Propaganda, çok sayıda
insanın düşünce ve davranışlarını etkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış
bir mesajlar bütünüdür. Propaganda ile amaç başka insanların ve milletlerin tutumunu ve
davranışlarını etkilemektir. Propaganda tekniklerini mücadele
eden yada savaşan gruplar kendi amaçları doğrultusunda kullanacaktır.
Propagandanın önemini son günlerde daha iyi
anlamaktayız. Mehmetçiğimiz başarılı bir harekat yaparken sadece dışta değil içte de bazı hainler ve
çıkar grupları tarafından bu durum çarpıtılmaya başlamıştır. Yani ülke
güvenliğimiz amacı ile yapılan ve yüzde yüz haklı olduğumuz bu davada kara propaganda ile karşı karşıya kaldık.
Harekata karşı başlatılan kara propaganda ile halkın
ordu ve devlete güvenini sarsmak, milli birlik ve beraberliğimizi zaafa
uğratmak, devletimizi dış dünyada zorda bırakmak amaçlanmaktadır.
Devletin bekası, sınır ve bölge güvenliği için
başlatılan “Barış Pınarı Harekâtımızı,”
hem dünyaya hem de kendi vatandaşlarımıza doğru ve etkili bir şekilde anlatarak
desteklerini almak mecburiyetindeyiz.
Neredeyse dünyanın hemen tamamı bu harekata karşı
olduklarını gösterdiler. İşin doğrusu
bizde buna çok da şaşırmadık. Fakat merhum bilge kral Aliya İzzetbegoviç’in “ Ve
her şey bittiğinde, hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın sözleri değil,
dostlarımızın sessizliği olacaktır.” Dediği gibi Azerbaycan hariç Türk
dünyasının sessizliği, Pakistan hariç İslam dünyasının sessizliğini hiç
unutmayacağız.
KKTC Cumhurbaşkanının makamının şerefine yakışmayan
sözlerini, Filistin’in tutumunu, Amerikan uşağı kralları için yas tuttuğumuz
Suudi Arapları da hiç unutmayacaktır bu millet.
Takındıkları tavırdan görünen o ki bütün Arap alemi
toplansa da bir Türkiye etmez. Rabia’nın nasıl çöktüğünü hepimiz gördük. Bu
harekatı sarılacağımız Türk Milliyetçiliği ve ebedi başkomutandan aldığımız güçle Allahın izni ile başarı ile tamamlayacağız.
Avrupa Hun Hükümdarı Attila’nın “ Sınırlarınız tehlike
de ise sınırlarınızı genişletin” sözü gereği bu gecikmiş harekat ile
oluşturulacak güvenlik koridorundan bir daha çıkmamamız gerekir.
PKK/YPG'li teröristlerin Mardin'in Nusaybin ilçesinde basın
mensuplarını hedef alması o bölgedeki gerçeklerin kamuoyuna aktarılmasını
engellemeye çalışan bir terör örgütü faaliyetidir. Bu da örgütün ne kadar kötü
ve zor durumda olduğunun göstergesidir. En önemlisi de dünyanın buna tepki
göstermemesidir. Kendi gazetecileri olsa dünyayı ayağa kaldıracak olan batının
maalesef tepkisiz kalması her zamanki gibi çifte standartlarının göstergesidir.
Bu kara propagandalara ve çarpıtmalara karşılık kendi
doğrularımızı ve haklılığımızı anlatan videolar, mesajlar hazırlayarak sosyal
medya aracılığı ile anlatmamız gerekiyor. Bunun için medya ve özellikle sivil toplum örgütleri ortak
bir dil ve eylem geliştirmesi gerekmektedir.
Türk milleti yanında oldukça Mehmetçiği yenecek silah
yoktur. Allah Türk Ordusunun, Türk
milletinin yar ve yardımcısı olsun…