Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
İçinde hem Cennet’i gören ve
yaşayan ve hem de dünyada insanlığın büyük annesi Hz. Havva'nın ismi bile
geçmez?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
Firavun'un azgınlıklarına,
zulmüne karşı eşi olarak Cehennem hayatı yaşadığı ortamda dahi, Allaha
bağlılığı ve teslimiyeti sayesinde yücelen ve Kuranı Kerim'de ismi geçen, Cennet’te
köşk vaat edilen Asiye validemiz yer almaz?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
Rabbine teslimiyette sınır
tanımayan, hiçbir insanın bulunmadığı çöle oğlu Hz. İsmail’i de alıp gelen ve
“Bizim buraya gelmemizi Allah c.c.
dilediyse, O, kulunu zayi etmez!" diyerek, Safa ve Merve arasında
say ibadetini başlatan Hz. Hacer’in ismi zikredilmez?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
Dünyada sadakat, vefa, sabır,
sevgi, saygının timsali, örnek eş ve anne, Müslümanların fedakarlık timsali,
Hz. Hatice’nin adı anılmaz? Nasıl olur da malını mülkünü uğrunda harcadığı
biricik eşinden ve müminlerden ayrılırken, “Malımın mülkümün tükendiğine ve
öleceğime üzülmüyorum. Ya Muhammed, seni bir eş olarak kutlu davanda yalnız
bırakacağım…” diyen Hz. Hatice validemiz anılmaz?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
Ehlibeyt’in mihenk taşı,
neredeyse her evde ismi bir çocuğa verilen, şatafatsız yaşamın örneği, tevazuun
biricik hali, çeyizi bile bilinmeyen ve kaybettiği babasının ardından, her gün
ziyaret ettiği kabrinde, “Ey babam, sen gittin ben hem öksüz ve hem yetimim,
senden sonra Cebrail bile gelmez oldu. Hasan ve Hüseyin'imin eli yüzü toprak
oldu. Sen gittin ya ey babam, bu yüzüm asla gülmeyecek, bu gerdanıma asla
gerdanlık dahi takmayacağım!" diyen
Hz. Fatıma unutulur?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
Kurtuluş Savaşı’nda bebesinin
değil, cephanenin üstünü örten, karda kışta evladını değil, vatan savunmasını
öne alan Anadolu kadınlarının adı bile geçmez?
Nasıl bir Dünya Kadınlar Günü ki,
15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde
ön safta giden, erkeklerden sayıca daha çok olan, vatan uğruna mermilere,
bombalara göğsünü siper eden, şehit düşen, yaralanan kahraman kadınlar
hatırlanmaz?
‘Kadınlar Günü’ denilecekse,
kadınların önemi hatırlanacaksa, ancak eli öpülesi bu şahsiyetler hatırlanarak
gerçek anlamda anma yapılabilecektir. Kadınların mal olarak alınıp satıldığı,
kız çocuklarının diri diri çöle gömüldüğü bir dönemden, “üstünlüğün sadece
takvada” olduğunu söyleyen bir anlayışa gelen süreç, gerçekten anlaşıldığında
hakkı verilerek kutlanacaktır.