Soğuk bir kış günü dervişin
birisi yolculuk esnasında yol güzergâhında bulunan köye geldiğinde, kimin misafir
kabul edeceğini sorduğunda, köyün dışındaki Hamza ağanın evini gösterirler.
Ağanın yanına varınca kendisinin, “Yoldan gelip, yola giden bir garip kuluz,
misafir kabul buyur musun?” diye sorunca ağa “Baş göz üstüne Tanrı
misafirisindir” der. 3-4 gün çok güzel ağırlar ve derviş yola çıkmak için
hazırlanır. Hamza ağaya “Durumun iyi, böyle olmasına rağmen ikramın da bol
şükrünü eda etmeyi unutma!” deyince“Hepsi gelir geçer” diye uğurlar dervişi.
Aradan uzun bir süre sonra aynı köye yolu düşünce dervişin, Hamza ağanın
konağına doğru gider hâl hatır sormak için, varınca derler ki “Ağa bu konağı
sattı, köyün çıkışındaki konakta çalışıyor” diye cevap alır. O konağa varınca
ağanın çalıştığını görüp hâl hatır sorduktan sonra “Takdir böyle imiş“ deyince
ağa “Hepsi gelir geçer” yanıtı vermiş. Uzun bir süre sonra tekrar o köye yolu
düştüğünde ağanın çalıştığı konağa varıp ağayı sorunca vefat ettiğini, köyün
mezarlığında meftun olduğunu söylerler. Mezarın başına varınca mezar taşının
üstünde “Hepsi gelir geçer” yazdığını görünce gülümser. Bu da nasıl geçer? diye
düşünür. Görevini ifa ettikten sonra ayrılır. Gel zaman git zaman aynı köye
varınca ağaya Yasin-i şerif okumak için mezarlığa gittiğinde ağanın mezarının
olmadığını fark eder. Köyün imamına sorunca “Büyük bir sel oldu, mezarların
çoğu sele kapılıp gitti.” Ve anlar ki ağa doğru söyler. “Hepsi gelir geçer.”
Hayatta
başımıza gelen bütün olaylarda iyi veya kötü ne varsa gelip geçeceğini bilmeden
yaşıyoruz. Biliyoruz ki zamanın durmayacağını. Acı da çeksek, mutluluktan da
uçsak bunların elbet bir gün sona ereceğini. Ama bizler nedense kötü bir olay
başımıza geldiğinde sanki zaman çakılı olarak kaldığını hissederiz. Ama zaman ilerliyor,
bizim o zaman zarfında nasıl davrandığımız önemli. İsyan mı ediyoruz, yoksa
dert Yaradan’dan mı geliyor? diye sabrediyoruz.
Dünya
malı elimizde iken mutlu olduğumuzu sanıyoruz, elimizden gittiği zaman neredeyse
psikolojimizi kaybedip canımıza kıymayı bile düşüncemizden geçiriyoruz. Rabbim
verdi imtihan etti, şimdi de aldı imtihan etti diye hiç düşünmüyoruz. Aslında
en büyük servetimiz sağlığımız da bunun farkında bile değiliz. Para ile satın
alınamayacak nimetlerin içinde aslında ne kadar da şükürsüz olduğumuzu biraz
tefekkür etsek!..