Büyük Türk tarihinin
derinliklerinde gezinti yapan herkes bilir ki Türk milleti beşbin yıllık
varlığını her türlü iç ve dış mihraklara karşı birlik olarak varlığını,
bağımsızlığını korumayı bilmiştir.
Türkler için devlet, sahip
çıkılması gereken kutsal bir mefhumdur. Bir Türk için Devlet, terk edilemez,
yokluğu düşünülemez, vazgeçilmezdir. Vatanı için ana diyen bu millet devleti
için de “Baba” derken varlığı için seve seve can verdiği babasının zamanı geldiğinde
o’na müşfik davranmasını istemekte en doğal hakkıdır. Günler işte o müşfik
babanın arandığı günlerdir.
Devleti’nin zorda olduğu dönemlerde
devletinin her daim yanında olmasını bilmiştir. İşte şimdi muazzam bir milli
dayanışma örneğinden söz etmek istiyorum.
Temmuz 1921 Kütahya-Eskişehir savaşlarında
ordumuz yenilmiş, ordunun daha fazla kayıp vermemesi için Mustafa Kemal ordunun
Sakarya Nehrinin doğusuna çekilmesi emrini vermişti. Bu felaketin üstüne
Meclisin Kayseri’ye taşınılması mebuslar tarafından tartışılmaya başlanmıştı.
Meclis Mustafa Kemal’i meclis başkanlığını
bırakarak ordunun başına geçmesini istiyordu. Fakat Mustafa Kemal
başkomutanlıkla birlikte meclisinde bazı yetkilerini istedi. Tek adamlık
olacağı düşüncesi ile birçok mebus bu
kanuna karşı çıktıysa da uzun tartışmalar neticesinde belirli süre için Mustafa
Kemal’e bu yetkiler verildi.
Mustafa Kemal meclisten Başkomutanlık
yetkisini alır almaz ilk çıkardığı Kanun “Tekâlif-i milliye”
(Milli Yükümlülükler) emirleridir. Ordunun ne atacak bir mermisi, ne giyecek
kıyafeti ne de yiyecek ekmeği vardır. Üstelik yenilmiş bir ordunun hem
ihtiyaçlarını karşılanırken hem de orduya bir moral vermek için bu kanun
çıkarılmıştır. Çıkarılan bu kanunla her ilde bir vergi komisyonu kurulmuş
vergiden kaçanlarında İstiklal Mahkemelerinde yargılanacağı belirtilmiştir.
Bu
vergi ile herkes elindeki malın yüzde kırkını geri ödenmek koşulu ile devlete
verecekti. “Herkes bir çift çamaşır, bir çift çorap, bir çift çarık verecektir.” Maddesi aslında
ordumuzun ve milletimizin ne halde olduğunun en açık göstergesi olacaktır.
Bu bir
yardım kanunudur. Bu kanun ile devlet halka 6 milyon lira borçlanmış ve bunu da
taksitler halinde ödemiştir. Hiç unutulmamalıdır ki bu halkın devlete zor
durumunda verdiği bir yardımdır. Üstelikte devlet de bunu geri ödenmiştir. Yani
Tekalifi Milliye ile toplanan vergiler bağış değildir.
Meclis
bu yardımı toplarken hiç unutulmamalıdır ki ortada daha bir devlet yoktur. Yok edilmiş bir
imparatorluğun kalıntılarından bağımsız yaşayacağımız bir vatan toprağı
kurtarmayı hedefleyen bir avuç insanın ölümüne mücadelesi vardır.
Mustafa
Kemal’in başkomutanlığında çıkarılan Tekalifi Milliye emirlerine karşı
çıkanlarda olduysa da Mustafa Kemal hiç birine fitneci dememiş
ayrıştırmamıştır. Büyüklüğü birleştiriciliği ve aklından gelen Mustafa Kemal bütün
eleştirileri birleştirici tavrı ile ikna etmesini bilmiştir.
Bu Yüce Türk Milleti her şartta, her şeye rağmen
devletinin yanda olmasını bilmiştir.