Türkistan, “Türklerin
Orta Asya’da yaşadığı bölge” olarak bilinir. Hazar Denizi’nden bugünkü
Moğolistan’a uzanan bölgedir. Güneyi Afganistan’a kadar uzar, kuzeyi bugünkü
Kazakistan’ı kapsar. Türkistan 18. yüzyıla kadar sürekli bir Türk hakimiyeti
altında yaşamıştır. Batısı 1700’lü yılların başından itibaren Rusya tarafından
işgal edilmiştir. Bugün “Batı Türkistan”da dört bağımsız Türk devleti
bulunmaktadır: Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan.
Türkistan’ın doğusu ise 1750’li yıllardan itibaren Çin saldırılarına
uğramıştır. “Sincan” olarak isimlendirilen Doğu Türkistan 1.6 milyon
kilometrekarelik çok büyük bir bölgedir. Türkiye’nin ise 2 katıdır.
Kısa Tarihi:
MÖ 300-MS 550: Hunlar,
550-750: Göktürkler
750-850: Göktürkler-Uygurlar,
850-900: Uygurlar,
900-1200: Uygurlar-Karahanlılar,
1200-1230: Karahitaylar,
1230-1515: Çağatay Hanlığı,
1514-1680: Yarkent Hanlığı,
1680-1750: Türk-Çağatay beylikleri arasında bölünme,
1750-1933: Çin saldırıları, Çin işgali ve Türk direnişi,
1933-1934: Bağımsız Doğu Türkistan İslam Devleti,
1934-1944: Çin hakimiyeti,
1944-1949: Bağımsız Doğu Türkistan Cumhuriyeti,
1949: Doğu Türkistan Devleti’nin Mao önderliğindeki Çin Devrimi’ni
desteklemesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne katılması,
1949-2009: Çin hakimiyeti
Türk Yurdu: Doğu Türkistan
Bugün Doğu Türkistan
denilince, Türk tarihini hakkında bir nebze bilgi sahibi olan bir
kimsenin aklına ilk olarak Çin'in esareti altında yaşayan milyonlarca Türk ve
kadim Türk şehri Kaşgar gelir! Balasagunlu bir Türk yazar olan Yusuf Has Hacip
ile Kaşgarlı Mahmud'un doğdukları yer.
Uygur Türkleri, yüzlerce yıl hakim
oldukları Doğu Türkistan’da Kaşgar, Yarkent, Balasagun, Hotan gibi döneminin
ticaret ve bilim merkezleri sayılan çok önemli şehirler kurmuştur.
1949’dan sonra Doğu Türkistan
sistemli bir Çinleştirmeye tabi tutulmuştur. 1949’da Türk oranı %95, Han
Çinlisi oranı yalnızca %5’ti. Bugün ise 20 milyon nüfusun 8,5 milyonu Uygur
Türkü, 7,5 milyonu Han Çinlisidir. Bütün baskılara karşın Doğu Türkistan’daki
Uygur Türkleri milli kimliklerini korumayı başarmış ve Çinlileşmemiştir. Nüfus
yapısındaki bu büyük değişim bölgeye yapılan büyük Han Çinlisi göçleri
nedeniyledir.
Sincan değil Doğu Türkistan!
Her şeyden önce
olayların yaşandığı bölgenin binlerce yıllık tarihsel adı “Doğu Türkistan”.
“Sincan” ise Çin’in o bölgeyi işgal ettiği 1880’li yıllarda verilmiş bir isim.
Anlamı da “Yeni fethedilmiş toprak”. Dolayısıyla o bölgeye “Sincan” demek,
Çin’in işgalini kabullenmek anlamına geliyor.
Al Bayrakta Gök Bayrağa
Türkiye
Türkleri olarak anayurttaki kardeşlerimizin acısını biliyor ve paylaşıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti olarak da kardeşlerimize yapılan bu zulmü engellemek için
uluslar arası arenada aktif mücadele etmesini bekliyoruz.
Abdürreşit Celil Karluk Kimdir?
5 Nisan 1972 tarihinde Türkistan’ın
Kaşgar şehrinde doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Kaşgar-Beşkirem’de (1984-1990)
tamamladı. Çin’in Merkezi Milliyetler Üniversitesi (Minzu University of China,
Pekin) Türkoloji Bölümünden 1995 yılında mezun oldu.
T.C. Hacettepe Üniversitesi, Sosyal
Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalında Merhum Türk Sosyologu Prof. Dr.
Mehmet Cihat Özönder’in danışmanlığında “Türkiye’ye Göç Eden Uygurların
Sosyo-Kültürel Yapısı” konulu tez çalışması ile Yüksek lisans (1999), “Sarı
Uygurların Sosyo-Kültürel Yapısı” konulu tez çalışması ile Sosyoloji Doktora
derecesini aldı (2003).
1995-1997 yıllarında Çin Milliyetler İşleri Bakanlığında Uzman olarak çalıştı.
2003-2014 yılları arasında Merkezi Milliyetler Üniversitesi (Pekin) Etnoloji ve
Sosyoloji Fakültesi Sosyoloji Bölümünde Yardımcı Doçent (2004-2006), Doçent
(2006-2011) ve Profesör (2011-2014) kadrolarında öğretim üyesi olarak çalıştı.
Ekim 2008-Kasım 2009 Tarihinde
Avusturalya University of South Queensland(USQ)’da misafir öğretim üyesi,
Haziran-Eylül 2010 tarihinde Indiana Üniversitesi Merkezi Avrasya Araştırmaları
bölümünde kısa dönem öğretim üyesi; Ocak 2011- Eylül 2015 tarihleri arasında
Niğde Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde Yabancı Uyruklu Sözleşmeli öğretim üyesi
olarak çalıştı.
Eylül 2015 tarihinden itibaren
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Bölümünün Profesör kadrosuna
atandı.
Araştırmalarını Sosyal-Kültürel
Değişme, Kültür Sosyolojisi, Azınlıklar Sosyolojisi, Türkistan ve Çin
sosyolojisi, Çok kültürlülük alanlarında devam etmektedir.
Çince, İngilizce, Uygur Türkçesi ve
Türkiye Türkçesi ile yayımlanmış 48 makale, 4 kitabı bulunmaktadır. Çeşitli
ülkelerde 24 bilimsel sempozyum ve kongrelere tebliğiyle katılmıştır.
Çin, Türkiye, Avusturalya, ABD ve
İtalya’da Çin’deki milliyetler, azınlıkların sosyal sorunlar ile Uygur toplumu
ve kültürü üzerine 20’nin üzerinde konferans ve seminerler vermiştir.
Çince (mükemmel), İngilizce (çok iyi) gibi yabancı dillerin yanında Uygur-Özbek
Türkçeleri başta olmak üzere Doğu Türk şivelerine vakıftır. Evli ve iki çocuk
babasıdır.
KARLUK :
Doğu
Türkistan’ın Türklerin atalarının, köklerinin geldiği yer olduğunu dile
getirerek, “Doğu Türkistan, Türklüğün ve İslam’ın Doğu’daki kalesidir. Doğu
Türkistan’ın düşmesi Batı Türkistan’ın düşmesi demektir. Doğu Türkistan Çin
zulmüne veya işgaline 100 yıldır dayanıyorsa, Batı Türkistan Doğu Türkistan’ın
dayandığı derece dayanamayacak kadar zayıf. Doğu Türkistan’ın düşmesi, Kafkasya
ve Anadolu’nun düşmesi demektir” diye konuştu.
Büyük milletlerin ülküsü olur.
Ülküsüz milletler medeniyet inşa edemezler ve dünyada öncü olamazlar.
Kızılelma’mızı kaybettik çöküşümüz başladı. Çin’in de “Ne kadar Türklerin
yurduna genişlersek, ne kadar Türkleri asimile edersek, bizimde ömrümüz o kadar
uzun olur” diye ülküsü var.”
Çin, her zaman Türkiye’de
etnik bölücülere açıktan destek verdi.
“Çin, Doğu Türkistan’da kültürel ve fiziki
kıyıma son sürat devam ediyor. Çin, sakallı veya örtülü Uygur Türk’ünü ihbar
edene 300 dolar, saldırı hazırlığında olanları ihbar edene 750 bin dolar gibi
ödül koydu. Kaşgar’da mevcut camilerin yüzde 70’ini yıktı. Kardeş Aile uygulaması
adı altında her Doğu Türkistanlının evine bir Çinli erkek yerleştirerek namus
ve iffetleri tarumar ediliyor. Gözaltı süreleri resmiyette 15 gün, pratikte
daha uzun hatta yıllarca. Tutuklular İslam’ı reddetmeye, kendilerini ve
sevdiklerini durmaksızın eleştirmeye ve partiyi yüksek sesle övmeye
zorlanıyorlar. Helal olmayan yemeklere, içki içmeye zorlanıyorlar” ifadelerini
kullandı.
25. YIL
Program’da Türk Ocağının 25 yıllık
üyelerine plaket vererek çeyrek asırlık Türklük devlerinin unutulmadığı bir kez
daha gösterildi.
Bu güzel programa katılımından
dolayı Sayın Prof. Dr. Abdülreşit Celil Karluk hocamıza teşekkür ediyoruz.
Kırıkkale Türk Ocağı ve Kırıkkale Medya ve Gazeteciler Cemiyeti Derneği her
zamanki gibi farkındalığını gösterdi ve her Türk’ün sahip çıkması gereken bir
davasına daha sahip çıktı.
Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin.