Öğretmenler
günü yaklaşıyor. Kutlamalar, hediyeler, medyada birkaç haber, öğretmenlere
yönelik kampanya reklamlarıyla birlikte coşkuyla kutlayacağız. Öğretmenlerin
sorunlarından bahsedilecek, çözme sözleri ile birlikte bir gün sonra her şey
yine eskisi gibi kaldığı yerden devam edecek.
Öğretmenlik
mesleği kimilerine göre 15 gün Şubat
tatili, üç ay yaz tatili, yarım gün çalışılan bol tatilli, avantajlı bir
meslek, kimilerine göre ise ayda maaş ve ek ders ücreti olmak üzere iki maaş
alınan haftada yalnızca 30 saat çalışılan yani az çalışılıp çok kazanılan bir
meslek dalıdır.
Kimilerine
göre öğretmen, yorulmayan, hastalanmayan, sinirlenmemesi gereken insan üstü
varlıktır. Okulda öğretmen, çocuk bakıcısı, nöbetçi, temizlikçi, güvenlik
görevlisi, psikolog yeri geldiğinde de anne ve baba rolünü üstlenen bir
kişidir. Kimilerine göre ise öğretmen çocuklarımızın
başarılı, ahlaklı bir nesil olarak yetişmesini sağlayan, çocukların arasındaki
problemleri çözen, onları geleceğe hazırlayan ve yetenekleri doğrultusunda
birer sporcu, sanatçı olarak yetiştirendir.
Öğretmen en ufak hatasında acımasızca
eleştirilen, hakarete uğrayan, hor görülen, darp edilen hatta öldürülen bir
eğitimcidir.
Okulların açılmasını dört gözle
bekleyen veliler, kendi çocuklarının eğitim sorumluluğunu üstüne almak şöyle
dursun “okullar açılsa da çocuklardan kurtulsak” zihniyetiyle öğretmeni ve
öğretmenlik mesleğini anlamamaktadırlar.
Donald D. Quin,
"Eğer bir doktor, avukat ya da dişçi, ofisinde aynı anda farklı ihtiyaçları
olan, bazıları orada olmak istemeyen, sorun çıkaran 40 kişi ile 9 ay boyunca ve
yardımcısı olmadan her biri ile profesyonelce ilgilenmeye çalışırsa belki o
zaman sınıf öğretmenlerinin yaptığı işi anlayabilir" diyor ve mevcut
durumu çok güzel açıklıyor.
Özellikle önem
verdiğim sınıf öğretmenliği bu kadar zorluğuna rağmen gözleri sevgi dolu bir
öğrencinin “Öğretmenim sana dünyanın en güzel hediyesini vermek isterdim. Ama
seni sana veremem ki” sözü her şeyden önce dünyanın en güzel mesleğinin öğretmenlik
olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Bugün
maalesef öğretmenlik mesleğinin eski saygınlığının olmadığını görüyoruz. Bir
milletin kaderini geleceğini belirleyen öğretmenlerdir. Bir milletin geleceği
olan çocuklarına milli ve manevi değerlerle donatacak, değer yargılarını ve
ideali aşılayacak olan öğretmenlerdir. Ancak öğrencinin bile saygı duymadığı öğretmenler
tarafından gerçekleştirilemez.
Öğretmenlik mesleğini
ve öğretmenlerimizi biraz daha fazla anlamaya çalışırsak ne kadar mühim ve meşakkatli
bir iş yaptıklarını anlayabiliriz. Eğitim, öğretmen hayatımızın her gününde
hayatımızı doldururken bizim onları senede bir gün hatırlayıp düşünmemiz
muhakkak yetmeyecektir.
Tarihin her döneminde
özellikle dünyaya hakim olduğumuz dönemlerde öğretmene hak ettiği itibarı
vermiş bir milletin evlatlarıyız. O halde aynı yükselişi yeniden yakalamak için
yapılacak ilk işin öğretmenlerimizi yeniden başımızın tacı etmekten
geçmektedir.
Bu vesile ile yol
göstericimiz, ışığımız, geleceğimizin mimarı başöğretmen Gazi
Mustafa Kemal Atatürk’ü anarken geleceğimizi emanet ettiğimiz, vatan, millet,
bayrak sevgisini çocuklarımıza öğreten, mesleğini hakkı ile yapan tüm
öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyorum.