( Bir Anı)
Resmi kurumların yapılan etkinlik
ve toplantılarında birçok kişiye plaket verilmesi olağan duruma gelmiştir.
Verilen plaketler o kişinin veya kurumun hak edip etmediğinden ziyade, şuna
verince buna da vermezsen ayıp olur düşüncesiyle hareket edildiği görülmektedir.
İyi niyetle yapılan bu davranışlar çoğu zaman
da çığırından çıkarak üst makamlara sunulan bir ulufe veya işi düşecek
kurumların yetkililerine yağcılık yapmaya dönüşmektedir.
Şahsıma da uzun yıllar Yahşihan
ve Seyitgazi İlçe Milli Eğitim Müdürü olarak çalıştığım yıllarda çeşitli
toplantılarda birçok kere plaket verilmiştir. Doğrusunu söylemek gerekirse biri
hariç diğerlerini pek hak ettiğimi düşünmemiştim. Çünkü yaptığım her iyi şeyi
asli görevim olduğu için yapmışımdır.
İşte gerçekten hak ettiğimi
düşündüğüm, benim için çok önemi ve değeri olan plaketin anısını anlatacağım.
Bin dokuz yüz doksanlı yıllardı.
Yeni Mahallede bulunan müstakil evimin bahçesinde gezinirken ağaçların
arasından yüksek sesle birinin adımı çağırarak beni aradıklarını duydum.
Komşumuz benim bulunduğum yeri tarif ediyordu.
Arayan kişinin sesinden İl Milli Eğitim Müdürümüzün şoförünün sesini
tanımıştım.
Biraz sonra İl Milli Eğitim
Müdürümüz de geldi. Kendisini bahçe kapısında karşılayarak evime davet ettim.
Temmuz veya ağustos aylarından
biriydi. Evin her tarafı yeşillik içinde, bahçemdeki her çeşit çiçeklerde
açmış, ortam gayet güzel görünüyordu.
Müdür bey beden dili ve
hareketleriyle gayet mutlu gözüküyordu. Gözleriyle etrafı inceliyor müstakil
evde yaşamın güzelliği ile ağaçların arasında yaşamanın önemini dile
getiriyordu.
Sağa sola bakınarak giderken bir
taraftan hem konuşuyor hem de çeşitli sorular soruyordu.
-Bu ev herhalde babanızdan
kalmıştır. Bu ağaçları kim dikti kim büyüttü? Görüyorum ki birçok meyve ağacı,
çiçekler ve üzüm asmaları var.
-Müdürüm bu evi ben kendim
gecekondu olarak yapmıştım. Buradaki tüm ağaçları da kendim diktim. Tüm
bakımlarını da eşim ve çocuklarımla beraber yapıyoruz.
-Gerçekten şu kocaman ağaçları
siz mi diktiniz?
-Evet, müdürüm, kapatılan
öğretmen okullarının son mezunuyum. Bizlere okulumuzda köylüye lazım olacak her
şeyi öğrettiler. Şu gördüğün karşı yapı bizim ahırımızdır. Orada ineğimiz ve
danamız vardır. Evin yan tarafında da
arılarım, şu gördüğün küçük yapıda da tavuklarımız var.
Yediğimiz içtiğimiz çok şeyi
kendimiz üretiyoruz. Annem ve eşimde bu işlerde bana çok büyük destek veriyor.
Tüm ailemiz bu yaşantıya alıştık, çok şükür kimselere muhtaç olmadan geçinip
gidiyoruz.
Müdür bey evin yan tarafına
bakarak arıları gördü.
- Oh inekte var. Yağ, süt,
yoğurt, bal, yumurtada olunca ne güzel her şeyi doğal yiyorsunuz.
Belediye bu ahır ve arılara bir şey demiyor
mu?
-Belediye bu güne kadar herhangi
olumsuz bir şey söylemedi. Komşularımızda büyük baş hayvanları olanlar var.
Bende elimden geldiği kadar komşuların bahçe ve hayvanlarıyla aklımın erdiğince
ilgileniyorum. Şu gördüğünüz komşuların dallarını hep aşılamış ve budamalarında
yapmışımdır. Artık belediye bundan sonra yasak getirirse ona da mecburen
uyarız.
Müdür Bey hayretini gizleyemeden:
-Valla ne yalan söyleyeyim çok
etkilendim. Siz eğer bir köyde öğretmen olaymışsınız kim bilir daha neler
yapardınız. Köylüye de bu yaptıklarınızla ne büyük örnek olur, yardımınız
olurdu.
Karşılıklı konuşmalarla akşamı
etmiştik. Bahçede hangi ağaçların olduğunu tek tek öğrendikten sonra:
-Müdür bey iyi ki bugün sizi ziyarete
gelmişim. Yaptığınız işlerle beni çok etkilediniz. Zaten çalışkan bir
arkadaşımız olduğunuzu biliyordum. Siz sadece öğretmen olmakla değil
yaşantınızın her safhasıyla çevrenize örnek olmuşsunuz.
Karşılıklı konuşmalardan sonra
müdür bey oradan ayrıldı.
Müdürlüğümüzde günlük işlerin
telaşesindeyken paralel telefondan sekreter il Şube Müdürünün aradığını
söyledi.
Şube Müdürümüz R… Bey ‘’Vali bey
tarafında size plaket verilecek yârin milli eğitim toplantı salonuna gelir
misiniz’’ dedi.
Müdür bey hayırdır ne plaketi.
‘’İl Müdürümüz A… Bey sizin
okullarınızı çok yeşil görmüş. Vali Beye bu durumu anlatınca çok hoşuna gitmiş.
Bunun için size En Yeşil okulu bulunan ilçe Milli Eğitim Müdürü olarak Vali Bey
tarafından plaket verilecek. Bu program sadece sizin için düzenleniyor’’ dedi.
Önce benimle dalga geçiyorlar,
şaka yapıyorlar zannettim.
Ertesi gün söyledikleri gibi bir
programla Vali Bey tarafıma böyle bir plaket verildi. Bu plaket hayatımda
aldığım en anlamlı plaket oldu.
Aslında müdür bey evimde ve yaşadığım her
yerde ağaca ve çevreye verdiğim destek ve önemi bu vesile ile ödüllendirmiş
oluyordu.
Daha sonra ormana beş yüz fidan
dikip, bine yakın badem çekirdeği
gözedim. Basında bunu çevreye örnek olsun diye duyurdum. Yetkililerden hiç
kimsenin aramaması ne yapıyorsun gerçekten diktin mi diye sorulmaması beni çok
üzmüştü.
Tüm bunları yaparken bir il
belediyesinin yüz elli fidan dikimi için yeri göğü inleterek, belediyenin tüm
imkânlarını kullanarak Başkentten ve birçok yerden gelen davetliler huzurunda,
plaketler verilerek yapılması; yapılan işlerin ve etkinliğin aslında gösterişe
dayalı bir etkinlik olduğu, hemen anlaşılıyordu.
Elbette yapılan iyi ve örnek
işlerde plaket vermek çok yerinde bir davranış olabilir. Fakat ‘’Körler topallar biri birini ağırlar’’ olmasın. Gerçekten kişi veya
kurumlar gerçek örnek davranışlarıyla topluma büyük yararı olan faaliyetler
yapıyorsa, elbette plakette verilsin, onura edilecek her şey yapılsın.26.12.2019