(KTYG) TÜRKİYE’ ye ÖRNEK BİR
DERNEK!
Türkiye yıllık trafik kazalarında6. 750Ölü, 307 bin yaralı ve en az 20
bin ömür boyu sakat kalan insanlarla yoluna devam ediyor.
Bu alanda gerek teoride ve gerekse pratikte mücadele için,Ankara da 2014 yılında Ulus’ ta ve bu gün(11.02.2020)deKızılay’da,en kaliteli yerde, risk alarak ikinci ofisi satın aldık.
Bunların borçlarını güven karşılığında
üyelerimiz ödemiştir.Simdi elimiz
daha kuvvetlidir.Bu yeni girişimde
ofisi bize satan Av.Afife ERTEKİN
hanıma,aradaki açık farkı kendi
tasarrufundan karşılayan üyemizElif
MEMIŞ’e, işlemleri benimle
birlikte takip eden üyemiz Mimar Ayşe
FERAH Hanım’ a,parasal destek veren yönetim -denetim kurulumuza ve kısa zamanda
para yatıran ÜYELERİMİZE,beni şahsen
tanıyan ve üye olmadığı halde,para
yatıran 4 kişiyede çok teşekkür
ederiz.
Ulus’ taki ofisimiz satıldığında bu fedakârlığı yapan üyelerimizin paraları geri
ödenecektir.Bağışlamak isteyenlerin
de Maliye makbuzu kesilip, yine
çocukların eğitimine aktarılacaktır.
Bu bir eserdir.Bu eserin
mülkiyetinin edinilmesinde ve doğru kararın verilmesinde desteklerini
esirgemeyen, çalışmalarımızda mesai ayıran genel başkan yardımcılarımız ve
yönetim kurulu üyelerimiz; Sayın Fikret KOÇ, Sayın Dr. Suat SARI, Sayın Osman
DURAN, Sayın Bülent N.KUYUMCU ve
Sayın Celal ULUDEMİR Beylere ayrıca
teşekkür ederim.Sizlere ve Türkiye’ ye
kalıcı, aydınlatıcı ve yol gösterici olmasını daCenabı Allah’tan dilerim.
Ben74
yaşında bu idealle sizlere ve gençlere örnek olabildiysem, buda bana huzur ve mutluluk verir.Hepinize Allahtan sağlık ve başarılar dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.(11.02.2020- Salı / 18, 41)
Ihsan MEMİŞ(KTYG).
KARAYOLU TRAFİK VE YOL GÜVENLİĞİ DERNEĞİ Genel Başkanı- ANKARA.
Eki: Yeni Ofisin Tapusu.
MODERATÖRÜN
NOTU:
Hatırlanacağı üzere geçtiğimiz ay
içerisinde derneğin bir olağanüstü kongresi yapılmış ve onunla ilgilide haber
yayımlamıştık.
Şimdi o olağanüstü kongredeki kararın sonucu meyvesi alındı. Bu kadar kısa bir zaman zarfında da, başkent Ankara gibi bir yerde,böyle
başarılı bir çalışmanın sonucu alındı.
Bu başarının özünde,hiçbir devlet kuruluşundan bir kuruşluk yardım ve destek görmeyen, tamamen üyelerin desteği ve bu
topluluğa inanan insanların gönüllü katkılarıbulunmaktadır!
KTYG (Karayolu Trafik – Yol Güvenliği
Derneği) olarak, merkez Ankara olmak üzere yurdun dört
bir tarafında temsilcilikler kurmuş,kırk’
dan fazla ilden üye yapmış, bunların
yarısına yakınındaki ilköğretim okullarında bedelsiz eğitimler verilmiştir.
Bu eğitimlerde sadece Ankara merkezde,Valilik ve İl Milli Eğitim
müsaadeli olarak proje kapsamında, ilk
ve ortaöğretim okullarındaki sayı 15
bini geçmiştir.
Bu okullarda verilen eğitimin yanı sıra, program sonunda yapılan test –
sınav başarısına göre öğrencilere çeşitli hediyeler verilmektedir.
Tamamen üyelerin nakdî destekleri ve
bazı sponsor kurumların da aynî yardımlarıyla yürütülen bu çalışmaların boyutu
her geçen gün büyümektedir.
Bu kadar kıt imkânlarla ve dar bir gönüllü kadrosuyla yürütülen
çalışmalar, her geçen gün
zorlaşmakta ve ulaşılamaz boyuta erişmektedir.
İşte giderek olumsuzlaşacak olan bu hizmetin, tek bir merkezde ve okulların konuyla ilgili eğitimcilerinin
eğitilmesi ile yürütülmesi düşünülmektedir.
Bu düşünceden hareketle de derneğin bir eğitim salonunun olması
gerekmektedir. Hâl böyle olunca,ileriye dönük tedbirlerin şimdiden
alınması zorunluluğu hâsıl olmuştur.
Şimdiye kadar okullara gidilerek verilen eğitimler,önümüzdeki dönemden itibaren artık derneğin kendi öz malı yerinde
konferans salonunda, okullardan
eğitim almak isteyen eğitim elemanlarına verilerek bu mücadeleye devam
edilecektir.
Gönül istiyor ki bunun gibi STK
(Sivil Toplum Kuruluşları) mız daha da çoğalsın ve böyle güzel, başarılı hizmetler vererek topluma
örnek olsunlar“HER
İŞİN BAŞI SAĞLIK”
Uzm. Gonca N. TAŞAR* Eğitmen /
Mega İç – Dış Tic. Gn. Müd.
Sağlık
konusunun önemi ve hayatımızdaki önceliği, yazının başlığında kullanılan
atasözünde de yerini bulmuştur. Gerçekten de sağlığın gündemde olduğu her anda
insanımızın temel söylemi, “Her işin başı sağlık” olmuştur.
Bu bakımdan
düzenlenen “Sağlık Turizmi” Kongreleri, bölge ülkeleri
ile Türkiye arasında son yıllarda hızlanan yakınlaşma ve işbirliği
ortamına önemli katkılar sağlayacaktır.
Sanayileşme
devriminin ardından hızlanan sağlık sorunları, insanoğlunun karşısına daha önce
adını koymadığı ve duymadığı bir dizi hastalıkları da beraberinde getirmiştir.
Kaynakların bilinçsizce tüketilmesinin yol açtığı çevre sorunları ile doğal
yaşama ortamlarının önemli ölçüde bozulması, toplumların önemli sağlık
riskleriyle karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
İnsanın yaşama hakkını savaşlardan
sonra en fazla tehdit eden gelişmelerin, çevre felaketleri ve doğal yaşama
ortamının bozulmasının neden olduğu kronik sağlık sorunları oluşturmaktadır. Bu
nedenledir ki her yıl insanoğlunun silahlanmadan sonra en fazla kaynak aktarma
ve ürün geliştirme arayışı içerisinde olduğu alanı sağlık sektörü olmaya
başlamıştır.
Hastalıklarda
yaşanan çeşitlenme ve artış, sağlık konusundaki arayışları, araştırmaları ve
yapılanmaları da hızlandırmıştır. Bu alanda yaşanan gelişmeler, sadece en temel
insan hakkı olan sağlıklı yaşama hizmet etmekle sınırlı kalmamış, sağlık
sektöründeki yetişmiş insan gücünün insanlığın ortak yararına sunulması
sürecini de geliştirmiştir.
Sağlık konusu,
insanların –belki de- önyargısız işbirliğine ve dayanışmasına yol
açan tek alan olarak belirginleşmiştir. Çünkü insan, sağlık konusunu pek çok
ortak paydasının önüne çıkarmıştır. Bu çıkarım, devletlerin ve bilim
adamlarının birikimlerini paylaşmalarını artırmış; insanoğlunun ortak
derdinde bir araya gelmelerini kolaylaştırmıştır.
Bu sonuç,
toplumlar arasında tanışma, yakınlaşma ve ortak kaderde bir araya gelme
dürtülerinin de beslenmesini beraberinde getirmiştir. Nitekim “Sağlık Turizmi”kongreleri de
bu yöndeki çabaların ve arayışların bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
Günümüzde
bilimsel ve teknolojik alanda yaşanan baş döndürücü gelişmelerin sınırları
kaldırdığı, kafalardaki bariyerleri yıktığı ve insanların birbirilerini izleme,
anlama ve tanıma imkânlarını büyük ölçüde artırdığı bir gerçektir.
Bu gerçek,
bilgi ve yetişmiş insan gücünde paylaşımı doğurduğu gibi, ürünlerin dağılımı ve
sağlanmasında da yeni kanallar oluşmasına neden olmuştur. Fuar, Kongre, Panel,
Sempozyum gibi etkinlikler, sağlık konusundaki paylaşımların başlıca
platformları haline gelmiştir.
Bu bakımdan “Sağlık Turizmi”kongreleri,
bundan sonra da bölge ülkeleri odaklı/ağırlıklı işbirliği ortamlarının
gelişmesinde öncülük görevi yapacaktır.
Düzenlenen “Sağlık Turizmi”kongreleri,
sadece teknik veya tıbbı anlamda bir birliktelik değildir. Aynı zamanda, her
alanda gelişen işbirliği ve dayanışma ortamının sağlık ve buna bağlı olarak
yeni ortaya çıkmış bulunan bu alanındaki gelişmeleri de tetiklemesi söz
konusudur.
Son yıllarda
giderek gelişen sağlık turizmi odaklı gelişmeler, termal potansiyellerin
değerlendirilerek birer turizm ürününe dönüşmesi sürecini hızlandırdığı gibi,
sağlık konusunda yetişmiş insan gücünden ve altyapıdan yararlanma ile gelişmiş
sağlık donanımları ve ürünlerinden de yararlanma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır.
Bu ihtiyacın
karşılanmasına bağlı olarak oluşan insan trafiği, sağlık turizmi denilen alanda
da kendisini hissettirmiştir.
Türkiye sağlık alanında dünya ile yarışır bir noktaya
ulaşmıştır. Sağlık konusundaki talepleri karşılayabilecek donanıma sahiptir.
Ancak bunun tanıtımına–reklamına-pazarlanmasına ihtiyaç vardır.
Bu konuda özellikle
üniversite kuruluşları ile özel sektör girişimlerinin bir çatı altında toplanması
ve etkili bir dış lobi ve tanıtım çalışması yapması, Türkiye’ye yönelik sağlık turizmini çok daha ilerilere taşıyacak,
ülkemiz bu alandan da önemli gelir elde etme imkânını bulmuş olacaktır.
İnsanların
şefkate ve yardıma en fazla ihtiyaç duyduğu sağlık sorunlarının çözümünde
gerçekleşen işbirliği, paylaşım ve dayanışma; insanların birbirlerini
tanımaları, anlamaları ve karşılıklı besledikleri önyargılarını ortadan
kaldırma veya zayıflatmalarında gerekli olan insancıllığın gelişmesine de
önayak olmaktadır.
Bu yakınlaşma
ve iletişim kanalı, sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel alanlardaki
tıkanıklıkların da aşılması ve daha köklü dostlukların ve işbirliği
kanallarının harekete geçirilmesinde de liderlik görevini üstlenmektedir.
Bu nedenle
düzenlenen “Sağlık Turizmi”kongreleri, Türkiye’nin
tanıtılması ve tanınmasında önemli görevler yerine getirecektir.
Türkiye Ortadoğu’nun merkez ülkesi durumuna gelirken, özellikle sınır
bölgelerinde yer alan kentlerin de ikili ilişkileri geliştirmede liderlik yapma
durumunda olduğu açıktır. Bu liderliğin sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlu
olduğu kadar, bilimsel paylaşımı esas alan ve karşılıklı olarak birikimleri ve
imkânları birleştirmeyi de hedef alması kaçınılmazdır. Olması gerekendir.
Ortadoğu bölgesindeki istikrarsız görüntü içerisinde
böylesine derinlikli etkinliklerin gerçekleştirilmesi; aynı zamanda
bölge ülkeleri ve halkları arasındaki iletişimin geliştirilmesine ve
tanınmasına da önemli katkılar sunulmuş olacaktır.
Bilimsel ve
teknolojik alandaki gelişmelerin, günümüz dünyasını alabildiğince küçülttüğü
bir süreçte sınırdaş ve yakın ülkeler arasındaki işbirliği imkânlarını her
alanda geliştirmek; her alanda olduğu gibi sağlık konusundaki birikim ve
potansiyelleri paylaşmak sürecin kaçınılmaz bir sonucu olarak düşünülmelidir.
Türkiye’nin de bölgede merkez bir
ülke haline gelmesi, bu konuda öncülük yapmasını temel bir ödev ve politika
haline getirmiştir. Öyle inanıyor ve umuyorum ki, bundan sonraki süreç çok daha
kapsamlı ve verimli işbirliği ortamları doğuracaktır.