Bu bölümde de Kozaklı
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesine, çeşitli rahatsızlıklarına şifa bulmak – tedavi olmak için yurdun dört bir yanından gelenlerle yapmış
olduğum röportajları okuyacaksınız.
Burada
okuyacaklarınız tamamen gerçek ve birinci ağızdan yaşanmış hayat hikâyeleridir.Sizler için çok basit veya hiç te
önemli olmayabilir. Yahut ta ‘’insan böyle yapar mı?’’veya ‘’bunu bilmeyecek ne var ki?’’ de
diyebilirsiniz.
Ama bazen
insanoğlu en hayatî öneme haiz bir konuda bile önemsememezlik yahut
vurdumduymazlık gösterebiliyor. İşte
ne oluyorsa o anda oluyor ve ondan sonrada o bir anlık ihmalin bedelini, icabında bir ömür çekmek zorunda
kalıyor.
Kazaya maruz
kalanların hemen tamamının ortak paydası,
kesinlikle güvenlik ve emniyet kurallarına riayet etmemiş olmaları
noktasında birleşiyor!
Mesela trafik
kazası yapanların tamamının ne kendisinin ve ne de araçtakilerin hiçbirisinin ‘’Emniyet Kemeri’’ni
takmamış olmaları gibi!
İnşaat İş Kazası
yapanların keza ne baret, ne
ayakkabı, ne eldiven ve ne de güvenlik kemeri ve ipi gibi birinci derecedeki iş
güvenliği materyallerinden yoksun olmaları!
Kişisel Koruyucu Donanım (KKD)
olarak adlandırılan bu materyallerin,
ilgili işverenlerce sağlanmaması veya verildiği halde kullanılmaması ayrı bir
konu olduğundan ele almıyorum.
Tüm bunların hepsinin ötesinde ve en önemlisi de, bilhassa İş Kazası mağdurlarının hiç birisinin de ‘’İş Güvenliği’’ile
ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını ve yine tamamı noktasında sigortasız
ve kaçak olarak çalıştıkları /
çalıştırıldıklarını tespit etmiş bulunuyorum!
Yazı dizimin ana konusu bu olmadığı halde, tespit etmiş olduğum bu fevkalade olumsuzluklar sonucu, icabında bir ömür boyu mağduriyete
uğrayanlardan dolayı, bu konuyla
ilgili birkaç paragraf yazmak icap etti.
Bunun da esas ve
tam adı;‘’İş Sağlığı ve İş Güvenliği - İSİG’’ olan konunun, ilgili kanunu ‘’6331’’olup,
işyerleri buna göre 3 kategoride
mütalaa edilmektedir.
Bunlar; a – Çok
Tehlikeli, b – Tehlikeli ve c – Az Tehlikeli işler olarak
sınıflandırılmaktadır.
Ayırım gözetmeksizin sigortalı personel çalıştıran tüm işyerleri,İSİG ile ilgili olarak bu konularda
eğitim veren özel kuruluşlardan eğitim
ve sertifikaalmak zorundadır!
İşyerlerinin
konularına göre de (Belediye – SGK – İş
Sağ. Gn. Md.) ğü nce kontrol ve denetimlerinin zorunlu yapılması icap
ediyor!Bununla aituygulamalar ise
ilgili prosedürlerden tespit edilebilir.
Buna bir örnek mi;İnşaat
ruhsatına müracaat eden müteahhitten Belediye
bu sertifikayı ister! Müteahhit SGK’ ya işyeri müracaatına gittiğinde
de bu belge sorulur.Bunları
tamamlayan işine başlar. İş Sağ. Gen.
Müd. de zincirleme olarak denetleme yapar.Bu kadar basit!
Eğitim ve sertifika almak içinözel eğitim kurumlarının,sigortalı personel başına aylık olarak
cüz’ i bir miktar (40 – 50 TL) gibi ücret almaları söz
konusu.Bu eğitimler işyerinin
özelliğine göre periyodik olarak devam ediyor. Dolayısıyla sorumluluk onların üzerinde oluyor.
Pek çok konuda olduğu gibi,
bu konularla ilgili olarakta aslında,
adından gayrısı MİLLİ olmayan ‘’Milli Eğitim’’sisteminde,ilköğretim okullarından itibaren bu
eğitimlerin verilerek,‘’Halk Sağlığı ve İş Güvenliği’’bilincinin
oluşturulması icap eder!
Yine benzer bir
hususuburada bir kez daha zikretmeden geçemeyeceğim, trafik! Trafik
konusunda da yıllardır yazıyoruz,
söylüyoruz ama ilgili – yetkililere
bir türlü ulaşmıyor!Yahut ta
işlerine gelmediğinden önemsemiyorlar!
Ama her bayram tatili süreci cenaze töreni olmaya devam ediyor bu ülkede!
Trafikle ilgili
olarak Avrupa ülkelerinde Anaokulundan itibaren pratik eğitim
verilirken,bizim yap – boz tahtasına dönen eğitim sisteminde, bir seçmeli ders olarak müfredata
konuluyor. İlgisi olmayanlara ek
ders ücretine yönelik uygulanıyor.
Arkasından da geriye iptal ediliyor!
Hastanede görüşmüş
olduğum kişilerin konularına göre (Trafik:
1, 2, 3, 5, 8 – İş Kazası: 4, 6, Yaralanma: 7, 9.) hikâyeleri,üç aşağı beş yukarı aynı noktalarda
kesişiyor.
Bu yaşanmış
olaylardan ders alınması düşüncesiyle,
kişilerin verdiği bilgileri sizlerle paylaşmak üzere ilk görüşmemizden
başlıyorum.
Umarım bu yazı
dizisinde tespit etmiş olduklarımızla ilgili olarak, konularına yönelik bir takım ilgili ve yetkili merciler bundan
bir ders çıkarırlar. Hiç değilse
bundan sonrasına yönelik elde olup ta yapılmayanların sonucu oluşan kazaların
önlenmesini sağlarlar!Ne diyelim
artık.
* * *
Evet, tedavimiz
süresince hastanede tanışıp,dertleşmiş
olduğumuz kazazedelerden birebir not alarak yaptığımröportajlardır. Bunların dışında onlarcasıyla olan
görüşmelerimin büyük çoğunluğu aşağı –
yukarı aynı nokta birleşmekte olduğu için bunları sunuyorum:
* ) Trafik
Kazası mağduru olan Uğur YILDIZ şu
anda 29 yaşında. Aslen Çorum’ lular. Babası Ali YILDIZ 30 senedir İstanbul’
da ikamet ediyor.
İstanbul’ da
muhtelif işlerde çalışarak ekmeğini kazanmış, süresini doldurunca da emekli olmuş bir Anadolu insanı.
İlkokul mezunu
ve evli olan oğluUğur, İstanbul
Büyükşehir Belediyesine bağlı,Esenyurt
Belediyesi adına ‘’Çöp Toplama’’işini
yürüten özel bir şirkette, Nisan 2016’
da şoför olarak çalışmaya başlıyor.
2017 ve 2018’ in kış aylarına yönelik, kendisi
de dâhil olmak üzere şirkette çalışan tüm şoförler, araçların lastiklerinin kabak olduğunu, kış lastiği takmaları gerektiğini, çalışma şartları gereği çoğu sahalarda hizmet vermeye yönelik
tehlike yaşadıklarını, müteaddit
kereler şirket yetkililerine iletiyorlar.
Hatta birkaç
sefer de gerek bu lastik ve araç bakımı konulardan,gerekse ücret ve hak
edişlerinin zamanında ve tam olarak verilmediğinden dolayı eylem de yapıyorlar. Firma her direnişin akabinde kısmî
ödemelerle işi geçiştiriyor.
Fakat tüm bunların hiçbirisi,
olması gerekenlerin gerçekleşmesini sağlamaya yetmiyor!Belirtildiğine göre bunlara ödenmesi gereken meblağlar, firmanın başka şahsî yatırımlarına
kanalize ediliyor!
Mart 2018’ de
topladıkları çöplerin dökümünü yapıp dönerlerken,Büyük Çekmece civarında otobanda bir TIR’ ın sıkıştırmasına maruz kalan Uğur, yağışlı havanın da etkisiyle direksiyon hâkimiyetini
kaybediyor.
Lastikleri de muntazam olmadığı(ki bu noktada kaza mahalliyle ilgili araca ait resimler de mevcut!)ve yeterince tutunmayı sağlayamadığı
için yoldan çıkarak, şarampoldeki
kanala çakılıyor.
Kazanın
sonucunda da yan kapı camından araziye savrulmak suretiyle ‘’Omurilik Zedelenmesi’’sonucu
ayakta duramaz hale geliyor!
Kazadan sonra Uğur’ u İstanbul İstinye Hastanesine kaldırıyorlar ve ameliyata alıyorlar. Devamında Ankara Numune Hastanesinde Mayıs’
tan Temmuz 2018’ e kadar yatırılıyor
ve ikinci ameliyatı yapılıyor.
Geçen tedavi
süreci içerisindeki şahsi araştırmalarında,KOZAKLI
FTR Hastanesinin bu durumuna yararlı olacağı bilgisine ulaşıyorlar.O ana kadarki tüm hastanelerin tıbbi
bilgilerini kapsayan ‘’epikrizleri’’ni Kozaklı’ ya Fax’ lıyor.
Buradaki inceleme ve değerlendirmeden sonra Şubat 2019’ da çağırılmak suretiyle gelip, iki ay tedavi gördükten sonra,
bir süre ev istirahati dinlenmeyi müteakiben, Temmuz ortasında tekrar yine iki
aylık periyotta tedaviye geliyor.
Görüşmemiz ve tedavisi,
benim hastanede kaldığım iki haftalık süre zarfında devam eden Uğur’ unbabası Ali Bey’ de, büyük bir
titizlikle oğlunun
egzersizleri ve tedavisiyle ilgileniyor.
Konuyla
ilgili olarak ayrıca ve aynı zamanda mahkeme sürecinin olmasından dolayı da, biz kazanın o yönüne yönelik herhangi
bir şey zikretmek istemiyoruz.
Ancak ortada bir gerçek varsa ki, o da bu sonuç itibariyle meydana
gelmiş olan bir kazadır. Ve sonuçta
bir genç öyle veya böyle bu yaşta tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştur!
* * *
* ) İkinci kazazedemizde bir trafik kazası
mağduru olan Orhan ALP.Elazığ Keban
ilçesinden olup,37yaşında ve lise mezunu.
11 sene önce Keban’ da bir arkadaşının arabasında ve ön koltukta oturuyor
vaziyette kaza yapıyorlar.
Arkadaşıyla birlikte Elazığ’ a gezmeye gitmek üzere
çıktıkları yolda, alkollü olarak
aracı kullanan arkadaşı, yolda
direksiyon hâkimiyetini kaybediyor ve 150
Km / sa. hızla elektrik direğine çarpıyorlar!
Her ikisinde de emniyet kemeri
olmadığı için,Orhan ön camdan yola
fırlamak suretiyle beli kırılıyor!
Aynı şekilde araba sahibi arkadaşının da beli kırılıp sakat kalıyor. Araba da tabii ki pert (hurdaya!).
Götürdükleri Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesinde sosyal güvencesi yani sigortası
olmadığından dolayı, mevcut ‘’Yeşil Kart’’ ile
de yapılacak operasyonda kullanılacak olan ‘’Platin’’verilmediğinden dolayı ameliyat
gecikiyor.
Durumun
acili yetine yönelik biran önce ameliyat yapılması gerekirken bu gecikmeden
dolayı omurilikteki rahatsızlık daha da artıyor ve yürüme şansını daha da
zorlaştırıyor.
Şimdi bir ila altı ay tedavi görüyor.
Tedavinin sonucundaki kontrol –
muayenesine bağlı olarak altı ay ila bir
yıl ev istirahati verilerek evine gidiyor. Bu şekilde ve daha bu yaşta böyle bir yaşama mahkûm edilmiş
bulunuyor!