Yazıma,
Bosna Hersek'in unutulmaz başkanı Aliya İzzetbegoviç'in unutulmaz
hatıralarından bir alıntı sunarak başlamak istiyorum.
"Bir gün Sırplardan oluşan
bir heyet toplantıdadır. Oradaki Müslüman bir kadına da zorla hizmetçilik yaptırılmaktadır.
O esnada kadının bebeği açlıktan ağlamaktadır. Süt ememediği için de ağlamaktan
heba olur yavrucak. Sırplardan biri; "sustur şu piçi" diye bağırır.
Anne süt veremediği için bebek açlıktan, susmak bilmez. Oradaki canilerden biri,
bebeği beşiğinden alıp, annesinin gözlerinin önünde, bebeğin dilini vahşice,
gaddarca keser..
Kan revan içindeki ölmüş olan bebeğine feryatla
sarılan anne, gözyaşları içinde yere baygın düşer.
İşte bu zulme uğrayarak evladına
süt bile verdirilmeyen annedir KADIN...
* * *
Doğu Türkistan'da, eşleri ve
oğulları direklere bağlanarak, onların yanlarında çırılçıplak soyundurulup,
evlere yerleştirilen Çinli erkekler tarafından defalarca tecavüze uğrayarak
dövülen, hamile bıraktırılıp kendilerinden nesil gelmesi için zorla doğuma
zorlanan, istismarlara uğrayan mazlumdur KADIN...
* * *
Bir evladını şehit vermiş,
ikincisini de cepheye yollarken, bağrına taş basarak gözlerinin yaşını silip,
"VATAN SAĞOLSUN" diyerek dimdik duruşunu bozmayan annedir KADIN...
* * *
Dünya Kadınlar Günü'nün her
gelişinde, evvelâ kutluyor, sonra da onlara yapılan şiddet ve istismarı
konuşuyoruz saatlerce...
Bu çağda hâlâ aşılamamış,
karanlıkta kalmış zihinlerin, ışığını yakamamışlığının sancısını çekiyoruz öylece...
Bir çocuğun "Lütfen ölme
anne" feryadına; "Ölmek istemiyorum" haykırışıyla cevap veren
annesinin uğradığı şiddetin, zihinlerimizde kazınan sesi yankılanıyor
hafızalarımızda...
Kimi kadın, bir minibüsün içinde,
bir zorbanın şehevi duygularına karşılık vermediği için elleri
kesiliyor...
Kimi, bir şehrin ortasında
herkesin bakışları arasında saatlerce dövülüp, bıçaklanıyor...
Kimisi de kömür gibi çatır çatır
yakılarak öldürülüyor.
OYSA Kİ İNSANLAR NE KADINDAKİ
DEĞERİ ANLAYABİLDİ, NE DE KADINLAR KENDİLERİNDEKİ DEĞERİ...
İlk Müslüman kişinin kadın
olduğunu, İslâm adına nelerden vazgeçip, nasıl mücadele ettiğini...
Kurtuluş savaşı yıllarımızdaki
Nene hatunları, Kara Fatmaları, Makbule kadınları, Şerife Hatunları...
Tarihe geçen kahramanlıklarını,
nasıl mükemmel bir karakter örneği gösterdiklerini ve de onların da birer KADIN
olduklarını bir kenara bıraktık...
Kadınlara bakış açısı, hep
cahiliye döneminin evrime uğramış şekliyle devam etti asırlarca...
Maalesef ki kimi kadınlar da bu
kirli dizinin pervasızca oyuncusu olmaktan hicap duymayarak, yüce
Allah'ın ayakları altına serdiği cennetin farkına bile varamadan yaprak misali
savrulup gitmekteler...
Bir KADININ;
Anne olduğunu,
Eş olduğunu,
Kızımız, kız kardeşimiz olduğunu, bir ailenin
temelini oluşturan mihenk taşı olduğunu, kağıt üstünde yazdık ve sonra
unuttuk...
Bakış açımıza yansıtamadık...
21.yüzyıldayız...
Ve hâlâ kadına şiddet,
ne çözebildik, ne de bir arpa boyu yol alabildik.
Kendini medenî zanneden milletler bile, kadınlara yapılan zulmü reva gördüler.
Onları kendi zevklerine, eğlence yapıp, huzur ve refah getiriyoruz diye alay
ettiler.
* * *
Yine bir "8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ"ne
geldiğimizde temenni ediyoruz ki;
artık kadınlarımıza yapılan şiddetin ve istismarın değil, güzelliklerin ve
medeniyetin bahsedildiği bir çağ olsun.