Hun Türk Kurultayının temellerini Andras
Zsolt Biro adlı Macar antropolog ve beşeri biyolog (aynı zamanda Doğa Bilimleri
Müzesi araştırmacısı) bir Kazakistan seyahati sırasında atmıştır.
2006 yılında Kazakistan’dayken veriler ve
genetik örnekler toplayarak analiz etmiş, daha sonra şu anda Kazakistan
sınırları içinde varlığını devam ettiren Madjar kabilesi ve Karpat Havzası
Macarları arasında sadece isim benzerliği olmadığını aynı zamanda genetik
bağlarının da olduğunu kanıtlamıştır. Araştırma sonuçları dünyanın en önemli
bilimsel dergilerinden birisi olan “American Journal of Pysical Anthropology”
de yayımlandı. Bu araştırma diğer ulusların da dikkatini çekti ve araştırma
grubuna da büyük bir ün kazandırdı.
Ayrıca Kazakistan ve Orta Asya ülkelerinin
dikkatleri Macaristan üzerine çevrildi. 2007 yılı aralık ayında Andras Zsolt
Biro Kazakistan Kültür Bakanı Yermukhamet Yertisbayev’den bir nişan alarak
ödüllendirildi. Ayrıca Madjar halkı fahri üyeliği de verildi.
2007
yılında Kazakistan’da ilk “Madjar-Macar Kurultay” ı Andras Zsolt Biro önderliği
ve bir Macar heyeti eşliğinde düzenlenmiştir.
2008-2010-2012-2014-2016’da
Kurultay genişleyerek aynı zamanda
katılımcı sayısı artarak devam etti.
MACARLAR
Fin-Ugor
kabilelerinin en eski yurdu Ural Dağları ile İtil arasındaki topraklardı.
Bunların Ugor kolu daha sonra güneye sarkarak hayvan beslemeye elverişli bozkır
bölgesine indi. Burada Onogur Türkleri ile komşu olarak uzun süre yaşadılar
(M.Ö. 700 yıllarından itibaren). Bu uzun zaman içinde Onogur Türklerinin bir
kısmı Ugorlar arasında eridi. Bu karışımdan tarihi Macar kavminin çekirdeği
doğdu.
Avarların
batıya ittiği Sibirler, Onogur ve Macarları buradaki yurtlarından çıkardılar
(460). Onlar, Kafkaslara doğru göç ederek Kuban nehri yöresine yerleştiler.
Macarlar
daha sonra Hazarların egemenliğine girdiler. Uzun süre onlarla birlikte
yaşadılar. Macarlar, Peçeneklerin baskısı üzerine batıya doğru yeni bir göçe
başladılar. Bu sırada onların başında Kabar Türk oymağından Arpad bulunuyordu.
Peçenek baskısı devam ettiğinden en sonunda kendi adlarını alarak bugünkü
yurtlarına geldiler (896).
Hükümdar Arpad, Karpat
Havzası’na göçü sağlayan daha sonraki yüzyıllarda da hükmedecek olan Macar
krallık hanedanının kurucu atasıdır. Macar tarihinin en önemli kahramanlarından
biri, ulusun varlığının ve birliğinin sembolüdür. Yani bu milletin tarihi Arpad
zamanında ve onun soyundan gelenlerin yöneticiliği zamanında yazılmıştır.
Onlar,
Macaristan’a yerleştikten sonra altmış yıl Avrupa’ya fırtına gibi estiler.
Rusya’da Kiev’den İspanya’da Madrid’e kadar, Atlantik ve Kuzey Denizi
kıyılarından İtalya ve Yunanistan içlerine kadar Macar akınları aralıksız devam
etti.
En sonunda
Germenya Kralı tarafından ağır bir yenilgiye uğradılar. Macarların akınları da
yavaşladı (995) ve 1000 yıllarında Hristiyanlığın Katolik mezhebini kabul
ettiler. Bundan sonra yerleşik hayata geçerek devlet kuran Macarların tarihteki
en önemli rolü şu olmuştur: Onlar Slavlar arasına girerek birleşmelerini
önlemişler, aynı şekilde Germenlerin doğuya doğru yayılmalarına karşı durarak
Balkan topluluklarını Germenleşmekten korumuşlardır.
Macarların
öbür adı olan “Hungar”, “Onogur” sözünden gelmektedir. Bazı İslam kaynakları
onları Türk asıllı sayarlar. Hristiyan oluncaya kadar Macarların rütbeleri,
askeri teşkilatları, savaş taktikleri, hatta müzikleri bile Türklerinki
gibiydi. Bundan dolayı Bizanslı yazarlar Macarları “Batı Türkleri” adı ile
anmışlardır.
Macarlar Hıristiyan
olduktan sonra ve Roma kültürü içine girdikten sonra Türklük özelliklerinin
hemen hemen tamamını kaybettiler. Bununla beraber ilmi olarak kendi tarihlerini
araştırmaya başladıkları zaman onlar arasında XVIII. Yüzyılda Türklüğe karşı
ilgi ve sempati görüldü. Bunun sonucu olarak dünyada ilk Türkoloji Kürsüsü
Budapeşte Üniversitesin de kuruldu (1870).