Evlâdının acısıyla yüreği yanan bir kaç anne haykırdı tüm öfkesi ve
üzüntüsüyle.
"YERE BATSIN KÜRDİSTAN DAVANIZ".
O an "hay atana rahmet" deyip, ellerini öpesim geldi işin
açıkçası.
Yıllardır görsel ve yazılı basında, okullarda, sosyal
medyada, kısacası her yerde duyurmaya ve aksettirmeye çalıştığımız bir
mesajımız vardı;
"Türkiye'de kürt sorunu diye bir sorun yok TÜRK-KÜRT KARDEŞTİR, bu bir
sorunmuş gibi ortaya atanlar, Türkiye üzerinden sağlamaya çalışan
mihraklardır" diye diye yıllarca nefesimiz tükendi.
Sonunda bunun bir dava, bir ideoloji olmadığını anlayan
anne ve babalar, eylem başlattılar.
Buradaki menfaati olan ülkeleri, yıllarca pkk ile
birlik olup, bu ülkenin nasıl kanını vampir gibi emdiklerini, aklı yetik herkes
biliyor.
Yıllarca birarada yaşayan, birbirlerinin çocuklarını
evlendirip akrabalık kurdukları, Türk ve Kürt halkı arasında etnik bir
ayrımcılık çıkarılıp birbirlerine nasıl düşürüldükleri alenen ortadadır.
Türkiye'de eğitim hakkı tanınmayan, kamu kurumlarına kabul
edilmeyen veyahut doğu bölgesi dışında esnaf yada ticaretle geçimini sağlamaya
çalışan bir kürt vatandaşımıza engel olunduğunu duydunuz mu?!
ASLA DUYAMAZSINIZ.
Tarih boyunca hemen hepimiz biliriz ki; bir ülkenin, diğer
bir ülkeyi ele geçirmenin veya düzenini bozmanın en iyi yöntemi "BÖL,
PARÇALA, YUT" taktiğidir.
Hele bir de o ülkede farklı fikirler, görüş ayrılıkları, mezhep çatışması
varsa. Ve bu görüşlere bağlı kalabalık bir mensup varsa...
En bariz ve en bilinen bir gerçek ki; Amerika'nın
yıllarca pkk ile ülkemiz üzerinde kurduğu tezgâhı da aynen bu şekilde
işlemektedir.. Bunu anlamak için profesör olmaya gerek yok.
Pkknın elinde olan silah ve mühimmatın tamamı, ABD
menşeiili. Ele geçirilen peşmergelerin arasında Amerikan vatandaşı bile
çıkıyor. Çünkü orada, yerlerinden kaçmaya zorlayıp boşalttığı topraklarda ayrı
devlet kurmak hedefi. Bunun için yıllarca pkk terör örgütünü maşa olarak
kullanıp başımıza belâ etmiştir.
Bu vatanın tertemiz, gencecik evlatlarını, taa 13-14
yaşlarında erkek-kız demeden dağa kaçırıp pkk kamplarında zorla tıkmışlardır.
Kimisi güya dava uğruna savaştığına inandırılıyor, kimisi de zorla
alıkonuluyor. Kızları ise hiç söyleyesim gelmiyor. Kamplardaki erkeklerin pis
nefislerine hizmet ettiriliyor.
Peki masa başındakiler ne yapıyor?! Yok Kürdistan
davası, yok bilmem ayrımcılık davası.
Hepsinin hikâye olduğunu, koltuklarında oturanların, ABD ile gizli
işbirliği yapanların kendilerinin umurlarında olmadığını bir anne haykırışı
ortaya serdi.
İŞTE BU KIRILMA ANI OLMALIDIR.
Bu ana-babalara destek olunmalı.
"Bizler bu ayrımcılığa zaten karşıydık, her zaman sizlerin
yanındayız" mesajı verilmelidir.
Birlikte yıllarca yaşadığımız bu topraklarda aynı
ana-babanın 2 evladının biri şerefle asker olup vatani görevini yaparken, diğer
evlâdını dağa kaçırıp peşmerge yaparak iki kardeş birbirine vurdurtuluyorsa bu
birilerinin işine geliyor demektir.
İşte bu noktadayız artık.
Pkk bizim arka kalemiz deyip, ABD ile kolkola gezerek, bu vatanın
vergisinden maaş alan, benim askerime kurşun sıkıp, gencecik evlatlarımızı dağa
kaçıranlara sahip çıkan siyasetçi, bürokrasi, her kim olursa olsun tavlz
verimemeli artık.
Dağa kaçırılan çocuğu için yanıp tutuşan annelere
kesinlikle destek olunmalı. Bu tam da birlik olma zamanıdır işte. Aksi takdirde
ekran ve klavye karşısında mesaj verip sonra kenara çekilmenin hiçbir faydası
yok. Yıllarca vermek istediğimiz mesajların yerine ulaşmasının vaktidir
artık.