Geçen gün canımızı çok yakan bir şehit
haberi ile çok geç tanıştığım ama duruşu ile kısa sürede gönlümüzde yer eden
bir yankımın ölümünün ardından ölüm ile ilgili bir yazı yazmıştım.
Her ölüm erken demiştim.
Bugün yine iki farklı ölüm ile ilgili
yazı yazma gereği hâsıl oldu.
Birincisi bugün 10 Kasım.
Kimi sever kimi sevmez. Kimi onu
yüceltirken hâşâ tanrılaştırır. Kimi ise kendi kör kuyusunda yaşadığından onu
kendi kuyusunda görür.
Ama bir gerçek var ki; Mustafa Kemal
Atatürk bir kahramanlık örneğidir. Bir siyasetçi örneğidir. Bir devlet adamı
örneğidir. Bir komutanlık örneğidir.
Bir dönem kışlalarda askerlere cebren
öğretilen Atatürk’ün on maddesi başlığı altında bu özellikleri hepsinin en
büyüğü şeklindeydi. Yani en büyük komutan, en büyük asker, en büyük devlet
adamı, en büyük siyasetçi vs. elbette zorunlu olduğu için askerler öğreniyordu.
Ancak bu zorunlu bir eğitimdi ve her
şeyin en büyüğü diyerek aslında sevilmesi ve saygı duyulması gereken bir insana
antipati duyulmasına yol açıyordu. Zira insanlar en büyük insan deyince kendi
dinlerinin en büyüğü ile kıyaslanıyor algısı, en büyük komutan dendiğinde
atalarındaki liderler ile kıyaslıyordu. Ve doğal olarak ülkenin birlik ve
beraberliği ve elbette dört bir tarafı düşmanla çevrili devletin kurtarılması
anlamında tartışmasız büyük lider olan Mustafa Kemal Atatürk’ün sorgulanmasına
yol açıyordu.
Ancak şimdilerde daha rahat ve
anlayarak bir Atatürk sevgisi verildiğinden insanlar daha bir farklı gözle
seviyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü. Bunun en büyük göstergesi milli
bayramlarda anıtkabire koşan binler, on binler, milyonların her bayram bir
öncekinden çok olmasıdır.
Anlayarak bir sevgi ile ölen bir
insanın ardından yapılan törenlerin olduğu gün bugün.
İkinci ölüm haberi ise çevresinde
mütevazı kişiliği, terbiyesi ve çalışkanlığı ile bilinen Yahşihan Belediye
Başkanın evladının ölümüdür.
Bir süre önce maalesef tasız bir
şekilde kaza ile yaralanan kardeşimiz yaşam mücadelesine yenik düştü.
Yaradan Rabbim insanları sınar.
Kimini, para kimini mal kimini mevki ile sınar. Kimini ise yakınları ile sınar.
Kardeşim, kardeş başkanım Ahmet
Sungur.
Sen evladınla sınandın. Kim bilir
başına neler geldi. Genç yaşında siyaset dedin mücadele ettin. Güzide bir
ilçenin başkanı oldun. Bir şehri yönettin kim bilir başına neler geldi. Kim
bilir nelerle sınandın kardeşim. Ama biliyoruz ki en ağır sınavın budur.
Kardeşim Peygamberimiz tebliğ görevini
yaparken en yakınları ile mücadele etmedi mi? Amcası en büyük düşmanı değil
miydi? Ama gözlerinden damla damla yaş süzüldüğü o mübarek gözyaşlarının aktığı
olay evladının ölümü değil miydi?
Kardeşim sabret. Demesi kolay elbet
ama sabret. Sabret çünkü bu sınavının sonunda emin ol inşallah evladın cennette
seni bekliyor olacaktır. İnşallah cennette birlikte mutlu olacaksınız.
Aslında ölüm ile ilgili uzun yazacaktım
ama en doğrusu Hazreti Mevlana’nın bir sözünü tekrar etmek olacaktır. “Allah
ile birlikte olduktan sonra ölümde ömürde hoştur”
Ülkenin kurtarıcısı Mustafa Kemal
Atatürk ve Kardeşimiz Metin Sungur için bir fatiha okuyalım mı?
Selam ve dua ile…