Ağaçların dünyamızın süsü ve koruyucusu olduğunu hepimiz
biliriz. Ağaçlar diğer birçok
nimetlerde olduğu gibi her haliyle her türlü canlıya faydalı olması için
yaratılmıştır.
Ağaçların faydaları saymakla bitmez, Bu faydalardan
bazıları;
Ağaçlar yapılanmadan dolayı ısınan şehirleri
serinletir.
Erozyon riskini azaltır.
Cildimizi ultraviyole ışınlardan korur.
Havayı kirleten gazların birçoğunu yaprak ve kabukları
ile filtreleyerek şehirleri temizler.
Aldıkları suyun daha fazlasını doğaya geri verir.
Dikilecek meyve ağaçları onlarca kilo meyve vererek
sadece insanlar değil hayvanlar içinde gıdadır.
Yapılan araştırmalara göre ağaçla içiçe olan insanların daha hızlı iyileştikleri
görülmektedir.
Peygamber
Efendimiz, “Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa
ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.”buyuruyor. Bu
hadis-i şerif, ağaç dikmenin önemini net bir şekilde anlatmaktadır.
Ağaç dikmenin hem dünyanın geleceği açısından hem de
dinimiz açısından ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Peygamber Efendimiz ağaç
dikme en önemli sadaka-i cariyelerden olduğunu söylerken, şu Çin atasözünü de unutmamak gerek “Bir
kuşağın diktiği ağacın gölgesinde gelecek kuşaklar serinler.” Derken dikilen
ağacın sevabının hiç bitmeyeceğini ve gelecek kuşakları kurtardığımızı bir kez
daha anlıyoruz.
Fakat ağaç dikme konusunda üzerimize düşeni
yapıyormuyuz? Bunu iyi düşünmeliyiz. Bundan 25-30 yıl önce ülkemizde ağaç dikme
kampanyaları ile şehirlerde küçük ormanlar oluşturulmuştu. Kırıkkale’de de bu ormanların örnekleri bulunmaktadır.
Maalesef günümüzde artık ağaç dikme kampanyalarının
olmadığını görüyoruz. Sadece mevsiminde sembolik birkaç ağaç dikme programı
düzenlenerek bu iş de geçiştiriliyor.
Ben özellikle Kırıkkale’de orman oluşturulması ve ağaç
seçimi konusunda yanlışların ve eksikliklerin yapıldığını düşünenlerdenim.
Bunun için birkaç proje ortaya koymak istiyorum. Bunlardan bazıları;
1-
Her kamu kuruluşu, STK’lar ve MEB’e bağlı özel ve devlet okullarına ortalama en
az 2 dönüm yer tahsis edilerek orman oluşturulması istenmeli, tahsis edilecek
arazi az olacağı için kurumlar tarafından büyük bir şevk ve özveri ile yapılmalıdır. Kırıkkale’de ki il müdürlüklerini ve okulları
düşündüğümüzde en az 400 dönümlük bir orman oluşturulabilir.
2-
Çam gibi geç büyüyen ağaçlar yerine Kırıkkale iklimine
uygun ağaçlar tercih edilmelidir. Bunlar meşe, akasya, kokar ağaç gibi hızlı
büyüyen ve özellikle kendiliğinden dağılan ağaçlar tercih edilmelidir.
3-
Badem, ceviz gibi meyve veren ağaçlar tercih edilerek
meyvelerinin hem köylüler tarafından toplanarak ekonomiye kazandırılması hem de
dağdaki hayvanlar tarafından bu ağaçların meyvelerinden istifade edebilmeleri
sağlanmalıdır.
Atalarımız “Eseri olmayanın yerinde yeller eser”
demişler. İşte geldik gidiyoruz. Hiç yoksa bu dünyada bir eser bırakmak adına
birkaç ağaç dikelim. Havasını soluduğumuz, suyunu içtiğimiz dünyaya hiç değilse
bu kadarını borçlu olduğumuzu unutmayalım.