oynuyorsa, şimdi bu vesileyle de bizlerin
karşılık vermek en tabii hakkımız oluyor.
Yani kısacası kısas’ a kısas!
Onlar Ortadoğu yu kaşıdıkça, başlarına bin bir türlü çorabın
örüleceğini göstermedikçe, bu iki
kâfir sürüsü bizim başımıza çok daha büyük belalar açacaktır. Çünkü beş – altı bin adet ‘’TIR’’silah ve mühimmatı aylar öncesinden boşuna
oraya yığınak yapmadılar sanırım!
Bu Siyonist – Emperyalistleri kendi silahlarıyla vurmaktan başka ne
tedbir ve nede çare yoktur. Öyle
alınan son karardaki gibi; ‘’lütfen ortalık yatışıncaya kadar ülkenize döner misiniz?’’demekle
de olacak iş değildir. Zira bunun
böyle olmayacağını sokaktaki bile bilir!
Hemen hepimizin bildiği ve herkesin
isteyerek veya istemeyerek kullandığımız pek çok Amerikan ve Yahudi mamulü
ürün bulunmaktadır. Örneğin
içtiğimiz (gerçi ben içmiyorum ama)Kola’dan
dan tutunda, evlerdeki temizlik maddelerine kadar
sayılamayacak miktarda ürünlerle bu toplum sömürülmektedir! Ödediğimiz dövizlerde geriye bize mermi olarak,GDO’ lu tohum
olarak dönmektedir!
İthal edilerek tüketimimize sunulan
bu maddeleri burada listelemeye kalksak,
başlı başına bir yazı dizisi olur.
Ama kendini bilen, aklıselim sahibi
ve şuurlu her TÜRK vatandaşının yapması gereken, aldığı her ürün için ödediği
dövizlerle, bu vatanın civan gibi
evlatlarına kurşun sıkılmakta,
torunlarımızın geleceği yani neslimizin kökü hormonlu gıdalarla çürütülmektedir!
Asırlar önce bilge Türk Hakanı boşuna mı söylemiş: ‘’EY TÜRK TİTRE
ve KENDİNE DÖN!’’
Bu vesileyle cümlenizin mübarek
Ramazan – ı Şeriflerinizi kutlar, Cenabı Allah’ tan inanan ve iman
edenlerin birliğinin devamını sağlamasını niyaz ederim. Hepiniz Allah’ a emanet olun.
Saygılarımla,