Mevlânâ
hazretlerini, veziri azam ziyaret için geldiğinde, oğlu karşılayıp hazretin
müsait olmadığını, beklemesini söyler. Vezir makul bir süre bekleyince, dikkatini
çekiyor bu bekleyiş nedeni, kesin manalı bir mesaj var deyip düşünürken; “Sanırım
Mevlânâ hazretleri bilerek yapıyor, bana ders amaçlı bir şey demek istiyor, bu
bekleyişin amacı sen makam sahibisin geleni fazla bekletme, bekletmek iyi değil
demek istiyor.“ Görüşme hâsıl olunca bu konuyu arz ediyor. “Sanırım bana ders
vermek için beni beklettiniz” düşüncesini açıklayınca Mevlânâ hazretleri “Doğru
düşünmüşsün amma velâkin mesajımız bu değildi; kapıya bir dilenci gelse, o
dilenci pis kokulu, kara yüzlü, kötü huylu olsa, geldiği kapıdan uzaklaşsın
diye hemen gönderilir. Eğer ki güzel kokulu bir dilenci gelse kapının sahibi o
kalsın diye bekletir.”
Ondan
dolayıdır ki nedense ettiğimiz dua gecikiyor, istediğimiz verilmiyor diye hemen
bir serzeniş içinde oluyoruz. Sevilenin duası gecikirmiş. Rabbim bizi bizden
iyi bildiği için en hayırlısını vermek için belki duamızı geciktiriyordur. Ama
bizden istediği süreklilik... Kapının açılmasını istiyoruz amma velâkin kapıyı
nasıl vuracağımızdan bile haberimiz yok maalesef.
İstenilen
var ise bir üslup gerekmez mi? Dünyada herhangi bir ihtiyacımızı isterken bile
rica bulunuyorken, bize bu kadar güzel hayatı bahşedenden biraz dilenci gibi
istesek olmaz mı? Aslında gidebileceğimiz başka kapı yokken istetmeyi bize
bahşeden, bizlere yoktan var eden, yaratılmışların hepsini bizim emrimize
verene biraz içten dua etsek daha güzel hoş olmaz mı? Ve hatta Şeyh Galip Hüsnü
Aşk’ta der ki “Yarattığı varlıklara acıyıp da nimetlerine karşı şükür ve hamd
etmekten aciz kıldığını itiraf etmeye imkân veren Allah’a hamd ederim.” Böyle
güzel bir Yaratıcımız var. Biraz bilsek bizlere neler bahşettiğini, nasıl
merhametli affedici olduğunu…
Verip
imtihan eder, sonra elden alır, yine imtihan eder. Verince şükrünü eda
edebiliyor muyuz ki acaba? Alınınca neden isyan ediyoruz sanki bizimmiş gibi? Bizim
değildi sadece biz onun bekçiliğini yapıyoruz belirli bir süre, sonra
gideceğimiz için bu dünyadan fazla da umursamamak lazım açıkçası.