KAZA DURUMUNDA YAPILMASI GEREKENLER;
Dr. SUAT SARI * KTYG Gen. Bşk. Yrd. – İstanbul İl Temsilcisi.
Kaza durumundaki araçların şekillerini
bozmadan kaza tespit tutanağı düzenlemek gerekmektedir.
Eğer kaza sırasında ölüm veya yaralanma
gibi bedensel bir hasar yoksa sadece maddi hasarlı bir kaza meydana gelmişse,
trafik polisini beklemeden aralarında anlaşarak kaza tespit tutanağı
düzenlenmeleri yeterli olmaktadır.
Ama sürücüler kazanın oluş şekli
konusunda aralarında anlaşamıyorlarsa trafik polisini beklemeleri
gerekmektedir.
Eğer kaza sırasında ölümle veya
yaralanma ile sonuçlanan bedensel zararlar meydan gelmişse trafik polisinin
mutlaka gelmesi gerekiyor.
Bazı durumlarda, tarafların anlaşması
yeterli değildir. Aşağıda sayılan durumlarda mutlaka trafik polisinin gelmesi
ve kaza tespit tutanağı düzenlemesi gerekir:
•Sürücünün ehliyeti yoksa,
•Sürücünün ehliyeti var ama o aracı
kullanması için yeterli değilse,
•Sürücünün yaşı küçükse,
•Sürücünün alkollü olduğundan şüphe
varsa,
•Sürücünün akli dengesinin yerinde
olmadığı görülüyorsa,
•Kaza yapan araçlardan biri resmi
plakalı ise,
•Kaza sırasında resmi kuruluşlara ait
mallar zarar görmüşse,
•Kaza sırasında üçüncü kişilere ait
mallar zarar görmüşse,
•Kaza yapan araçlardan birinin zorunlu
trafik sigortası yoksa,
•Kaza sırasında ölüm veya yaralanma gibi
bedensel bir zarar olmuşsa Trafik Polisinin gelmesi ve kaza tespit tutanağının
doldurulması gerekir.
Kaza tespit tutanağı düzenlenmesinden
sonra yapılması gereken ikinci iş araçların kaza anındaki durumunu yansıtan
çeşitli açılardan fotoğraflarını çekmektir. Bu fotoğraflar sigorta şirketi ile
daha sonra anlaşmazlığa düşmemek için önemlidir.
Fotoğraflar da çekildikten sonra
yapılması gereken iş, eğer kaza aracın kullanılması sırasında meydana gelmişse,
alkol muayenesi yaptırmaktır. Eğer iki araç seyir halindeyken kaza olmuşsa her
iki sürücü de alkol muayenesi yaptırmalıdır. Duran araçta meydana gelen
hasarlar için alkol muayenesine ihtiyaç yoktur.
Bu sayılan işlerden sonra, sigorta
şirketinde yapılacak işlemler için ayrıca karşı tarafın zorunlu trafik sigorta
poliçesinin, araç ruhsatının ve karşı araç sürücüsünün ehliyet fotokopilerinin
alınması önemlidir.
Bu arada kazaya karışan başka araçlar da
varsa aynı belgelerin bu araç sürücülerinden de sağlanması gerekir.
Bu anlatılanları bilmek, tazminat
ödemeleri sırasında sigorta şirketleri ile sorun yaşamamak açısından önemlidir.
Kaza anında toplanan bu bilgi ve
belgelerin kazanın yaşandığı günden başlayarak beş iş günü içinde ilgili
sigorta şirketine bildirilmesi gerekiyor. Eğer kaza sırasında araç hareket
edecek durumda değilse, yine çekici işlemleri için sigorta şirketi aranmalıdır.
Sigorta şirketi, iletilen bilgi ve belgelere dayanarak bir hasar dosyası
açacaktır.
Bu ihbar süresine uyulması çok
önemlidir. Çünkü zamanında sigorta şirketine bildirilmeyen hasarlar için
sigorta şirketi tazminat ödemekten kaçınabilir. Gerekli görülen durumlarda
sigorta şirketi eksper tayin edebilir.
Ödenecek tazminatın belirlenmesinde eksper raporu önemlidir.
10 numara tazminat!
Noyan Doğannoyandogan@hurriyet.com.tr
10 numara ya da benzeri yağ
kullanımından kaynaklı çıkan yangınlarda ölen ve yaralananlar için trafik
sigortasından tazminat ödeniyor.
Ancak sigorta
şirketleri, ödedikleri ve milyon liraları bulan tazminatı otobüs sahibinden
hukuk yoluyla alıyor. Yargıtay’ın aldığı karar ise sigorta şirketlerini
destekliyor.
10 numara yağ ya da diğer adıyla
‘ölüm yağı’nı kullananlar, aldıkları riskin boyutunu biliyorlar mı? Depoda,
hepi topu bin lira kazanacaklar diye yüz binlerce lira ödeyeceklerinin
farkındalar mı? Hiç sanmıyorum. Anlatayım ki, nasıl bir tehlikenin içinde
olduklarını ya da olacaklarını öğrensinler.
Malum, son günlerde yaşanan otobüs yangınları ile başta 10 numara olmak üzere diğer yağların yakıt olarak kullanılması ve
yarattığı tehlike yeniden gündeme geldi. Geçen hafta, Hürriyet Ekonomi
servisinden arkadaşımız Burak Coşan, İstanbul Esenler Otogarı’nda otobüslere
gizlice konan 10 numara yağları hem
yerinde tespit etti hem de konuyu detaylı araştırıp, kamuoyuna yansıttı.
Durum özetle şöyle: Depoları daha ucuza
doldurup, daha fazla para kazanma uğruna 10
numara ya da trafo yağı gibi tehlikeli yağlar, yakıt olarak kullanılıyor.
Zararı ne? En basit anlatımla, bomba etkisi yaratıyorlar.
Hal böyle olunca da
geçen haftalarda yaşandığı gibi otobüsler durduk yerde alev alıyor ve birileri
bundan dolayı hayatını kaybediyor. Daha vahimi, ölüm yağı da denen bu yağları,
sadece otobüsler değil halk otobüsleri, minibüsler de kullanıyor.
Şimdi soracaksınız, ‘bu kadar tehlikeli de cezası yok
mu?’. Var, satana cüzi bir para cezası; o da
yakalanırsa. Dikkat ediyorum da otobüs yangınlarından sonra herkes topu
birbirine atmaya çalışıyor. Kimileri denetimsizlikten yakınıyor, kimileri
akaryakıtın pahalılığından şikâyet ediyor, kimileri ‘biz kullanmıyoruz’diyor. Görün bakın,
birkaç ay sonra yaşananlar unutulur, ölüm yağları yine kullanılmaya devam eder;
ölenler de öldüğü ile kalır.
KULLANANLAR YANDI:
Gelelim konunun asıl
boyutuna. Aslını isterseniz bu yağları kullananlar nasıl bir risk aldıklarının,
üç kuruş kar edeceğim diye milyonlarca lira zarara uğrayacaklarının farkında
bile değiller. Yakalanma riskinden, para cezasından falan bahsetmiyorum.
Açıkça söyleyeyim;
denetimlerden kaçabilirler, hatta rüşvet vererek kurtulabilirler, durumu bir
şekilde idare de edebilirler ama yırtamayacakları tek bir nokta var, o da
sigorta sistemi. Anlatayım:Ölüm
yağlarını her kim kullanıyorsa ister otobüs, minibüs, ister halk otobüsü, ister
kamyon olsun; hepsi, zorunlu trafik sigortasını yaptırmak zorunda. Trafik
sigortasının en büyük özelliği de üçüncü kişilere verilen bedeni zararı
karşılaması ki, o otobüsteki yolcular da üçüncü şahıs olarak kabul ediliyor. Ve
sigorta sistemi, bu yağların kullanımından dolayı oluşan hiçbir hasarı kabul
etmediği gibi ödediği tüm bedeni hasarları da sürücüden ya da işletenden söke
söke alıyor.
OTOBÜS SAHİBİNE RÜCU:
Daha açık şöyle
anlatayım: Yolcu otobüsünde aniden çıkan yangının, 10 numara ya da benzeri yağların kullanımından kaynaklandığı tespit
edilir ve bu yangında da 4 yolcu hayatını kaybederse –tıpkı, İstanbul Kavacık’ta alev topuna
dönen halk otobüsünde olduğu gibi- devreye
sigorta sistemi girer. Trafik sigortası, sorumluluk sigortası olduğundan,
şirketler ‘tazminatı ödemiyorum’
diyemeyeceğinden, ölenlerin yakınlarına vefat tazminatı ödenir.
Tazminat derken, şöyle söyleyeyim; trafik sigortasında kişi başına ödenecek en
yüksek limit, 268 bin lira. Sigorta
şirketinin en yüksek tazminatı ödediğini varsayarsak, 4 kişi için toplam 1 milyon TL’yi geçiyor. Bir de o yangında, 4 kişinin de yaralandığını ve tedavi
sonrasında sakat kaldığını hesaba katarsak –ki,
sakatlık tazminatı da kişi başına en yüksek 268 bin lira- sigorta sisteminin ödeyeceği tazminat neredeyse 1,5 milyon liraya kadar çıkabiliyor. Hatta
tedavi masraflarıyla bu rakam ikiye bile katlanabiliyor.
SİGORTAYA YARGITAY DESTEĞİ:
İşte sigorta şirketi, bu tazminatı ödedikten sonra dönüp yasak yağ
kullandığı için o otobüsün sürücüsünden ya da işleteninden, yani sahibinden,
hukuk yoluyla ödediği tüm tazminatı alıyor. Şunu da belirteyim, Yargıtay’ın,
son olaylar üzerine aldığı kararla; akaryakıt haricinde yakıta dönüştürülen
madeni yağ, baz yağ, solvent, nafta benzeri ürünleri kaçak petrol kapsamı
içinde sayması sigortacıların elini güçlendirdi.
Şimdi anladınız mı, ‘bu yağları
kullananlar başlarını ne gibi bir belaya soktuklarını, üç kuruş kar edeyim
derken milyonlarca lira ödemek zorunda olacaklarını biliyorlar mı?’ demekle
neyi kastettiğimi?
KASKODAN DA HASAR ÖDENMİYOR:
10 numara yağ kullanımı kasko
sigortasının da kapsamı içine girmiyor. Ölüm yağları olarak
da adlandırılan 10 numara ya da
trafo yağı veya da benzeri diğer yağları kullanan otobüs, minibüs, kamyon ve
halk otobüslerinin eğer kasko sigortası varsa; bu yağlardan kaynaklı hasar,
sigorta şirketi tarafından reddediliyor. Yani, trafik sigortasındaki gibi
hasarın ödenip, sonradan sürücüye ya da işletene rücu edilmesi de mümkün değil.
O nedenle de sigorta şirketleri son yaşanan olaylardaki gibi bilinmeyen
nedenden dolayı çıkan yangınları önce incelemeye alıyor; bu yangının kaçak yağ
kullanımından kaynaklandığının tespiti halinde ise kasko hasarını ödemiyor.
Fren ve ‘’Ticari Araç Teknik
Güvenlik Denetimi’’ (1.)
Alpay Lök * Mak. Y. Müh.
(FRENTEKNİK)
AB' nin nüfusu 505 milyon, Trafik
kazalarından yaşamını yitirenlerin sayısı yıllık 26 bin. ABD' nin nüfusu 320
milyon, Trafik kazalarından yaşamını yitirenlerin sayısı da yıllık 33 bin.
Almanya' nın nüfusu 80 milyon, Trafik kazalarından yaşamını yitirenlerin
sayısı da 2013' de 3290.
Türkiye' de 9 milyon otomobil varken, Almanya' da 45 milyon otomobil var. ABD’ de ise 255 milyon. Türkiye' nin nüfusu 77 milyon, Trafik kazalarından yaşamını yitirenlerin sayısı yıllık
resmi sayılara göre 4 bin civarında.
Ancak sadece kaza yerinde yaşamını yitirenlerin sayısını yansıtan bu değerin
uluslararası kriterlere göre, kazadan sonraki 30 gün içinde yaşamını yitiren trafik kurbanlarının sayısı 8 bin eklendiğinde toplam
sayının 12 bin olduğu ilk
kez 21 Ocak 2015’ de EGM yetkilileri tarafından açıklandı.
Türkiye AB' ye bugün girecek olsa; AB'
nin nüfusunu % 15 artırırken, trafik
kurbanlarının sayısını % 46 artırmış
olacak.
Son aylardaki, özellikle otobüs,
kazalarının artması ister istemez şu soruyu akıllara getirmektedir; “Bu kazalar neden arka arkaya geliyor?”. Kanımızca nicel birikim nitel dönüşüme geçmiştir,
yani araç sayısının hızla artmasının yanında risklerin üst üste gelmesi ile
kazalar artmıştır. Ülkemizin kabul ettiği yeni AB mevzuatları sonucu trafiğe çıkan araçların teknolojik
gelişmişliği karşısında, özellikle ticari araçların teknik denetiminin
yetersizliği bu tür kazaların artması ile ortaya çıkmıştır.
Ticari Araç Teknik Güvenlik Denetimi denildiğinde akıllara ilk gelen “Araç Muayenesi”AB’ nin ilgili teknik mevzuatının (2009
/ 40 / EC) minimum şartlarını sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yeni şekli
2014 / 45 / EC olan ve 2018’ de devreye girecek olan AB' nin bugünkü 2009 / 40 / EC "Yola Elverişlilik
Denetimi"teknik mevzuatına göre "Basit, Çabuk ve Ucuz’’ olarak
sökme takma olmadan, yapılması gereken Araç Muayenesi fren sistemini yine
ilgili AB mevzuatının minimum
şartlarına göre denetlemektedir.
Ülkemizdeki Araç Muayenesi fren
konusundaki uygulamasında 2009 /
40 / EC direktifine göre önemli farklılıklar içermektedir. Onaylanmamış
fren tadilatları muayene öncesi sökülüp, muayene sonrası takılarak
muayenelerden geçmektedir, Kamyon, Çekici ve Römorkların fren denetimi
yüklü araçla yapılması gerektiği halde yüksüz yapıldığı için “Kamyon El Freni boşalması”ve “TIR Park Freni Boşalması”gibi kazalar devam etmektedir,
Hava veya Vakum destekli Hidrolik fren sistemine sahip eski ticari araçlarda “Düşük Hidrolik Seviyesi Uyarı Düzeneği”denetlenmesi gerektiği
halde denetlenmediği için bu araçlarda “Fren
Patlaması”kazaları önlenememektedir.
Ülkemizin henüz taraf olmadığı 2009 / 40 / EC’ ye uygun "Basit, Çabuk ve Ucuz" muayenede;
- Aracın fren sisteminde Fren Tip Onayını
düşürecek bir tadilat, yanlış bir Yedek Parça kullanımı (örneğin onaysız fren balatası veya fren diski) veya yanlış bir
ayar yapılıp yapılmadığı denetlenemez,
- Aracın fren sisteminde “tamir
edilemeyecek”parçaların, örneğin bazı fren valflerinin veya havalı disk fren
kaliperinin, korsan parçalar kullanımıyla tamir edilip edilmediği denetlenemez,
- Ticari araca özgü OBD (On Board Diagnostic) test düzeneği olmayan muayene
istasyonlarında ABS, ASR, Retarder, ESP,
AEBS, LDW gibi bir kısmı 2016
yılı içinde zorunlu olacak karmaşık ve araç üreticisine özel Elektronik
Güvenlik Sistemlerinin çalışır durumda olduğu denetlenemez,
- "On
numara yağ tadilatı", "Yangın Algılama ve Uyarı", “Damper
Devrilme Uyarı”, "Havalı Kapı kapanma kuvveti denetimi"ve “Güvenlik Kamerası” gibi karmaşık düzeneklerin detaylı
denetimi yapılamaz.
DEVAMI
HAFTAYA (10. 10. 2018 / Çarşamba)