Hayatın insana ağır geldiği, ne yapacağını
bilemediği, hele efkarlandığı zamanlarda yanınızda olmasını istediğiniz kişiler
dostlarımızdır.
Hayatımızın olmazsa
olmazı, özellikle yaşadığımız yüzyılda sahip olduğumuz en büyük lükstür dostluk. Çok zor bulunuyor,
aramakla da bulunmuyor o gelip o zor anınızda sizi buluyor.
Her önümüze gelene,
her güzel vakit geçirdiğimiz bir şeyler paylaştığımız, en çok vakit
geçirdiğimiz kişilere hemen “ dost “ demiyoruz.
Uzakta iken de yanında olan, değerli olduğunu, önemli olduğunu, ne
yaparsan yap bu durumun değişmeyeceğini bildiğin kişidir aslında.
Sözgelimi dostunun sırrını herkesten saklamak, ayıplarını örtmek, sözüne
müdahale etmemek, iyiliğini istemek, onun hüznüyle mahzun olmak; bütün bunlar,
“dostluğun adapları” arasındadır. (Marifetname''den)
Dostlukta vefa
çok önemlidir. Hatta temelini oluşturur. Sevgiyi ve dostluğu devam
ettirme demek olan vefada samimiyet ve arada küçük yanlışları görmezden gelerek
affetmesini bilmek esastır. Dostumuzun iyi gününde, bir işe başlamasında, kötü
gününde yanında olmak da vefadır. “Vefa imandandır.” İnsanlıktandır.
Hz Mevlana da,
‘kusursuz dost arayan dostsuz kalır’ sözünü boşuna söylememiştir. Dostu
kazanmak çok zordur. Bunun için yıllar ve mücadele gerekir, fakat kaybetmek çok
basittir. Zor kurulan kolay bozulabilecek dostluklara değer vermeliyiz.
Dostu kaybetme
korkusu olmaz ama değerlerini de çok iyi bilmek gerekir. Geçmişimize de içinde
barındıran dostlarımıza da sahip çıkmalıyız.
Gerçek anlamda
dostun evi gönül evi gibidir. O evi yıkmamak bilinçli insan işidir.
Asıl insan gönül yıkan değil gönül yapandır.
Dostluk gönüllü kardeşlik aslında
insanların seçebildikleri kardeşlerine “dost” adını veriyoruz.
Dost
dostun aynasıdır. Dostlar birbirlerinin düşünen akılları, seven
gönülleri, konuşan dilleri ve yazan kalemleridir. Dostlar aralarında konuşur
gibi susarlar, susar gibi konuşurlar. Onların dostlukları gibi, konuştukları da
unutulmaz.
“Eski dostluğu
devam ettirmek İmandandır” anlayışı
gereği dostları arayıp sormak, hatırlamak gerekirken maalesef unuttuk bunları. Hele
özellikle belli bir yaştan sonra yeni dostluklar elde edemeyeceğimize göre
eskilere sahip çıkmak gerekli.
Kırk yıllık dostların birbirini yok saydığı, selamı bile
esirgediği günleri yaşıyoruz. Hesap yapmaktan, çıkar ilişkilerini izlemekten
dostluk kurmaya zaman ayırmayanların sayısı hızla artıyor. Oysa dostluk ya da
dostlarımız tam da böylesine, bireysel çıkarların insani duyguların önüne
geçtiği günümüz dünyasında insana lazım. Ve dostluk insani değerlerimizin,
birikimlerimizin, kültürel kimliğimizin çürümesine set çeker.