Tahammülsüzlük; en ufak
kıvılcımda dünyayı ataşe verebilecek hale gelmektir.İnsanların
hoşgörüsüzlüklerinin dibe vurması,
zorlayıcı dış etkenlere karşı koyamaması, güçlüklere katlanamaması
halidir. Genelde etrafımızda, gülmeyi bilmeyen asık suratlar, agresif ruhlar,
sürekli off’ lamalar tahammülsüz insanın tipik halleridir.
Ne acıdır ki toplum
olarak hiçbir şeye tahammül edemez hale geldik. Dokunsan ağlayacak, iğnelesen
patlayacak balonlara döndük.
İş hayatımızda, evde,
trafikte, okulda, sosyal yaşamımızda yani tüm çevremizde günden güne daha
sabırsız, daha doyumsuz, daha anlayışsız, daha sinirli insanlar görmekteyiz.
Trafikte yavaş giden
acemi şoföre, AVM’ de ağlayan çocuğa, yolda yürüyemeyen engelliye, sokakta
gülüşen ergene, merdivenden yavaş inen yaşlıya, okulda geç anlayan öğrenciye,
bizden daha başarılı olan arkadaşımıza, bizimle aynı fikirde olmayan insana
tahammül edemiyor, saygı gösteremiyor, onları kabul edip, hoşgörülü olamıyoruz
maalesef.
Peki neler oluyor bize bilen var mı? Nasıl bu hale
geldik?
Bunun cevabı acaba sevgi eksikliği mi? Yoksa ezilen
insanların başkalarını ezme arzusu mu? Ya da insanların artık bencil, duyarsız
oluşu mu? Aile ve okul içindeki eğitimin bunda payı ne kadar? Nerede kaldı geçmişten gelen nezaket ve hoşgörümüz? Hem tahammül
göstermek olgunlaşmanın belirtisi değil miydi?
Tüm bu düşünceler ve
sorular kafamda uçuşurken, hızla bireyselleşip bencilleşen toplumumuzun her
kesimine ilmek ilmek işlemiş olan tahammülsüzlüğün sevgi ve saygıyı öldüren en
büyük katil olduğu gün gibi açıktı.
Teknolojik ilerleme,
depresyon, üst üste gelen hayal kırıklıkları, yaşanan duygusal iniş ve
çıkışlar, tez canlılık, yoğun ve stresli
çalışma hayatı, fazla iş yükü, düşük gelir seviyesi, sürekli mücadele, mücadele
ederken çevremizdeki adaletsizlikleri görüp hiçbir şey yapamamak, yıpranmışlık,
şiddete maruz kalma, bağımlılık, mükemmeliyetçi+lik, veya belirsizlik gösteren
durumlar gibi çeşitli nedenlerden dolayı kişiler anlam veremedikleri bir
şekilde öfke patlaması yaşayabiliyorlar.
Şunu hep unutuyoruz
galiba; toplum sadece bizden ibaret değil. Herkesin hassas bir dönemden
geçtiğini, bütün insanların kendine göre sıkıntıları ve bir yaşam mücadelesi
olduğunu, bu yüzden diğer insanların da tıpkı bizim gibi tahammül sınırlarının
alt seviyelere indiğini ve her insanın
fiziksel ve ruhsal olarak farklı olduğunu, bilmeli ona göre hareket etmeliyiz.
Ayrıca bireylerin hayata dair farklı kişisel algı, fikir, düşünce ve
inançlarının olması gayet doğaldır. Ancak bizler kendi fikir ve inançlarımızı,
kendi hayat felsefemizi diğerlerine dayatmaya çalışıyoruz ne yazık ki. Bu hem
ahlâken hem de hukuken doğru değil. Karşımızdakini aşağılayarak, azarlayarak,
kibirle, nefretle, kızgınlıkla, küçümseyerek, eleştirerek, zorbalıkla, dayatma
ve baskı ile değil, herkesi kucaklayıcı, adaletli ve eşit yaklaşarak, insanlara
saygı duyup, tahammül göstermenin daha doğru olacağını tekrar tekrar
gözden geçirmeliyiz.
Zira bizler “Sizden biriniz kendisi
için istediğini Müslüman kardeşi
için de istemedikçe iman etmiş
olamaz” diyen Efendimizin bize
öğüdünden bir şey anlamamışız demek ki. Ayrıca“Yiğitlik
intikam almak değil, tahammül etmektir" diyen William
Shakspeare’ da kulak vermek gerek.
Öyleyse hiç ölmeyecek gibi hırs
içinde, saygısız ve tahammülsüz olmamıza gerek var mı?
Toplumumuzda gelinen son
noktada, bütün bu tahammülsüzlükler ve negatif haller kişileri birbirinden
uzaklaştırmakla kalmıyor, kalın kalın duvarlar da ördürüyor. Bu yüzden bu
duvarların acilen saygı sabır balyozu ile yıkılması gerekir. Çünkü hayat böyle
güzelleşir. Karşılıksız yapılan ufacık bir yardım, trafikte yol isteyen birine
hiç rahatsız olmadan güler yüzle yol vermek, mahallemizdeki aç hayvanlar için
bir kap su ve yemek koymak, sokakta rastlayacağımız fakir bir çocuğa çikolata
vermek, çok yaşlı birinin belki de koluna girerek yardım edebilmek, başarılı
bir arkadaşımızın arkasında destek olarak durmak ya da zor günündeki bir
dostumuzun yanında olabilmek için başka
işlerimizden fedakarlık yapabilmek bizlere kendimizi daha iyi
hissettirecektir. İçsel huzur ve manevi tatmin yaşayarak psikolojimizi
düzeltecektir. Deneyin derim. Bol tahammülü güzel günler geçirmeniz dileğiyle