Bir eve taziye ziyaretine gittiğimizde, yaşlı bir
teyze bir poşetin içinde farklı, küçük taşları göstererek‘’Şu gördüğünüz taşları Keskin’in Konur Köyü’nde bir kadın benim
gözümden çıkardı’’ diyerek sohbete başlamıştı.
Herkes pür dikkat taşlara bakıyordu.
Gerçekten küçük küçük biri birinden farklı taşlardı.
O andaki cemaatin söylediğine bakarsan oraya gitmeyen
çok az kişi kalmıştı.
Osman Dayı oraya giden tanıdıkların isimlerini tek tek
sıraladı.
Arkasından Mehmet Dayı:
‘’Bende gittim gerçekten doğru, gözlerimle
gördüm. Her gelenin gözünden bir şeyler çıkarıyordu. Kimisinden taş, kimisinden
nohut bile çıkıyordu’’ dedi.
Ayşe Bibi büyük bir bilgiç olduğunu tescil edercesine:
‘’Hocam, gözün arkasında boşluk varmış. Bu
taşlar ve nohutlar her türlü gözümüze giden ne varsa gözün arkasındaki boşlukta
birikirmiş. Allah iyi ki bu kadını yaratmışta birçok göz sorunumuza çare oluyor’’ dedi.
Orada bulunan hemen herkes olaya büyük bir inanma ve teslimiyet
gösteriyordu.
Niyazi Bey söze karışarak:
‘’Hocam içimizde okuyan, kafası çalışan siz varsınız.
Siz bu taş çıkarma işine ne dersiniz?’’
Konuşmalarıma inanmayacaklarını bile bile açıklamaya
başladım.
Komşular,arkadaşlar, bacılarım, analarım, teyzelerim.
Bana bir soru sordunuz fakat benim diyeceklerime birçoğunuzun inanmayacağınızı biliyorum.
Çünkü birçoğunuzun kafasında sabitlenmiş fikirler olduğunu da biliyorum.
Gözümüz vücudumuzun en nazik, en kibar, en hassas
organlarından biridir. Değil taş, nohut en küçük bir toz bile gitse gözümüze
büyük zarar verir.
Bu olayda kesinlikle bizleri aldatan, kandıran bir
durum vardır. Bu söylenenler doğru değildir. Sakın oralara gidip ne olduğunu
bilmediğiniz birine gözünüzü yalatmayın. Gözünüzle ilgili başka bulaşıcı
hastalıklara yakalanabilirsiniz. Çünkü o kadın, günde birçok kişinin gözünü
yalayarak başka göz hastalıklarının yayılmasına neden olabilir.
Bakın dünyamızda, ülkemizde göz üzerine birçok paralar
harcanarak hasta haneler yapılmış, birçok profesörler, hocalar yetiştirilmiştir.
Eğer dediğiniz kadının yaptıkları doğru olsaydı ülkemiz ve dünya milletleri göz
üzerine büyük yatırımlar yapmazlardı.
Bütün cemaatin suratı asılarak homurdanmaya
başladılar.
Osman Dayı:
-
Yiyenim senin
amma da inancın kısa, bu kadar adam gitmiş gözünden taş çıkarmış hala niye
inanmıyorsun?Bu kadar insanın kafası çalışmıyor da bir seninki mi çalışıyor.
Mehmet Dayı’da:
-
Hocam doğru, bende bu kadına gittim. Kadının
gözlerimden birçok taş çıkardığını gözlerimle gördüm. Osman Dayın doğru
söylüyor.
Başkaları da söze karışarak benim yanlış düşündüğümle
ilgili görüşlerini dile getirdiler.
Cemaatteki birçok kişi söz alarak ‘’Bu kadın yüzlerce
binlerce kişinin gözünü iyi etti’’ diye sesleniyorlardı.
Aradan biraz zaman geçince Sadettin Toksoy’un
Programı’nda gözden taş çıkaran kadını gösteriyordu.
Oturup pür dikkat izlerken, çevremizdeki
tanıdıklarında izlemeleri ile ilgili telefonlar yapmıştım.
Damakla diş arasına yerleşmiş taşları, dil hüneriyle
sanki gözden çıkarmış gibi gösterdiği açık seçik belli oluyordu.
Aynı olayı Osman Dayı da görmüştü.
-
Osman Dayı nasıl
inandın mı? Gözden taş çıkamayacağına.
-
İnandım yeğenim. Sen doğruymuşsun.
-
Sen o gün
bana ‘’Amada inancın kısa; niye inanmıyorsun’’ demiştin.
-
Evet
demiştim.
-
Şimdi söyle
bakalım benim inancım mı kısa seninki mi? Söyle bakalım hangimiz o gün günah
işledik?
-
Tamam,
yiyenim haklıymışsın. Hakkını helal et.
Dayı, sadece bu olay değil, başka birçok kişiler güzel dinimiz
kullanarak gerçekten inanmış insanlarımızı kandırıyorlar. Bizler Müslümanlar
olarak uyanık ve bilgili olmalıyız. Güzel dinimizi böyle
cahillerin elinde oyuncak olmaktan kurtarmalıyız.