Dünyayı karantinaya alan Korona virüsünün ilk
çıktığı zamanları hatırlıyor musunuz?
Çin'de ilk baş göstermeye
başladığı zamanlarda vaka sayıları, yüzleri, binleri bulurken, sokak ortasında
ansızın yüzlerce insan ölürken, kimse işin bu seviyelere geleceğini aklının
ucundan bile geçirmemişti.
Çin hükümeti Wuhan şehrinin giriş
çıkışlarını askerlerle çevirmiş, evlerden çıkılmaması için, bir çok evlerin
kapılarına kaynak dahi yaptırmıştı. Fakat ne olduysa oldu, yurtdışına çıkışlarda
önlem alamayınca, hızlı bir şekilde dünyaya dağılmaya başladı.
Hiç bir ülke, ilk etapta işin
ciddiyetinde olmayınca, faturası da ağır oldu tabii...
İtalya halkı ve yönetimi basit bir
griptir düşüncesiyle hareket edince, tarihinin en ağır hasarını aldı adeta..
Çin'den bile daha fazla kayıplar verdi. Ölülerini taşımak için İtalya
ordusundan acil yardım talep etti.
Ardından İspanya, Fransa,
İngiltere, Almanya ve Amerika...
Hatta tüm dünya...
Şu an A.B.D. ise en fazla hasta ve
kayıpların yaşandığı ülke konumunda...
Dünya'da bunlar yaşanırken ve
komşumuz olan ülkere, korona salgını ulaştığı esnada Türkiye'de görülmeyişi,
gönüllerimize su serpiyordu ilk zamanlar...
Ne var ki ülkemizde de görülmeye
başladığı ilk andan itibaren, çok hızlı bir şekilde yayıldı...
Sağlık bakanlığı her ne kadar sıkı
tedbirler alsa da vatandaş üzerine düşen sorumluluğu tabir yerindeyse
savsaklamaya başlamıştı.
Uzmanların, "özellikle
bağışıklığı zayıf olanlar ve yaşlı hastalar dışarı çıkmasınlar, onlarda ölüm
vakası daha sık görülüyor" şeklinde açıklama yapınca, öyle bir algı oluştu
ki, sanki bu salgın sadece yaşlılara bulaşıyormuş gibi bir hava oluştu.
Defalarca evden çıkmayın diye
ikazlara rağmen, mecburi çıkmak zorunda olanlar hariç, sanki inadına yapar gibi
yaşlılar da dahil daha fazla etrafta gezmeye başladılar.
Herkes, kendisinin dışarıda oluşu sanki mubahmış
gibi davranarak, dedesi yaşındaki insanlara da yapılan saygısızlıkları had
safhaya varmıştı.
Aynen İtalya'daki gibi bir
ciddiyetsizlik alıp başını gitmişti..
Ve şu anda da faturası çok ağır oldu. Hâlen de
devam ediyor...
Bunun da önüne geçilemeyince 65
yaş ve üzeri yeterli olmayınca 20 yaş altı da yasaklanmak zorunda kaldı.
Ve geçen gün sağlık bakanımız Fahrettin
Koca, ilk baştan beri hiç yapmadığı bir açıklamayı yaptı. Hangi şehirlerde ne
kadar, ne sıklıkta vakalar olduğunu açıklamak zorunda kaldı. Çünkü daha evvel
halkta panik ve endişe olmaması için açıklamıyordu. Artık halkın bu durumu
ciddiye almayışı, hâlen yasakları ihlâl etme sevdası bu açıklamayı zorunluluk
hâline getirdi bir bakıma...
Fakat görülüyor ki, karantinaya
alınan ilçeler, köylere tanık olmamıza rağmen insanlarımız işin tehlikesinin
hâlen farkında değiller.
Bu virüsün hayatımızı
tepetaklak ettiği bu dönemde toplumun hassasiyeti, yardımlaşma hissiyatı
yüreğimize su serpen en büyük teselli oldu adeta. Aynı Elazığ depreminde olduğu
gibi herkesin birbirinin yarasına merhem olması, kişinin hiç görmediği
birisinin sofrasında ekmek olması görebileceğimiz en güzel ortam ve BİZİ BİZ
YAPAN DEĞERİMİZ OLDU....
Tüm dünyada hummalı bir şekilde bu
salgının önüne geçmek için çalışmalar sürüyor. Fakat öyle görülüyor ki, bu
pandemi sona erdiğinde yeni bir dünya düzeni kaçınılmaz olacak. Mühim olan bu
salgını en az hasarla atlatmak...
Onun için de yetkililerin ısrarla, üstüne basa
basa yaptıkları uyarıları dikkate almak gerek.
YOĞUN BAKIMDA TAVANA BAKMAK
ZORUNDA KALMAMAK İÇİN, SEVDİKLERİMİZ İÇİN VE TÜM İNSANLIK İÇİN; EVDE KALMAYA
DEVAM...
ÇÜNKÜ VİRÜSÜN HİÇ ŞAKASI YOK