Irmak kenarında arkadaşları ile
sohbet eden bir derviş göz ucuyla akrebi kontrol eder. Eline aldığı bir çubuk
ile ona yardımcı olmak ister, ama akrep onu sokmaya çalışır. Bir iki denemeden
sonra arkadaşları “Sokmaya çalıştığı hâlde yardım ediyorsun hâlen!” deyince
akrebi bulunduğu yerden çıkarır ve müthiş bir cevap verir. “O hayvan olarak
fıtratından değişiklik göstermiyor, onun fıtratı tehlikeyi sezinlediği andan
itibaren iğnesini kullanmak, benim fıtratımda ise yaratılmışların hepsine
yardımda bulunmak.”
Ne için yaratıldık? Aslında
yaratılış gayemiz belli. Bizler o gayeden çıkıp başka gayelere hizmet ediyoruz.
Durup kendimize bakmamız içimize dönmemiz lazım. Değişiklik ilk önce kendinde
başlar. Sen kendini değiştirirsen etrafına da elbet faydan dokunur. Suya atılan
taş misali dalgalar dışa doğru açılır gibi sen de çevrene bir nebze faydalı
olabilirsin. Değişimi gösterişten ziyade kalbe işlemek gerekir. Dil neyi çok
anarsa kalp oraya yönelir. Güzeli iyiyi anmak lazım ki kalbe o işlesin.
Kötülükler arasında iyi olabilmek, sıkıntıların içinde sabredebilmek.
İki kapalı bir han olan dünya
serüveni elbet bir şekilde âlem-i cemale göçecektik. Dünyadaki yerimiz derdimiz
kadardır. Neyi dert edindiğimiz de aşikâr. Çile insandan dolayı gelir, dert
Yaradan’dan. Gelene baş göz üstüne demek erdemliktir. Her kişinin değil er
kişinin işidir. Elinde bulunana şükretmek kolay, bulunanı elinden alınınca hamd
etmek biraz zor. Aldığımız nefesi bile hemen verirken, hayatımızda bulunan ne
varsa acep bizim mi diye biraz tefekkür etmek gerekmez mi? Satın alınmayacak,
maddesel olmayan paha biçilmez şeylerin hayatımızın olmazsa olmazlarına biraz
daha değer vermek, onların kıymetlerini bilmek daha eftal. Elinden gidince hiç
anlam ve önemi kalmadığı gibi, çok büyük pişmanlık oluyor. Ondan dolayıdır ki
hayatımızda en önemli unsurlardan birisi de zaman, çok çabuk şekilde geçip
giden, önüne kimsenin set vuramadığı ve nasıl geçtiğini anlayamadığı bir
kavramdır. Zamanı ve anı iyi değerlendirmek gerek, yarının hayali ile avunmak
yerine geçmişe üzülmektense anı yaşamak bulunmaz bir nimettir.