Dünyayı yeni tanıma çabaları içindeydik daha, belki üç, dört
yaşında, onun ne olduğunu bilmeden kulaklarımıza
bu türkülerin sözleri
çalındı. Bozkırın tam da ortasında ,temiz hava diye buram buram türküleri
çektik ciğerimize.
Rahmetli
dedemin bir tane teybi vardı plakçalarlı , tam otomatik (o zamanlar çok lüks) .
Çocuğum hayal meyal hatırlıyorum Remzi Amcamın
Java marka motosikleti üzerinde gelmişti köye. Ve işte tamda
o noktadan sonra türküler enjekte edilmeye başlandı bana. Ekrem Çelebi
kasetleri
bir yüzü biter diğer yüzünü çevirirdik, bu kaset çevirme işi
saaatlerce devam ederdi belki.
Sonra büyüdük
türkülerin eşiğinde kavrula savrula ve
yine gür sesi ile plaktan Ekrem Çelebi feryad etti ;
Nuh'un Gemisine Bühtan Edenler
Yelken Açıp Yel Kadrini Ne Bilir
Ol Süleyman Kuş Dilini Bilirdi
Her Süleyman Dil Kadrini Ne Bilir
Arap Atlarında Olur Fırkalar
Kimi Sarhoş Yürür Kimi Irgalar
Gübreliğe İnip Konan Kargalar
Has Bahçede Gül Kadrini Ne Bilir
Bu süreç bende plak kaset koleksiyonerliğine kadar itti beni
.Tabi bu koleksiyonların başında kim gelebilir ?
Ekrem Çelebi , Nuh Akgün , Neşet Ertaş, Çekiç Ali, Ekrem
Aydoslu, Hacı Taşan, Muharrem Ertaş... Bu yazdığım listeye iyi bakın ve tekrar
tekrar okuyun... Allah sağlıklı ömürler versin Ekrem Çelebi
hocama, o hariç bu dünyada kimse kalmamış ve bir şey donk etti o an...
Baturhan isterse dünyanın öbür ucunda olsun gidip Ekrem
Çelebi ustanın elini öpeceksin ve bir hatıra bırakacaksın hem kendine hem
gelecek
nesillere ve hemen telefona sarıldım. Tabi Kırşehir ,
Kırıkkale türkülerine gönül vermiş maalesef kadri bilinmeyen değerli usta Sabri
Özcan'ı aradım
''abi ne yap et beni Ekrem Çelebi üstada ulaştır'' ve sağ olsun hemen gerekeni yaptı.
Benim, dedemin,
çocukluğumun, gençliğimin en güçlü sesi Ekrem Çelebinin hanesinde bulunduk, bu
zamana dek belki Türkiye'de isim yapmış
yüzlerce kişi ile organizasyon yaptım hiç heyecanlanmamıştım
ta ki üstadın karşısına gelene dek. Çünkü bir benzeri yok böyle insanların, çoz
ama
çok azlar nasıl heyecanlanmayım ?
Aslında sorulacak
çok soru vardı ve heyecandan unuttum belki bir çoğunu. Bol bol video aldık ama
ustamla , o videoyu ileriki zamanlarda
sizlerle paylaşacağım . Sizlerde en çok Neşet Ertaş ile olan
diyaloglarını soracaksınız biliyorum sadece ''ekşisiynen datlısıynan bizim
bağın koruğu''
dermiş Ekrem Çelebi hocaya , bir çok güzel anıları olmuş
demekle yetineceğim.
Ve asıl güzel
şeye geliyorum dostlar, hepiniz bunu bekliyorsunuz biliyorum. Hocam ile karar
verdik Mart ayında ücretsiz Ekrem Çelebi
50. Sanat Yılı Konseri gerçekleştireceğiz, evet yanlış
duymadınız hem de Kırıkkale'de yapacağız.
Ayrıntıları gazetemiz ve sosyal medya hesaplarımızdan
paylaşacağız.
Son olarak;
Saygınlığını
, değerini Anadolu'da bir kere bozmadı Ekrem Çelebi. Onun tezenesinin sesini
kilometrelerce uzaktan bilirsiniz. Elbette birçok
üstad geldi geçti şu fani dünyadan... Ama Ekrem Çelebinin
yeri bir ayrı. Yüzlerce kişiden oluşan Senfoni orkestra ordusunu bir tek garip
bağlaması
ile nakavt eder ve hiç bir enstrüman onun bağlamasından
çıkan feryadı duygulara erişemez. Tavır, usul, çalış, okuma, ben buradayım
ben buyum diye haykırıyor. İşte biz buna ÖZGÜNLÜK , ÜRETME
diyoruz...
Bozkırın Son Kalesi
EKREM ÇELEBİ'ye tekrar selam ediyorum, Allah sağlık , sıhhat ve uzun ömürler
versin hocamıza. Her zaman söylerim
bu coğrafyada yaşamanın tek artısı varsa oda sizlerin
türküleri ile büyümüş olmak.
Görüşmek Üzere...
(Arşiv desteği için şimdiden teşekkürler Sabri Özcan ve
Süleyman Yüzümak)