Kırıkkale
Üniversitesinin bir bölümü olarak önce şehrimizde faaliyete geçtiği tarihten
beri, ilgili konularda hastanenin müdavimi
olan bir kimseyim.
Geçtiğimiz yıllarda şehir merkezindeyken
ve şimdi de Kampüs içerisinde müteaddit kereler tedavilerimle ilgili sürekli
gidip – geldiğim bir kurum.
Önceki
ay meydana gelen bir olumsuzluğun tedavisiyle ilgili olarak başlayan sürecin
son aşamasına geldim.Perşembe günü
yapılan işlemlerin devamı olan hesap ödeme noktasında, saat 15. 50’ de ‘’VEZNE’’ nin kapalı olduğunu, ödemeyi yapmak için ertesi yani Cuma günü
gelmemi bildirdiler.
Cuma
günü öğleden önce gittiğim hastanede,
ilgili kliniğin vefakâr sorumluTabibi Vildan
ASLIYÜCE Hanım, gereken işlemlerimi öğleden öncesi için yetiştirme
gayretiyle sisteme girerek, tedaviyle
ilgili bedeli ödemem için ‘’VEZNE’’
ye yönlendirdi.
11. 45’ de
‘’VEZNE’’ ye vardığımda kapı – duvar, kapalı! Biraz şöyle
etrafa bakındım. Simaen tanıdığım
için, ola ki kantine falan gitmiş te
geliyor olabilir diye düşündüm önce.
Fakatbir taraftan dakikalar geçiyor
ve paydos yaklaşıyordu. Zaten dünden
de bir saat öncesinden bu güne kalmıştım!
‘’VEZNE’’ nin yan tarafındaki başka idari
büroya sordum, ilgiliden bir
bilgilerinin olup olmadığını. Bana; (-Bekleyin, biraz sonra gelir!) dediler.
O arada
orada bekleyen başka bir ana – kız
dikkatimi çekti ve sordum.(-Kızım
sizde mi burayı bekliyorsunuz?)
dedim.
Kızcağız; (-Evet amca, sizden
çok daha önce geldik ve bekliyoruz!
Herhalde öğleden sonraya kalacağız!)
Vaziyet
anlaşılmıştı benim için!Görevli
şahıs demek ki yarım saat öncesinden kapıyı kilitleyip gitmiş dedim kendi
kendime.
O arada
yan taraf bürodan çıkan başka bir görevliye tekrar sordum; (- Beyefendi buranın görevlisi yok mu, bilginiz var mı?). Bana verdiği cevap; (- Bekleyin beyefendi, gelir birazdan!).
Sabır katsayım
yavaş yavaş zayıflamaya başlamıştı. (-
Bak beyefendi sizi ilgilendirmiyor ama şu anda neredeyse mesainiz bitiyor ve
biz hala bekliyoruz! Bir bilginiz
varsa lütfen söyleyin, boş yere
beklemeyelim! Değilse ben Fakülte Dekanına şikâyete gideceğim!).
Aldığım
cevap o kadar pervasız, adeta
kimseyi takmaz ve kendine güvenen bir tarzdaydı!!! (-Beyefendi nereye gidersen git!). Bu cevap sinir
sigortamın atmasına vesile oldu!
Doğruca çıktım Dekanlığın katına.Dekan Yardımcısı Sayın Zahit AKTAŞ Hoca odasında. Girdim içeriye; (- Sayın Hocam,
aslında hiç sevmediğim ve arzu da etmediğim bir durumla ilgili şikâyete gelmek
zorunda kaldım, kusura bakmayın!) dedim.
Zahit Hoca biraz
şaşkın bir vaziyette; (- Buyrun
beyefendi, oturun. Konu nedir ben yardımcı olayım!) dedi.Bunun üzerine başladım
yaşadığım ‘’VEZNE’’ sıkıntısını
anlatmaya.
Birkaç
yere telefon ederek durumu öğrenmeye çalıştı.Doktorumu arayıp ondan da bilgi aldı. Öğle öncesinin hesap hasılatını şehre bankaya yatırmaya gitmiş
olabileceğini bildirdi. Bu arada
Fakülte Sekreteri Ömer Ali KESKİN
Bey odaya gelerek bana; (- Vezne şu
anda hizmet vermeye hazır, buyrun
geçin ücretinizi yatırın!) dedi.
‘’VEZNE’’
ye vardığımda görevli Zafer DURAN vazifesi
başınalütfetmişti! Beni telaşlı bir
şekilde karşısında gören görevli; (-
Beni şikâyet eden sen misin?) diye
öyle bir öfkeli soruşu var ki, tarif
edilemez! Ben de (- Evet benim, burası devletin bir kurumu ve ben para yatıracağım! Senin keyfine göre hareket etme, vatandaşı burada mağdur etme hakkın
yok!) deyip, elimdeki evrakı uzattım.
Kâğıttan ilgili bilgiye bilgisayara girdikten sonra bana; (-166. 60 TL ödeyeceksin!)
Kendisineiki
adet yüzlük verdim. Bir paraya bir
yüzüme baktı ve; (- Burda iki yüz lira var! Ben sana 166 lira 60 kuruş
dedim!)diyebeni tersledi!Görevlinin niyetini anlamıştım! Bende (- Bak beyefendi senin alacağından fazlasını veriyorum ben. Sen üstünü iade edeceksinbana!).
İş iyice zıtlaşmaya gidiyordu artık!Israrla benden atmış kuruşu bozuk istiyor ve işi zora sokuyordu!Cebimde de bozukluk olmadığı için, beni zorla olay çıkarmaya tahrik
ediyordu!Bunun üzerine atmış kuruş için bir lira verip bunun üstü kalsın, sen makbuzumu ver dedim.
Buna da itiraz edince artık sabrım
taştı! (-Bana bak! Burası devletin bir kurumu ve sende
burada görevli birisin. Ben para
veriyorum ve sen bundan ekmek yiyor,
maaş alıyorsun! Seninbu şekilde
kapris yaparak egonu tatmin etmeye hakkın yok! Sen mesai saati içerisinde görev yerini terk edip gideceksin, vatandaşı burada dakikalarca asker
edeceksin ve ben de seni şikâyet etmeyeceğim öyle mi yani? Burası senin babanın çiftliği değil! Ve sen şikâyet edildim diye de böyle işkence yapma hakkına sahip
değilsin!Adam gibi görevini
yapacaksan yap, yoksa çok daha
farklı duruma beni zorlama, yeter
artık!) dedim.
Böyle
tantanalı bir şekilde ve paydos saatinde,
kazasız – belasız makbuzumu
alabildim. Ama paydosa girildiği
için de bu defa klinikteki işim öğle sonuna kalmış oldu!
Öğleden sonra klinikte doktorum Vildan Hanım çok kısa zamanda tedavimle
ilgili işlemi gayet seri ve güzel bir şekilde sonuçlandırdı. Buarada ‘’VEZNE’’
olayını sordu. Ben de anlattım tüm
olan – biteni!
Daha önceki tedavi işlemlerimde de, şu anda burada bulunmayan Sayın Prof. Saadet ATSÜHoca’ mın da, idarî personellerdeki bu uyumsuz ve
sorumsuzluklarından şikâyetine şahit olduğumu, bu olumsuzlukların bir türlü sonunun alınamadığından bahsetmiş
olduğunu biliyorum.
Bu
defaki tedavimin devamıyla ilgili randevumu alıp, Vildan Hanım’ a ilgi ve alakalarından dolayı hassaten
teşekkürlerimi bildirip ayrıldım.
Sonra
Dekan Yardımcısı Sayın Zahit Hocanın
yanına giderek ona da ilgi ve alakasından dolayı teşekkürlerimi bildirdim. Bana oda idari personel konusunda bu
ve benzeri sıkıntıların sürekli yaşandığından bahsetti!
Demek oluyordu ki akademik personelin
çalışma ve performansı, idari
personellerce (kısmen de olsa), bir yerde sabote ediliyor olduğu
gerçeği çıkıyor ortaya!Çünkü daha
öncesinde Saadet Hoca’ nın ve şimdi
de mevcut akademik kadronun bu gibi olumsuzluklardan, tabir caizse canlarından bezmeleri,muhtemeldir ki Saadet Hoca’
nın bu olumsuzluklardan dolayı Kırıkkale’ den ayrılması,ortada
bir yaranın olduğunugöstermektedir sanırım!
Takdir
edilmesi gerekenin takdiri – taltifi, tekdir edilmesi gerekenin de tekdiri – cezalanması olmadığı durumda, ne başarı olur, ne huzur olur nede sağlıklı bir çalışma ortamı olur!
Hele ki
şu son dönemde virüstü – salgındı
derken, ülkenin başında sağlıkla
ilgili bin bir dert varken, birde
böyle kendini bilmez, ne idüğü
belirsiz personellerle vatandaşın sürtüşmeye girmesi hiçte hoş bir durum olmasa
gerek!
Geçmişten süregelen bu
ve benzeri personel olumsuzluklarına, Fakülte
yönetiminin acilen el atması,
kangren olmaya yüz tutan bu sürtüşmelerin biran önce çözümlenmesinin sağlanması
dileklerimle, akademik personelin
başarılı çalışmalarına devamını dilerim