Hayatta en çok duyduğumuz sözcüklerden birisi de şüphesiz
sınavdır. Şu günlerde de yine sıkça karşımıza çıkan LGS, YKS, TYT, AYT gibi
sürekli isimleri değişen ama amacı aynı olan sınavlar hayatımızın kaçınılmaz
bir parçası oldu artık. Tüm öğrencilerin hafızasında, ailelerin gözünde
resmen korkulu bir rüya oldu
sınavlar.Düşünüyorum da haksızda
sayılmazlar.
Eğitim sisteminin
belki de en çok değiştiği ülkelerden biri olan Türkiye’de, hemen her şey sınav
sistemine bağlanmış durumda malesef.
Çocuklarımızın sadece zekasal
gelişmişliklerinin sınandığı,ölçme ve
sıralamaya dayalı bu sınavlar var olduğu sürece, öğretmenlerin,öğrencilerin ve
ailelerin de eğitime ilişkin tek amacı kıyasıya rekabetle sınavlarda başarıya
ulaşmak oluyor haliyle.
Aslında eğitimin öncelikli amacı, çocuklara
gelişim dönemlerine uygun bilgi ve becerileri kazandırırken aynı zamanda insanî
ve ahlâkî özelliklerini de geliştirip, hayatta başarılı ve sağlıklı bireyler
yetiştirmek olmalıdır.
Oysa ebeveynler,
öğretmenler yarış atı gibi gördükleri çocukları, bilgi ile doldurup salıyorlar
sınava. "Hele şu sınavı bir geç de..."’ diye başlayan vaatler,
hayaller, ödüller, başarılar hep sınava göre endeksleniyor. Öğrencilerin bu
konudaki hassasiyeti ve kapasitesi göz ardı edilerek, üzerlerine biraz fazla
gidiliyor sanki. Başka öğrencilerle, akranlarıyla ya da her sülalede bulunan O
çok çalışkan, zeki akraba çocuk ile kıyaslanılıyor. Hatta çocuklara, önce sınavlar hayatlarının dönüm noktası, dünyanın
sonuymuş gibi empoze edilip baskı kuruluyor, sonra da sınav günü gelip çatınca
aman heyecanlanma, aman takma,dert etme
diyerek heyecanı bastırdıklarını zannederken daha da artırılıyor.
Böylece aileler sadece onların hayatını zehir etmekle kalmıyor, kendi
hayatlarını da içinden çıkılmaz bir hale getirebiliyorlar. Şu bir gerçek ki
sınavın gercekten bilincinde olan öğrenciler için ekstra bir şeyler söylemeye hiç gerek yok. Sınav umrunda
olmayanlar için de her gün davul zurna çalsanız boşuna diyor işin uzmanları.
Öğrencilerin sınavlara her daim hazırlıklı olabilmesi
için öncelikle hem ebeveynler hem de öğretmenlerin, sınava hazırlanan öğrenciyi
iyi tanımalarının yanı sıra öğrencilerin de
kendilerini iyi tanımaları, kendi eksiklerini kendilerinin fark
edebilmelerini sağlamak gerekmektedir. Öğrenci ile beraber birebir görüşüp,
onların da düşüncelerini alarak
ortaklaşa hazırlanan çalışma programları ve yöntemleri ile onların hem ders çalışma sorumluluğu kazanıp
sınavlara hazırlanmaları hem de gezip
eğlenebilmeleri, kendilerine de vakit ayırabilmeleri için zaman ve imkan sağlanmalıdır. Yani her öğrenci için en
etkili ve doğru çalışma şeklini belirlemek önemli olacaktır bu
noktada.Böylelikle her şeyi dozunda yaparak,mutlu ve motive olmuş bir biçimde
çocukları hayata ve sınavlara hazırlanmalarina yardımcı olmuş oluruz.
Hayatımızda sınavlar olmalı mı olmamalı mı diye
tartışılırken; heyecanın, endişenin hiç
olmamasından ziyade, azı yararlı, çoğu
zararlı diye düşünüyorum.Öyle ya heyecan olmadan başarının gelmesi de zor tabi.
Bir de HAYAT sınavı var tabi. Hayatın kendisi bir
sınav değil midir zaten? Üstelik herkesin sınavı da farklı farklıdır hayatta ve
sürekli biri biter bir yenisi başlar
sınavlarımızın.Hüznün, neşenin, heyecanın, acının, başarının, başarısızlığın da
olduğu koca bir sınav… Attığımız her adım,
verdiğimiz her karar hayat sınavında cevaplandırdığımız bir sorudur
adeta. Öyle bir sınav ki bu hayat dediğimiz sınav, önceden hazırlanma
şansımızın olmadığı,yanlışların doğruları götürdüğü gibi doğruların da
yanlışları götürdüğü bir sınav. Sınava girmiyorum deme lüksümüzün
bulunmadığı,boş bırakma şansımızın olmadığı, ömrümüzün yegâne imtihanı...
Sonuç olarak şunu söyleyebilirim ki, sınavlar
hayatımızın her alanında var ve bu koşuşturma,bu telaş, bu heyecanlar sürekli
olacak, önemli olan hayatın bize sunduğu tüm sınavlara her daim hazırlıklı
olmak. Psikolojimiz ve sağlığımız için hem kendimize hem sınavlara kararınca
vakit ayırıp, hayattan tat alarak yaşamalıyız.
Doğru hedeflerle, doğru güzergahlar
belirleyerek,doğru tercihler yapıp, doğru zamanda, doğru yerlere gelebilmek
dileğiyle.