Erin
Gruvell'in yazmış olduğu bir kitaptan sinemaya uyarlanan bir filmdir.
Birçok öğrenci Erin
Öğretmenleri sayesinde Çetelerden, Gruplardan ve Irkçı Gruplardan
uzaklaşmıştır. Sonuçta Erin Öğretmen öğrencilerin ufkunu açmaya başarabilmiştir
ve bu sayede aşık olduğu öğretmenlik mesleğini yerine getirmenin mutluluğu ile
yaşamıştır. Sıradan Bankacı eğitim modelini kendilerine hedef tutan öğretmenler
ise Erin’in çalışmalarına bir anlam veremiyor ve hatta engellemeye
kalkışacaklardır, ancak Erin öğretmen tüm engellere rağmen bireysel çabalarıyla
tüm zorlukların üstesinden gelmiştir.
Öğretmen Erin Gurwell’in uyguladığı etkili yöntemler sayesinde,Herkesin
bir hikâyesi olduğunu, kendi kendilerine bile olsa bunu anlatmanın önemli
olduğunu, Küçücük dünyalarında kocaman sorunlarla boğuştuklarını ve
kaldıramayacakları yüklerle yaşamak zorunda kaldıklarını fark ettiği
öğrencilerinin yazarak açılmalarını, içlerini dökmelerini istiyor. Her
öğrencinin kendi hayatı, başından geçenler, içinde yaşadığı koşullar, dinlemek
isteyenin anlayabileceği ruh dünyaları olduğunu görüyor ve iç dünyalarına
inerek onları kazanmayı deniyor. Her biri yaşadığı çaresizlikleri, öfkelerini,
korkularını yazarken, kimi ıslahevinde yaşadıklarını, kimisi de varoşlarda genç
bir zenci için hayatın ne olduğunu satırlara dökmüştür. Bu bölüm seyir keyfi
açısından hoş bir teknikle çekilmiş. Her öğrenci yazdıklarını boş sınıfta
oturduğu sırasında kendisi anlatır, öğretmen de masasında ilgiyle dinlerken,
anlatılan olaylar arka planda akıyor.
Filmde Gruwell’in bu çalışmaları
anlatılır, Eğitimlerine devam ederken
öğrencilere o dönem içinde okumaları gereken dört kitabı hediye ederken ’Şu
andan itibaren size ‘yapamazsınız’ diyen tüm sesler susturulacaktır. Hiçbir
şeyin değişmeyeceğini söyleyen her bir sebep ortadan kalkacak. Daha önce
olduğunuz kişinin zamanı doldu.’ cümleleriyle nemelazımcı, böyle
gelmiş böyle giderci, bir an önce gitsinler de kurtulalımcı öğretmenlere iyi
bir cevap verir.
Yine aynı ortamda kitaplarını aldıktan
sonra küçük konuşmalar yapan, ailelerindeki ilk lise mezunu olacak öğrenciler
olmanın gururunu yaşayacaklardır. Bu
sınıfta olmaktan korkuyor, okulun salağı olmaktan utanıyordum. Ama o eskidendi,
ben de cesurum. Başka bir sınıfa geçebilmek için yalan söyleyebilirdim, ama
burada kaldım.’’Sınıftaki tek beyaz öğrencinin tüm korkaklık ve
pısırıklığından kurtulduğunu ifade eden bu sözleri, Erin Gruwell’in inanılmaz azim ve
idealistliğiyle tüm güçlüklere göğüs gererek, öğrencilerine yardımcı
olabileceğine olan inancını güçlendirmiştir.Kitap alacağı parayı kazanabilmek
için üç farklı işte çalışması,eşi tarafından sütyen satan öğretmen benzetmesi
onu yıldırmazken bu yaptıklarının ve fedakârlıklarının ödülünü aldığını, öğrencilerinin hayatında devrim niteliğinde
dönüşümler yaratarak amacına ulaştığını ilan edecek içerikteydi;Tarzı
ve yöntemleriyle öğrencilerin kalbini kazanmayı başaran bir öğretmen. Mesleğini
‘Onların hayatlarına anlam katmalarına yardımcı olurken benim hayatım da
anlam buluyor. ‘ yaklaşımıyla yapan, her bir öğrencisiyle ayrı ayrı
ilgilenen, elinden kaydığını fark ettiği öğrencisine ‘Başarısız olmana izin vermeyeceğim. Çalışman
için gerekirse her akşam evine gelirim.’ diyebilen bir öğretmenlik
anlayışıyla başarıya ulaştı.
Filmde eleştiriyi hak eden bir bölüm; yoğun bir şekilde Yahudi soykırımı
vurgusunun yapılması ve öğrencilerin ıslahında başat unsur olarak soykırım
argümanlarının kullanılması filmin ana mesajının önüne geçiyor. Bir yere kadar
öğrencilerin empati yapabilmeleri amaçlanmış diyerek anlamaya çalışsak da
örneklem abartılı boyutta merkeze oturuyor ve propaganda başlıyor. Yüreğe
işleyen müzikler eşliğinde duygusal ses tonuyla anlatımı yapılan Auschwitz
kampı görüntüleri, yaşayanların anlatıları, anı kitabından anekdotlar vs ile
ciddi bir Yahudi propagandasına maruz bırakılıyor izleyici. Soğuk savaşın ilk
yıllarından itibaren ABD’nin dünya üzerinde katliam yapmadığı tek bir yılın
olmadığı istatistiklerle sabittir. Sadece filmin çekildiği yıllarda Irak’ta bir
milyondan fazla masum sivil insanın ABD bombardımanlarıyla katledilmesini tüm
dünya canlı yayında izledi.Bosna Hersek’te Sırpların avrupa’nın ve dünyanın
gözü önünde hiçte hitlerin yaptığından geri kalır yanı olmayan soykırıma bir
kare olsun atıf yapılmazken, Dahası İsrail devletinin Filistin’de yaptığı
katliamlar mütemadiyen devam ededururken bunların yok sayılarak Yahudi
güzellemesinin gözlere sokulması ve Yahudilere ağıt yakılması Amerikan sinema
endüstrisinin ne kadar iki yüzlü ve eğitim içerikli bir film yaparken bile ne
kadar samimiyetsiz olduğunu gösteren bir örnek olarak filmin eğitime dair
nitelikli mesajına gölge düşürmüş.
Film, ırkçılık kavramını eksene
almakla birlikte Amerikan eğitim sistemini ve eğitimcilerin mantalitesini de
masaya yatırıyor. Lakin bunları irdelerken derin bir sistem sorgulaması
yapamıyor. Özellikle farklı ırk ve kültürlerden gelen öğrencileri sistem dışına
iten, çoğulculuğu salt siyasal çoğulculuk bağlamında güvence altına alan fakat
her türlü dinî ve sosyo-kültürel çoğulculuğa kapıları kapatmasından dolayı
toplumdaki derin yarılmaların oluşmasına neden olan sisteme hiç değinilmemiş.
Bir öğrencinin ‘’Neden siyahların
edebiyatını işlemiyoruz şeklindeki soruma çok fazla seks, uyuşturucu ve küfür
olduğu için dedirten, Oysa sadece uygun olmadığı için deseydi yeterliydi,’’ serzenişinde
görüldüğü gibi hakikati tekeline
alıp ‘öteki ‘olarak nitelediği diğer kültürleri ‘kurucu öteki’ olarak değil;
temizlenmesi, olumsuzluklardan arındırılması gereken ‘alt kültürler’ olarak
görmesi daha derinlemesine eleştiriye tabi tutulabilirdi. Çetelere malzeme yapılan o çocukları mahkeme
salonlarında korumaktansa okul sıralarında kazanmak daha önemli elbette fakat
diğer kültürleri çeteleşmeye ve radikalleşmeye götüren sistemin ayrımcı ve
ırkçı yapısını değiştirmek için yola koyulmak adalet, özgürlük ve güveni tesis
etme noktasında çok daha önemli bir adım olacaktır.
Söz dinlemeyen,otoriteye
baş kaldıran,yapacağı işlerde hep çalıştığı yöneticileri bay pas yapıp daha üst
yöneticilerden işini halleden bir öğretmenle yönetici olarak çalışmak
istermiydiniz ?
Şuayip BÜTÜN