Beyazıt Otobüs Kazasının Düşündürdükleri
İstanbul Beyazıt' ta 21 Mart Perşembe
günü bir özel halk otobüsü kaza yaptı. Kazada 3 kişi yaralandı. Gözaltına
alınan otobüs şoförü ilk ifadesinde; "Otobüsün gaz pedalı sıkıştı otobüs
hareket etti" dedi. Makine Yüksek Mühendisi Alpay LÖK, kazayı
değerlendirdi.
TAŞIMA DÜNYASI (22. Mart. 2019 – Cuma)

İstanbul Beyazıt' ta 21 Mart Perşembe günü, bir özel halk otobüsü kaza yaptı. Kazada 3 kişi yaralandı. Gözaltına alınan
otobüs şoförü ilk ifadesinde "Otobüsün gaz pedalı
sıkıştı otobüs hareket etti" dedi. Makine
Yüksek Mühendisi Alpay LÖK, kazayı değerlendirdi.

Bu üzücü kaza daha önce olan üç kazayla büyük benzerlikler gösteriyor:
- 1 Ağustos 2014: Halk Otobüsünün Kabataş
otobüs durağından kalkış sonrası yayaların içine girmesiyle ikisi ağır 13
kişinin yaralandığı kaza,
- 23 Şubat 2015: Sarıyer’ de
Halk otobüsünün iki yayayı ezdiği kaza,
- 1 Ekim 2015: Ankara Dikimevi’
nde EGO otobüsünün durağa girmesiyle 12 kişinin yaşamını yitirdiği kaza,
Dört kaza arasındaki ortak noktaları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Kazalar duraktan kalkıştan hemen sonra oldu ve yayalar ezildi,
- Biri hariç araçların üçü Halk Otobüsü, tümü otomatik vitesli,
- Araçların hepsinde durakta kapı açıldığında aracı sabitleyen “Durak Freni” var,
- Sürücüler araçta “gaz takılması” veya “an vale” olduğunu söyledi,
“Durak Freni” diye isimlendirilen fren
sistemi şehir içi otobüslerde durağa yanaşıldığında ve kapı açıldığında
otomatik olarak devreye girerek aracın Ana Fren (Ayak Freni) Sistemine kısmî (yaklaşık
3. 5bar) basınç gönderir ve aracı durakta sabitler. Bu sırada sürücünün
fren pedalına sürekli olarak basmasına gerek kalmaz. Yolcular inip bindikten
sonra sürücü kapıyı kapattığında “Durak Freni” devre dışı kalır ve araç
hareket edebilir.
“Durak
Freni” devreye girdiğinde yapılması gerekenler:
- Otomatik vitesin “D” (Hareket) den “P” (Park) ye alınması,
- Bu sırada sürücünün koltuğundan kalkmaması,
“Durak
Freni” devreye girdiğinde yapılmaması gerekenler:
- Otomatik vitesin “D” de bırakılması,
- “Durak Freni” devredeyken gaza
basılması,
- Sürücünün koltuktan kalkarak El Frenini çekmeden araçtan inmesi,
- Sürücünün gaza basarken kapıyı kapatması, ya da kapıyı kapatırken
gaza basması,
Kazaların dördünün de duraktan hemen sonra olması, bu son kazada akıllara
Otomatik Vites ve Durak Freninin yanlış kullanımını getirmektedir. Yani sürücü:
- Otomatik vites “D” deyken kapıyı açmış ve
Durak Freni devreye girmiş,
- Gaza basarken kapıyı kapatmış, ya da kapıyı kapatırken gaza basmış,
- Araç fırlamış, çarpmalar sırasında emniyet kemeri takılı olmadığı için
direksiyona müdahale edememiş ve frene basamamış,
Araçta kazaya neden olabilecek teknik bir noksan olup olmadığı teknik inceleme
sonrası tespit edilecektir. Ancak eldeki verilere göre bu kaza yanlış kullanım
ve sürücü hatası nedeniyle olmuştur. Benzer kazalarda olduğu gibi tüm
sorumluluğun sürücüye atılması kök sebebin bulunmasını önler. Kurumsal ve
sistemsel yetersizlikler de tespit edilmelidir.
Bu ve benzer kazaların önlenmesi için şu tedbirler alınmalıdır:
- Sürücüler çok daha detaylı teorik ve pratik bir eğitimden geçmelidir,
- Sürücülerin araç kullanırken Cep Telefonu kullanmaları önlenmelidir,
- Sürücüler seyir sırasında Emniyet Kemeri takmalıdır,
- Araçlara yetkisiz servislerde müdahale yapılarak AdBlue iptali, On
Numara Yağ düzeneği takılması, Donanım veya Yazılım değişikliği ile Tip Onayını
düşürecek tadilat yapılması önlenmelidir. Bunun için ilave bir muayene
yapılmalıdır.
SÜRÜCÜ SAĞLIĞI
Tahsin
SENDİNÇ * Trafik Öğretmeni.
Ülkemizde sürücü ehliyeti almak için
eskiden 5 uzman doktor imzası ile
sağlık raporu alıp, ondan sonra ehliyete müracaat ediliyordu. Uzman hekimlerden
alınan raporlar ile ehliyet alanlarda psikolojik sorunlar şimdiki kadar çok
değildi. Bu durum yasada değişiklik yapılarak, tek pratisyen hekim imzası ile alınan sürücü olur sağlık raporu geçerli
sayıldı.
Araçlara korna, kaldırımdan değil de
yolun ortasından yürüyen yayayı ikaz etmek, geçmek istediğimiz aracın
sürücüsünü uyarmak veya ilerisi görünmeyen virajlı yolda gelişi haber vermek
amacıyla kullanmak için takılır.
Biz ise bazen öfkemizi göstermek, bazen
sevincimizi bildirmek için kullanır olduk. Sokak ta durup evdeki birisini
çağırma aracı yapıyoruz! Ya da korna çalarak bana küfür ettin diye kavga eden
sürücülerin olayları haber bültenlerine yansıyor.
Geçtiğimiz günlerde ekranlara yansıyan,
İstanbul’ da tepe lambası yanan ve siren denen canavar düdüğü çalan ambulansın,
görevde olduğunu ve hayat kurtarma için bir yere ulaşmaya çalıştığını bilerek
yol vermemek için şerit değiştiren sürücünün ruh sağlığı sorgulanmalıdır. Görevdeki
ambulansın can kurtarmaya gittiğini araç kullanan herkes biliyordur.
Buna rağmen yol vermeyen sürücü önce
psikolojik muayeneden geçirilip sonra insan öldürmeye teşebbüs suçundan yargı
önüne çıkarılacak düzenleme yapılmalı ve bu tür insanların sayısının azalması
sağlanmalıdır.
Araçlarını ulaşım amaçlı kullanmayıp ta,
yapacağı hareketlerle adrenalin seviyesini yükseltmek isteyen sürücüler,
davranışları ile çevrelerinde bulunanlara korku salmanın yanında, trafik
ortamını da tehlikeye düşürdüklerinin farkında olmalıdır. Trafikte makas atanlar,
drift yapanlar vb. davranış sergileyen sürücüler sağlık kontrolünden
geçirilmedirler.
Araç kullanan sürücüler halen
yürürlükte olan yasa gereği, yaşına göre belirli aralıklarla hekim
muayenesinden geçirilmelidir. Gözlüksüz kişiler kavşağa yaklaştığında, kavşak
içindeki trafiği kontrol edebilirken, gözlük kullanan kişiler kavşaklarda
trafiği kontrol edebilmek için başını 90
derece çevirmek zorundalar.
Bu sürücü her iki yöndeki trafiği
kontrol edebilmek için süre kaybetmektedir. Bu durum da trafiği engelleyici
olmaktadırlar. Bu itibarla gözlük kullanan sürücülerin ticari araç kullanmaları
engellenmelidir.
Yine yapılacak muayeneler neticesinde
kalp krizi geçirme ihtimali olan sürücülerin araç kullanması engellenmelidir.
Alkollü sürücülükte eskiden hususi araç
kullananlara 0. 50 promil alkol alma
imtiyazı verilmişti. Şimdi ise ticari ve resmi araç kullananlara 0. 20 promil alkollüyken araç kullanma imkânı
verilmiştir.
Bu düzenleme alkol kullanma alışkanlığı
olan sürücülere istihdam alanı çıkararak alkol kullanmayan kişiler aleyhine bir
durum yaratmıştır. Bir nevi alkol tüketimini teşvik edici mahiyet taşımaktadır.
Alkol alma alışkanlığı olan kişilerin
araç kullanmaktan uzak durmalarını sağlamak için resmi ve ticari araç kullanacak
şoförlerin alkollüyken araç kullanmaları eskisi gibi yasaklanmalıdır.
Ticari araç kullanan şoförlerin büyük
bir bölümü 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanunu Yürürlüğe girmeden önce ehliyet alan kişilerdir. Bu kişilere
ehliyet aldıkları zaman yürürlükte olan kanunda yapılan değişiklikler
anlatılamadı. Yeni yasaya göre ehliyet alan kişi ile eskiden ehliyet alan
kişinin bilgileri örtüşmeyince çatışmalar çıkmakta ve sürücülerin sağlığı
bozulmaktadır.
Örnek eski kanunda iki aracın emniyetle
geçemeyeceği kadar daraldığı yolda küçük araç (otomobil vb.) büyük araçlara (kamyon,
otobüs vb.) yol vermek zorundaydı. Şimdi ise büyük araçların küçük araca
yol vermesi mecburiyeti getirilmiştir. Yasada yapılan bu değişiklik eskiden
ehliyet alanlara anlatılmamıştır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Yakın zamana kadar aynı yıl
içersinde 3 defa 100 ceza puanını dolduran sürücülerin ehliyetleri süresiz
iptal ediliyor ve bir daha ehliyet almaları mümkün olmuyordu. Şimdi ise
hastaneden alınan rapor ile tekrar araç kullanmalarının önünü açarak trafik
kazalarında insanların ölümüne sebebiyet vermiş, toplumda trafik canavarı diye
algılanan kişilerin tekrar şoförlük yapmalarına imkân vermiştir.
Trafik ortamını korumak için
sürücülerin ruh halinin sağlıklı olması gerekir. Bunun için yetkililerin denetim
yapıp, yasaya aykırı davrananları cezalandırmalıdır.