Yahşihan Belediye Başkanı Ahmet Sungur’un oğlu Metin,
geçtiğimiz hafta bir kaza sonucu kendi silahının ateş alması ile yaralandı.
Metin’in sağlık durumu tüm ciddiyetini korurken Gülhane Eğitim Araştırma Hastanesinde
tedavisi devam ediyor. Metin Kardeşimizin yeniden sağlığına kavuşması elbette
tüm ve en önemli temennimiz.
Kırıkkale’yi çok derinden üzen bu olay beni de derinden
yaraladı. Hastaneye ziyarete gittiğimde gördüğüm tablo karşısında büyük bir
üzüntü yaşadım. Metin’in Annesi, Babası, Kardeşleri ve onların tüm arkadaşları
hastanede doktorlardan gelecek bir müjdeli haber bekliyorlar. Hiç hastaneden
ayrılmadan, acıdan, üzüntüden ve yorgunluktan bitap düşmüş bir aile ve o aileyi
hiç yalnız bırakmayan dostları, akrabaları…
Bu satırları okuyan tüm okurlarımdan bir ricam var, yazıyı
okumaya burada bir ara verip, lütfen Metin Kardeşimizin sağlığına kavuşması
için dua edelim…
Hayatın bazı gerçekleri vardır, bu gerçeklerle sürekli
karşılaşırız. Kimi zaman en sevdiğimizi kaybederiz, kimi zaman sağlığımızla
veya en çok değer verdiklerimizin sağlıkları ile sınanırız. Bu tür acılarla
karşılaştığımız zaman dünyanın sonu olduğunu düşünürüz, ancak dünya her şeye
rağmen dönemeye devam eder. Ben yaşayamam dersiniz ama hayat sizi yaşatmaya
devam eder.
Ahmet Sungur…
Onu derinlerinde yaralanmış bir şekilde gördüm, ancak
ailesine güç verebilmek adına kendisini bırakmamış, metanetli ve soğukkanlı
duruşu ile takdir ettim. Gözlerinde ve sim siyah kesilen ten renginde yaşadığı
tarifsiz acıyı anlarken, bu halde bile bir aile reisi olduğunu ve siyasi lider
olduğu bilincini kaybetmeyişini büyük bir hayranlıkla izledim.
İnanın ne yazdığımı bilmiyorum, aklımdakileri yada
kalbimdekileri yazıya dökmekte oldukça zorlanıyorum. Sanırım meslek hayatımda
yazdığım en zor ve kelimeleri en ince detaylarına kadar seçilen yazı bu olsa
gerek. Aslında o kadar doluyum ki, koca koca ajansların ilk gün yaptıkları her
hangi bir gerçekliğe dayanmayan yalan yanlış haberlerine mi değinsem, ailenin
çektiği acıyı görüp acıya ortak mı olsam bilemedim. Ancak bunları herkesin
gördüğünü ve kendi beyninde süzdüğünü düşünüp başka bir konuya değinmek
istiyorum. Evet, çok zor olacak ama yazmazsam olmayacak bir konu!
Unutmayın siyasetçilerde birer insandır, öncelikle Allah
kimseye evlat acısı yaşatmasın. Hatta Allah kimsenin evladının ayağına taş
değdirmesin. Ahmet Sungur’un duygularını, ciğerindeki sızıyı baba olan, insan
olan herkes anlar. Böylesine ince bir konudan siyasi malzeme çıkartanlara
birkaç şey söylemek istiyorum. Özellikle artık siyaset yapmaz hatta yapamaz
gibi çirkin sözler kullanan arkadaşlara bir iki kelam etmeyi boyun borcu olarak
görüyorum. Ahmet Sungur acım var, beni sevenleri yalnız bırakıyorum diyecek bir
adam değildir. Ahmet Sungur, Oğlum hastanede tedavi görüyor bana ne
Yahşihan’dan, Kırıkkale’den hatta insanlardan diyecek bir adam değildir. Benim
bildiğim Ahmet Sungur çok güçlü bir adamdır. Benim bildiğim Ahmet Sungur,
yorgun düşebilir, bitap düşebilir ancak asla şehrinin, kentinin sorunlarını göz
ardı edecek bir insan değildir.
Çok siyasetçiden duydum bire bir özel sohbetlerde
“Milletvekili olsam, Belediye Başkanı olsam ile başlayıp, şunu yaparım bunu
yaparım sözlerini” çoğunda ego, çoğunda bencillik vardı. 2009 seçimleri
öncesinde Yahşihan’ın MHP’li genç adayı Ahmet Sungur’dan da duydum, Allah bana
belediye başkanlığını nasip ederse sözlerini. Hiç birinde ego, hiç birinde
bencillik, hiç birinde ben kelimesi yoktu. Yahşihan vardı, Yahşihan’a şöyle
yaparsak, Yahşihan’ın şöyle kazancı olur sözleriydi hepsi. Yeni Şehir o zaman
tarlalardan ibaretken, şuan ki hali Ahmet Sungur’un kafasındaydı ve Üniversite
Kırıkkale’ye gelmiyorsa, Kırıkkale’yi Üniversiteye getirelim, Üniversiteden
Kırıkkale faydalansın sözlerinin arkasında ne planlar, projeler yatıyordu.
Yahşihan’ın nüfusu artacak, Yahşihan’ı Kırıkkale’nin inşaat merkezi haline
getirmeliyiz, bunun için belediye olarak gerekli alt yapıyı sağlamalıyız, bu
sayede Yahşihanlılar zenginlikle tanışır, refah seviyeleri artar derken
gözlerinde ki kararlılığı ve içindeki temiz duyguları görebiliyordunuz. Aklında
ki kalbindeki herşeyi bir bir icra ettiğini düşünüyorum. Batık, içine kapalı,
Kırıkkale’yi bırakın, sınırları içerisinde ki Üniversite ile bağları kopuk,
küçük bir Yahşihan varken bugün zengin, güçlü, Kırıkkale ile iç içe geçmiş
şehrin en gözde yerlerine ev sahipliği yapan ve Kırıkkale’nin en büyük ilçesi
olmayı başarmış bir Yahşihan var.
Yeni Hayalleri var Ahmet Sungur’un, yine temiz duygularla
beslenen, yine bencil olmayan, yine öncelik olarak Kırıkkale diyen hayaller. En
az 2009 yılındaki heyecan kadar, büyük heyecanlarla koruduğu ve beslediği
hayaller. Neden siyaseti bıraksın ki? Siyaseti bıraksa neyi unutacak ki? Tamam,
Metin hemen ayağa kalkacaksa, bugün istifa etsin durmasın. Yada Ahmet Sungur
siyaseti bırakınca Metin iyileşecekse yine durmasın. Ancak böyle bir durum söz
konusu değil, hayat her şeye rağmen devam ediyor ve insanoğlu her şeye rağmen
nefes alıyor. Onun için Ahmet Sungur’un siyaseti bırakmasını bekleyen kişilere
üzüntü ile bakıyorum. Onlar, Ahmet Sungur’un gölgesinde kalan, Ahmet Sungur’un
yaptıklarını hayal dahi edemeyecek olan kişiler. Onlar Ahmet Sungur varsa bu
halk doğruyu bulur onu seçer ve benin şansım yok olur diye için içini yiyen
insanlar. Onlar böylesine hassas konu da dahi, kendi ikbalini düşünecek kadar
küçük insanlar.
Buradan Ahmet Sungur’a bir çağrıda bulunuyorum. Olursun,
olmazsın ancak hayallerinden asla vazgeçme. Allah nasip ettiyse hayalini
kurduğun her şeyi başarırsın. Siyasetçilerin ağır bir yükü vardır ve sen yıllar
önce siyaset yapmayı tercih ettin. Siyasetçinin seçim bölgesinde bulunan tüm
çocuklar kendi çocuklarıdır. Tüm yaşlılar kendi ana-babasıdır. Tüm orta
yaşlılar abisi-kardeşidir. Onun için diğer evlatlarını sakın göz ardı etme ve
onların geleceği için mücadeleyi asla bırakma. Ben inanıyorum ki, zorlu bir
süreçte olsa, Metin önce gözlerini açacak, sonra da eski sağlığına kavuşacak.
Yine ben inanıyorum ki, ben olsam şunu yaparım dediğin her şey gerçek olacak.