Yıllar öncede memleketime şahadet
şerbetini içmiş bir kardeşimin cenazesi geldiği gün bir toplantıda duygularımı
böyle anlatıp, Bir anne ile bir babanın bir sabah yaşadıklarını daha sonra da
köşe yazısında köşe yazısı olarak yazıp yayımladık.
Hacı Mehmet amca sabah namazını camide
kıldıktan sonra erken açılan bakkaldan sıcak bir ekmeği koltuğunun altına alıp,
biraz dalgın biraz yorgun cami arkadaşları ile konuşarak evine geldi.
Ayşe teyzem eşinin gelişine kadar
tepside zeytini peyniri çayı ile kahvaltıyı hazırladı, kuranını okumuştu.
Oturdular sofraya, gözleri küçük ekran
televizyonun, ilk sabah haberlerini veren sunucuda, bir iki lokma atıştırdılar.
Yine pek çok can sıkıcı haber arasında terör bölgesinden bir ajans var mı diye
dikkat kesildiler.
Ayşe teyzem sofrayı kaldırırken,
Mehmet amca bir bardak çayını aldı, cam kenarına geçti gözü sokağın başında
aklı uzaklarda görev yapan evladında daldı gitti.
Sokağın başından çıkan önde biri makam
aracı olduğu belli, iki askeri araba, ardından bir ambulans gördüğünde elinden
bardağı düşürmemek için yoğun çaba gösterdi. Araba evlerine doğru geliyordu.
Kapı çalana kadar üstüne kondurmadı ama kapı çalınca karı kocanın dünyası
yıkıldı.
Orada her şey bitti, kıyamet koptu,
dünya durdu. Sadece ikisinin de dilinden “Allah belanı versin terör” sözleri
döküldü.
Evet; yıllar önce bu şekilde
canlandırdığımız ama tamamen gerçeklerden oluşan, pek çok anne babanın, ya
birinci kısmını yada tamamını yaşadığı, sabah namazından sonra evlatlarını
düşünmeden dolayı uykunun tutmadığı bu hali şimdilerde bu ebeveyninler farklı
yaşıyor.
Acı hatıralarla yıldönümünü
yaşadığımız kalleş hain darbe girişimin ardından devlette temizlik yapılmaya
başlandı. Darbeye iştirak eden bizzat vermiş olduğu emir ile yâda fiili olarak
katılımı ile yaptığı hıyaneti ödeyenler tek tek temizlendi ve temizleniyor
devletin içinden.
Temizlenmeli zaten, bir tane bile
uzantısı kalmamalı ki yapılan darbe girişiminin neticesi alınsın. Diyanet
işleri başkanın hatıralarında anlattığı gibi aile bilincini, ümmet bilincini ve
millet bilincini insanların elinden alıp tamamen cemaatin emrine verdikleri
tipte insan yetiştiren yıkıcı faaliyetlerin odağı olan terör örgütünün sonu
getirilsin.
İşte devletteki bu temizlik yapılırken
abdestinden şüphesi olmayan insanları bile tedirgin eden kanun hükmünde
kararnameler yayınlanıyor. Evladı asker olan, polis olan, memur olan anne
babalar bu kararnameleri tedirgin bir şekilde takip ediyor. Zira çok fazla
insanın bu yapının içinde yer aldığı bir vakadır, bir gerçektir. İnsanlar bu
hıyanet örgütü din iman temsilcisi olarak gördüğünden çok soğuk davranmadı
bunlara. Ancak ne zaman ki devlet 17-15 olayından sonra bunların terör örgütü
olduğunu söyledi işte orda her şey bitmeliydi. İşte orada her şeyi bitiren
insanların, ondan sonrada bunlara maddi manevi destek veren insanlarla
ayrılması gerekiyor. Ayrılmalı ve ne olduğunu neden olduğunu bilmeden onlara
sempati duyanlar ile o hıyanete devam edenler ayıklamalı.
İşte bu ayıklanma yapılırken suçlu ve
suçsuz iyi ayırt edilmelidir. İnsanların kafasını karıştırmak için, olayları
karartmak için, içindeki hainleri gizlemek için devletin içinde halen
olabilecek destekçilerinin suçsuzları suçlu gösterme gayreti olabilir. Buna
karşı çok ciddi bir araştırma ve soruşturma yapılmalıdır. Bu soruşturma ve
inceleme çok uzun sürmemeli ve kesinleşmeden kesinlikle yaftalama
yapılmamalıdır. Devletimin bu hainlerle mücadele eden yöneticileri gerekirse
soruşturma yapacak savcı sayısını üç beş on katına çıkarmalı ama çok çabuk bu
ayrımı yapmalıdır.
Suçlu ile suçsuz hemen ayrılmalı,
suçluya en ağır ceza verilirken suçsuz olanın ana babası, kardeşi, evladı, eşi
olduğu unutulup, sonra aklansın kabilinden suçlama yapılamalıdır.
Eğip bükmeden sündürmeden net
söylüyorum. Bölücü yıkıcı tüm unsurlarla etkin mücadele devam etmelidir.
Soruşturma yapacak savcı sayısını artırıp, araştırma yapacak güvenlik güçlerini
bu işe kanalize edip, mahkemeleri yoğun çalıştırıp bu işi uzatmadan
neticelendirmek gerekiyor. Önce on binlerce insanı ihraç edelim suçsuzlarsa
dönsünler anlayışı, sokağın başını gözleyen ana babayı, evde ekmek bekleyen
eşi, okulunda babası terörist damgası yiyen evladı etkiler.
Hepsi ve hepimiz “ Allah belanı versin
ülkeyi de bizi de bu hale getirdiğin için ey FETÖ terör örgütü” desek bile
değişen bir şey olmaz. Çok çabuk araştırma, çok çabuk yargılama ve suçluya en
kallavi cezayı kesme.
Neticede suçlu olan zaten hak
etmiştir. Ama ya suçsuzsa?
Selam ve dua ile…