Eğitim,
öğretim hayatımın yirmi dördüncü yılında aynı şevk ve heyecanla derse giriyorum.
İnsanlığı, memleketi, geleceğimizi kurtaracak gençlerin yetişmesinde katkıda
bulunabilmek amacı ile en iyi yaptığım şeyi, öğretmenliği o kutsal vazifeyi
yapmaya gayret ediyorum.
Hele
bir de Tarih öğretmeni olunca yükümün birkaç kat daha arttığını hissediyorum. Geçmişimizi
öğretmenin yanında milli, manevi değerleri kazandırmak gibi önemli bir
sorumluluğumun da olduğunu düşünüyorum.
Gençlere
Tarih öğretmeye çalışıyoruz. Her şeye rağmen Milli Eğitim Bakanlığına, ÖSYM’ye, sosyal medyaya rağmen.
Sekizinci
sınıfa kadar Atatürkçülüğün öğretilmediği, 9-10-11nci sınıflarda Tarih dersinin
seçmeli olduğu bir ülkede inançla ve de direnerek tarihimizi öğretmeye
çalışıyoruz.
Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsetmeyen, Milli mücadeleyi yok sayan bir anlayış,
bu kutsal vatanın kurtarılmasında ve bu devletin kurulmasında emeği geçen bu
uğurda gazi olan ve şehit düşenleri yok sayan, anmayan bir duayı bile esirgeyen
anlayışa rağmen tarih öğretmeye çalışıyoruz.
Tarih
dersini öğretmekte ki amacımız çocuklarımızın geleceğine yön vermesini
bilmesi, muhakeme gücünü artırması ve gireceği sınavlarda başarılı olmasıdır.
Ama bunlardan daha da önemlisi Tarih şuuru ile birlikte vatan, millet, devlet
ve bayrak sevgisini vermektir.
Orta
Asya bozkırlarında özgür ruhlu birer Kartal gibi uçacak gençler yetiştirmek
için
Bilge
Kağan gibi Türk olmak,
Kutluk
Kağan gibi özgür olmak
Hoca
Ahmet Yesevi’yi görüp Müslüman olmak için
İslam
güneşiyle aydınlanan Satuk Buğra Han gibi ibadet etmek
Haçlı
sürüleri ile canhıraş mücadele eden II.Kılıç Arslan’ı
Kızıl
Elma’ya yürüyen Alperenleri takip etmek için
Mustafa
Kemal’i tanımak
Milli
mücadele ruhu ile Kuvayı milliyeci olmalarını sağlamak
Dahili
ve harici bedhahlara karşı uyanık olmaları için çalışıyoruz.
Evet,
her şeye rağmen Yunus gönüllü, Fatih yürekli, Mustafa Kemal ruhlu gençler
yetiştirmek için bir o kadar kıymetli öğretmenlerimiz ile birlikte Türk gencini,
Türk gibi yetiştirmek gayreti taşıyoruz.