Ağustos ayı içerisindeyiz müzeler
haftası olmasa da müzelerin belki de en fazla gezildiği aydır. Bu sebeple bir
yazı yazma ihtiyacı hissettim.
Müzeler; sanat, bilim, tarih,
kültürle ilgili eserlerin halka gösterilmek için toplanıp sergilendiği
yerlerdir. Eski eser; belge, anıt ve kalıntılar vardır müzelerde. Eski eserler,
bize, geçmiş yıllarda insanların düşünüş, inanç, yaşayış ve yetenekleri
hakkında bilgi verirler. Geçmişi öğrenerek bugünü anlamamıza yardımcı olurlar.
Dünya’da eski eserlerin toplanarak
müze haline getirilmesi İngiltere’de oluşturulmuş, her ne kadar önceleri sadece
bilim adamları ve devlet adamları yararlanabilirken 1850’den sonra halkın
ziyaretine açılmıştır.
Ülkemizde ilk müze çalışmaları 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa
tarafından başlatıldı. İlk müze İstanbul’da Aya İrini Kilisesi'nde kuruldu.
Daha sonra aynı zamanda Türkiye’de müzeciliğin de öncü isimlerinden olarak sayılan
Osman Hamdi Bey zamanında yurdun çeşitli bölgelerinde özellikle Nemrut Dağı'nda
eski Sayda kentinde yapılan arkeolojik kazılardan çıkan eserler İstanbul’a
getirildi. Bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi kuruldu.
Cumhuriyet döneminde bir yandan
müzeler açılırken öte yandan da arkeolojik kazılar yapıldı. Roma Hamamı,
Ahlatlıbel, Alacahöyük, Alişar, Boğazlıyan kazıları ilk milli arkeolojik
kazılardır. Bu kazılardan çıkan eserler Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde
sergilenmektedir.
Bu
süreçten geçen müzeciliğimiz maalesef bugün ziyaretçi açısından sıkıntılar
yaşadığını düşünüyorum. Kültür Bakanlığına bağlı üçyüz’ü aşkın müze ve ören
yerleri var. Kültür Bakanlığının müze giriş ücretleri olabildiğince makul iken
diğer bazı müzelerimizin giriş ücretlerinin çok pahalı olduğunu görüyoruz.
Örneğin
Topkapı Sarayı’na giriş 72 tl artı Harem’e giriş içinde 42 tl daha vermek
zorundasınız. Ayasofya 72 tl, Türk İslam eserleri Müzesi 42 tl, Dolmabahçe
60 tl üstelikte müzekart bile geçerli değil. Müzekart gibi bir kolaylık
olsa da 70 tl ve bir müze gezecek kişi için de herhangi bir avantaj getirmiyor.
Bir
de müze ve ören yerlerindeki mağazalarda yiyecek içecekler var ki doğrusu ne
yenilir nede içilir cinsten, Kapadokya’da ören yerinde 0.5 litre suyun 7 tl
olduğunu görmek hepimizi şaşırtıyor.
Geçmişimizi
genç kuşaklara öğretebilmenin belki de en kolay ve eğlenceli hali olan müzeleri
yöneticilerimiz bir kazanç kapısı olarak görmekten vazgeçmeliler, hatta daha
fazla insanın ziyaret etmesi için başka başka kolaylıklar ve imkanlar
sağlamalıdırlar.
Müze
konusunda şehrimizin sıkıntılı olduğunu biliyoruz. Maalesef Kırıkkale’de bir
tane müzemiz var. O da Silah Fabrikası içinde bulunan Silah Müzemizdir. Bu
müzemizi de Kırıkkale’nin % 90’ının ziyaret etmediği gibi haberlerinin bile
olduğunu düşünmüyorum.
Ayrıca son günlerde şehir
merkezinde bir müze kurma projesinin somutlaşmaya başladığını duymak bizi
sevindirdi doğrusu. Dünyaca ünlü ressamımız Rahmi Pehlivanlı’nın eserlerinin
sergileneceği ve Silah Müzesininde içinde olacağı bir kompleksin şehrimize kazandırılacak
olması hepimizi umutlandırdı