Altıncı
sınıfa geçen Berkay'ı babası, biraz da hayat şartlarını öğrensin diye
mahallenin tanınan marketi Rüstem dayının yanına çırak olarak verir. Sabahtan
Bismillah deyip servis yapmaya başlar Berkay. Malum seçim dönemi işler yoğun.
Sabahtan
bir grup adam dükkâna gelip Rüstem dayıyla tokalaşıp muhabbet ettikten sonra
birkaç broşür reklâm bırakıp giderler. Berkay merakla:
--Rüstem
amca bu adamlar müşteri değil miydi?
Rüstem
dayı:
--Hayır
yeğenim, milletvekili adayı.
Aradan
bir kaç saat geçtikten sonra başka grup aday yine markete gelir. Yine tokalaşıp
muhabbet. "Desteğini bekliyoruz Rüstem dayı aman ha".
Rüstem
dayı; "Tabi ki, hayırlı olsun".
Sözünü
aldıktan sonra onlar da bir sürü broşür, kağıt bırakıp giderler.
Meraklı
gözlerle Berkay sorar:
--Rüstem
amca sen her gelene "Tabi ki hayırlı olsun" deyip gönderiyorsun.
Hangisine oyunu vereceksin?
Rüstem
dayı:
--Yeğenim
benim aklımdaki düşünce zaten belli. Usuleten öyle söylüyorum. Ama kaç gündür
ziyerete gelenin haddi hesabı yok. BİR TRAKTÖR DOLUSU KÂĞIT BİRİKTİ. BİR SÜRÜ
İSRAF. Bunları ne yapacağımı şaşırdım artık.
Az
sonra bir delikanlı markete gelir.
--Rüstem
dayı ben ilk defa oy kullanacağım. Oy vereceğim partiyi de henüz
belirleyemedim. Ama şu mahallede dolaşan arabaların müziklerini dinliyorum.
Hangisi hoşuma giderse oyum ona.
Rüstem
dayı:
--Oğlum
sen şaşırdın mı. Müziğe göre oy mu verilir?
Delikanlı
hemen söze girer:
--PEKİ
NİYE O ZAMAN GÜNLERCE DOLAŞIP BOŞU BOŞUNA BENZİN TÜKETİYORLAR. YAZIK DEĞİL Mİ?
Günün
şaşkınlığı ve yorgunluğuyla akşama doğru Berkay evine döner. Bir de ne görsün.
Her bir partinin devasa bayrakları ve küçük küçük flamaları apartmanın etranı
sarmış, kendi odasının ufak penceresi de kapanmış, sadece sabah gelen güneşe de
engel olmuştu. Düşündü biraz; "Acaba babam oyunu bu partiye mi
verecek.Yoksa bu bayrakları resimleri neden assınlar. Ama 4-5 ayrı bayrak var
hangisine verecek?!
Bir
hışımla içeri girer. Evdeki durumu görünce şaşırıp kalır. Ablası "yeter
artık bu gürültü yüzünden günlerce üniversite sınavlarına hazırlanamıyorum"
diye isyan etmektedir. Aynı şekilde annesi de seçim marşları yüzünden küçük
kardeşini uyutamamakta, migren hastası olan dedesi de günlerce başağrısı
çekmektedir. Evde herkes perişan vaziyettedirler.
Babası
işten gelince de Berkay sorar:
--Baba
bayrakları flamaları sen mi astırtın bizim apartmana. Yoksa oyun o partiye mi?
Babası:
--Hayır
oğlum ben niye astırayım. Hem oyumu vereceğim parti belli görüşüm belli zaten.
BAYRAĞA FLAMAYA GÖRE OY VERİLİR Mİ?! ÜSTELİK SEÇİM SONRASI DA HEPSİNİ TOPLAYIP
ÇÖPE ATACAKLAR.
Berkay
şaşkındır. Hiç kimse madem broşürlere, bayraklara, marşlara göre oy
vermeyecekse bunca kağıtlar, bayraklar neden? Bunca gürültü neden? İnsanlara
bunca seçim çilesi neden?
* *
*
Yıllarca
seçimlere giriyoruz, şimdiye kadar seçim marşlarından, reklâm broşürlerinden
veyahut bayraklarından dolayı oy veren gördünüz mü? Ya da siyasi fikrini
değiştirene şahit oldunuz mu?
Milyonlarca
İSRAF İSRAF İSRAF..
Çevre
kirliliği, gürültü kirliliği had safhada. Kimi insanlar hasta, kimi çocuklar
sınava hazırlanıyor. Kiminin cenazesi var!
Ama
kimin umurunda.
Madem
seçim reklâmımı yapılacak, buyurun fakir ailelere yardımlar yapın. İşsiz
gençlere iş imkânı sağlayın. Çocuklara toplu sünnet töreni yapın. Öğrencilere
kütüphaneler, yaz okulları açın. Hatta bunları daimi yapın ki aday olduğunuzda
halka kendinizi tanıtmak zorunda kalmayın, onlar zaten hatırlaması gerekenleri
unutmazlar. En azından SEÇİM ÇİLESİ olmaz, SEÇİM İSRAFI olmaz. Üstelik de
ülkemizin milli serveti boşa gitmez. Hem siyasi reklâm olur, hem de halk
faydalanır. İnşallah bu seçimle bu çile, bu israf son olur. Bir sonraki
seçimlerde önerilerim değerlendirilir.
Esenlikler
diliyorum. İsrafsız günler...