"GÜNAH
KEÇİSİ" tabirini bir çok yerde duymuş, bir çok cümle arasında da telaffuz
etmişsinizdir. İlk bakıldığında gayet masumane ve birçok kez de yerinde bir
cümle gibi duruyor. Esasında nerden geldiğini bilmediğimiz, hangi tarihe veya
millete dayandığını farketmediğimiz, günlük hayatta dilimize dolanmış öylesine
sözler, ifadeler var ki...
Bu
deyimin kökeni aslında Yahudilere dayanır. Eski Ahit'deki Kefaret Günü
ayinlerinde iki keçi seçilir birine Yahudi kavminin aklınıza gelebilecek her
türlü günahlarını bir erkek keçiye yüklenirdi. Keçi, Azazel adlı kötü ruhu
yatıştırmak için Yahudi kavmini günahlarından arındırmak üzere Kudüs dışında
bir uçurumdan aşağya atılırdı. Bazı kaynaklarda keçinin başı boş bir şekilde
çöle bırakıldığı söylenir. Diğer keçi ise kurban olarak kesilirdi.
Bazen
de, bireysel olarak insanlar işledikleri her bir günah için bir günah keçisi
alıp tapınağa giderlerdi. Tapınanakta, günah işlemiş olan kişi elini keçinin ya
da koyunun başı üzerine koyup günahlarım için bu hayvanı günah kurbanı olarak
sunuyorum dedikten sonra hayvanı boğazlayarak öldürürdü. Böylece o kişi işlemiş
olduğu günahın bedeli hayvanı boğazlayarak ödemiş sayılırdı.
Ayrıca
Yahudilerin en kutsal günü ve dinî bayramı olan YOM KİPPUR gününde de
"KAPAROT" adında bir ayin uygulanır. Dua eden kişi, tavuk veya bir
tutam demir parayı bir başkasının kafasının üzerinde üç kere çevirerek o
kişinin günahlarını sembolik olarak tavuğa veya paraya geçirir.
Kendi
günahlarını TAVUĞA yükleyip, tavuğu canlı canlı duvara vurarak öldürürler.
Zavallı
TAVUK acı ile öldüğünde de, günahlarının silindiğini düşünürler.
Tavuğu
eziyet ederek öldüren yahudi ise, güya artık tertemiz, sütten çıkmış ak kaşık
gibi oluverir.
Çin'de
her yıl, yaz mevsiminin gelmesiyle 21 Haziran'da başlayarak 10 gün boyunca
YULİN KATLİAMI yapılıyor. Binlerce kedi, köpek yakılarak, kafasına vurularak,
kaynar suya atılarak ve türlü işkencelerle katlediliyor...
Ve
bunun adına FESTİVAL diyorlar!!!
İspanya'da
taa 1700'lü yıllardan bu yana gelenekselleşmiş San Fermin isimli BOĞA FESTİVALİ
6-14 temmuz arası yapılıyor. Arenada güreştirilecek boğalar sokağa salınıp
binlerce insan şuursuzca boğaların önlerinde sağa-sola kaçışıyorlar. Sonrasında
da zavallı hayvanlar türlü türlü işkencelerle öldürülüp, çöp yığını gibi
yerlerde atın arkasında sürükleniyor. Sanki övünçmüş gibi.
*****
İslâm
Âlemi olarak bir KURBAN BAYRAMINI daha geride bıraktık. Yüce Allah'ın buyruğu
üzerine maddî imkânı olanlar kurbanlarını kesti, olmayanlar dua ettiler.
Bu
yıl da, her kurban bayramı dönemi gibi, birtakım polemikler ve şuursuz
tartışmalara şahit olduk yine. Et lokantalarından çıkmayan ve "etsiz yemek
mi olur" diyenlerin, "Yav kıymayın şu hayvanlara, bir de bunun adına
bayram diyorsunuz" şeklindeki enteresan safsatalarına maruz kaldık.
Oysa
ki Allahû Teâlâ KURBAN için ne buyuruyor bizlere;
“Biz,
büyükbaş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban)
kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu hâlde onlar, ayakları üzerine
dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere
düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin hem de
ihtiyacını gizleyen/gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz,
şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.” (Hac 22/36)
Yani
kurban, Allah'ın emri üzerine kesiliyor ve müslümanlar aynı bu kurbanın yerinde
kendisi varmış gibi hissiyatla davranarak, canı en az yanacak şekilde
davranıyor.
Ne
hikmettir ki her KURBAN BAYRAMI dönemi boş safsata yapan zihinler, yukarıda
yazdığım, ne günahları için işkence yapılan KEÇİLER VE TAVUKLARA, ne de
festival adı altında diri diri yakılan, yerlerde sürüklenen KÖPEKLERE, BOĞALARA
hiçbir tepki göstermeyip istiflerini bile bozmuyorlar.
Haa
bu arada, kurbanı, et hesabı yaparak bir çok yanlışa düşenleri ve Allah'ın
rızasını geri plâna atan bir çok insanlarımızın da olduğunu söylemeden de
geçemeyeceğim.
Unutmamak
gerekir ki; "Kurban ettiğiniz hayvanların ne etleri ne de kanları asla
Allah’a ulaşmaz; sizden O’na ulaşacak tek şey, takvadır.” (Hacc, 37)
Bizler
ne kestiğimiz kurbanların, ne de bizlere hediye edilmiş müjdelerle dolu olan
bayramların asıl amacını bilmeyip, İslâmın gerekli esaslarını yerine getirmeden
hareket ettiğimiz sürece, birileri aklına geleni diliyle işleyecek, başka
milletlerin katliamlarını mübah görüp, bizi irdeleyecektir.