Hayatımızın sürmesinde, insanların ve diğer
canlıların kullandığı, hayatımızın vazgeçilmezi olan maddelerin tüketiminde
dikkatli davranma isteği, yeterli olduğu kadar kullanma, idareli tüketmeye
tasarruf denir.
Tasarruf, tüketirken geleceği düşünmektir,
iktisadi davranmaktır, artırmaktır.
Tasarruf hayatın her alanında yapılabilir.
Mesela;
-Enerjide tasarruf
-Tüketimde tasarruf
-Zamanda tasarruf
Tasarruf,
yarınlarımız için önemli olan kaynakların idareli tüketilmesidir. Aksi takdirde
bir gün her şey tükenecek ve geri dönüşü olmayacak. Suyumuz azalıyor,
toprağımız verimsizleşiyor. Her şey bize kaynaklarımızın tükenmek üzere
olduğunu gösterdiği halde bu konuyu ciddiye alıp üzerinde düşünen ve harekete
geçen insan sayısı yok denecek kadar az.
Yıllardır kullandığımız sloganımız işin özünü açıklıyor aslında “En ucuz
enerji tasarruf edilendir”. Bu söze ek olarak ta yine her şey yöneticilerimize
düşmekte ve İsraftan tasarruf edilmeli ve buna önce hükümetler ön ayak
olmalıdır.
Tasarruf
konusunda ve insanın para harcaması konusunda çok veciz bir söz var.
“Bir insan, kendi kazandığı parayı
kendisi için harcıyorsa,
Malın hem fiyatı ile hem de kalitesi ile ilgilenir,
Bir insan, kendi kazandığı parayı başkası için
harcıyorsa,
Malın sadece fiyatı ile ilgilenir kalitesi önemli değildir,
Bir insan, başkasının parasını kendisi için harcıyorsa,
Malın kalitesi ile ilgilenir fiyatı önemli değildir,
Bir insan, başkasının parasını başkası için harcıyorsa,
Malın hem kalitesi hem de fiyatı önemli değildir.
Bu sözden
hareket edersek; Birinci duruma bakarak
bir insan hakkında olumlu izlenim edinebiliriz. Ama bizim için dördüncü
durumdaki tavır önemli.
Yöneticilerin veya ülkemizde hükümet edenlerin içinde bulunduğu
hal, dördüncü duruma benzer. Onlar, başkasının parasını başkası için harcarlar.
Evet; önemli olan dördüncü durum içinde bulunanlar, nasıl olacak da birinci durumda
imiş gibi davranacaklar?
Bir idareci, kamu adına kamu için harcama yaparken, nasıl olacak
da kendi kazandığı parasını kendisi için harcıyormuş gibi bir davranış
gösterecek? Yani “El kesesinden ağalık” yapmayacak. Bunun için nasıl bir
sistem, nasıl bir düzen kurmak gerekir? İşte cevap verilmesi gereken belki de
en önemli meselelerden biri budur.
Herkesin başına bir polis ya da müfettiş dikemeyeceğimize göre bu meseleyi sistemle çözme imkanımız
yoktur. Bunun cevabını bugün çok uzaklaşmış olmamıza rağmen kendi kültürümüzde
aramamız gerekir. “Tüyü bitmemiş yetim hakkı”, “Adalet” “Ahlak” anlayışı ile çözebiliriz.