65 Binin
üzerinde insanımız salgına yakalandı. 2 Bin civarı insanımız yoğun bakımda
yatıyor. Binin üzerinde insanımız entübe durumda ve solum cihazı ile nefes
alabiliyor. Binin üzerinde insanımız hayatını kaybetti. 4 Bin civarı
vatandaşımız da hastalığı yenmeyi başardı. Peki, bu bizi hiç akıllandırdı mı?
Hafta sonunu
anlatacağım. Cuma günü başlayan sokağa çıkma yasağı ilanından, Pazar günü gece
yarısı itibarı ile sokağa çıkma yasağının kalktığı zaman diliminde yaşananları
anlatacağım. Bütün uzmanlar sakin olun, panik yapmayın, sağduyulu olun derken
insanımızın bu işi ne kadar basite aldığını anlatacağım.
Salgının
ülkemize geldiği andan itibaren bütün yurtta sokağa çıkma yasağı ha geldi ha
gelecek konuşuluyor, gündem oluyor. Bir çok vatandaşımız acil duruma karşı un
gibi temel yaşam gıdalarını evlerine zaten almış durumdalar. Cuma günü gece
yaşadığımız şey neydi öyle? Yahu İç İşleri Bakanı Sayın Soylu’yu herkes suçladı
da, hangi gün açıklansa bu manzaralar yaşanmazdı kafam karıştı. E şuandan
itibaren sokağa çıkmak yasak dersen de, en basitinden süt bebeklerinin ana
gıdası olan süt tedariki yapacak aileler ne yapacaktı? İki ucu pislik değnek
derler ya tamda o durum yaşandı ülkemizde.
Benim
kızdığım vatandaşlarımız. Kusura bakmasınlar yahu haftalardır sokağa çıkma
yasağı tartışılıyor, şimdiye kadar nasıl önlem almazsınız? Acil ihtiyaçlarını
nasıl evde stoklamazsınız? Hadi bunu yapmadınız, yahu o marketlerin öylesine
kalabalık olduğunu görüyorsun hangi cesaret ile hangi cehalet ile o marketlere
akın edip girebiliyorsunuz? Televizyonlar fırınların, eczanelerin açık
olacağını haykıra haykıra söylerken 1 ekmeği 5 liraya hangi kafayla aldınız.
Dışarıdan aldığı virüsü ailesine bulaştırarak, aile fertlerinin canına kast
eden canisiniz.
Bu arada
hemen, Sayın Süleyman Soylu’yu tebrik ederim. Kim olsa insanların bu kadar
kendi sağlığını, toplum sağlığını, akabinde ailesinin sağlını bu kadar
tehlikeye atacağını düşünemezdi. İstifanın bir erdem olduğunu, sorumluluk
almanın bir görev olduğunu bizlere yeniden hatırlattığı için teşekkür ederim.
Milletin isteğine karşı koymayıp görevine döndüğü için ayrı teşekkür ederim.
Özellikle
Ankara Büyük Şehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı can-ı gönülden tebrik
ediyorum hastalığın ilk gününden bu yana bütün belediyecilik hizmetlerini
layıkı ile yerine getirip, devletin tıkandığı yerde destek gücü olduğu için
tebrik ediyorum. Bu hastalık ülkemizde görüldüğü andan bu yana her fırsatta
kendisine siyasi malzeme arayan iktidarı, muhalefeti hangi siyasi partiden
olursa olsun siyasetçileri lanetliyorum.
Hele bu
ülkede Başbakanlık, Dış İşleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı yapmış Abdullah
Gül’e hakkımı hiç helal etmiyorum. İnsanların kafasını bulandırıp, böylesine
kritik bir dönemde tiyatro oynadılar, oyuncuları tebrik ederim falan. Kendisi
Ak Parti siyasetini en iyi bilenlerden birisidir demek ki zamanında çok tiyatro
oynamış ki böyle bir kanıya varmış. Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun. Şu
pandemi bitsin Abdullah Gül ile ilgili bir yazı yazmak farz oldu!
Hırslıyım,
sinirliyim… Yazıyorum ama konu dağılıyor, konu dağılıyor çünkü anlatılması
gereken çok şey var. Bu yasakların gelecek haftadan itibaren, her hafta sonu
yapılacağı Cumhurbaşkanımız tarafından duyuruldu. İlerleyen süreçte bunun
yalnızca büyükşehirlerde değil, yurt geneli tüm il ve ilçelerde yapılacağını
tahmin ediyorum. Buradan Kırıkkaleli hemşehrilerime çağrıda bulunuyorum lütfen
acil olabilecek ihtiyaçlarınızı tedarik edin ve evinizde bulundurun. Herhangi
bir yasak söz konusu olduğunda kesinlikle dışarı çıkmak zorunda olmayın. Ekmek
gibi eczane gibi hayati ihtiyaçlarınızı temin edebileceğiniz yerler açık
olacak. Sakın paniğe kapılmayın.
Büyük
şehirlerde ki yasak, ilimize bir uyarı niteliğinde oldu. Hepimiz geride
bıraktığımız haftadan bir ders çıkartıp işimize odaklanmamız gerekiyor.
Bakkallar Odası ve Fırıncılar Odasına bir tavsiyem var olası bir sokağa çıkma
yasağına karşı acil eylem planı hazırlasınlar. Valilik ve ilgili müdürlükler
ile bir araya gelerek böyle bir yasak söz konusu olacak olursa kim ne
yapacağını şimdiden biliyor olsun. Ekmekler seyyar bir şekilde satılıyor,
fırıncılar odası Kırıkkale’yi kaç fırıncı var ise o kadar parçaya bölsün ve her
fırıncıya bir bölge versin. Hem fırıncı nerede satış yapacağını bilmiş olur ve
hem de bölgeler küçüldükçe daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde hizmet
verilebilir. Fırıncı sayısı ve araç eksikliği var ise Bakkallardan ve
belediyeden destek talep edilsin. Aileler evlerine muhakkak dairelerinin boyu
kadar ip ve sepet alsınlar. Herhangi bir yasak durumunda temin edecekleri
ihtiyaçları için işlerine yarayabilir. Her ev muhakkak un almalı. Bu arada
başta Bekir Tosun olmak üzere Kırıkkale’de ki un firmalarını yürekten
kutluyorum. Hiçbir un markası ürünlerine zam yapmadı. Orta Anadolu kültürünü
yaşıyoruz, zaten birçok evde kışlık yiyecekleri mevcut. Son baharda hazırlanıp
kilerlere konulmuş durumda. Yufka ekmek, salça, erişte, tarhana, turşu, melemen
gibi stoklarımız zaten bulunmakta. Ne olursa olsun, nasıl bir durum ile karşı
karşıya gelecek olursak olalım panik yapmayalım. Bu arada devlet yetkililerine
de bir çağrım olacak, bu hafta olduğu gibi bir hafta önceden duyuru
yapılmayacaksa, geçen hafta olduğu gibi 2 – 3 saatlik bir zaman kala böyle bir
yasak ilan edilecekse, il genelindeki tüm işletmelerin şuandan itibaren
kapatılmasına ve şu saatten itibaren sokağa çıkma yasağı getirildi şeklinde
duyurun. Hiçbir işletme açık kalmaz ise hiçbir kuyruk vakası yaşamayız. Bu işi
fırıncılarımız, belediye ile birlikte yürüteceğiz.
Son olarak
Kırıkkale’de evde kal kampanyasına uyulup uyulmadığı yönünde sürekli bir
tartışma mevcut. Bu konuda size sadece şunu söyleyebilirim ki bir Cumartesi ve
Pazar günleri sokaklara bakın birde hafta içi sokaklara bakın. Hafta sonları iş
olmadığı zamanlarda insanlarımız evlerinde kalıyorlar, ancak hafta içi gerek
işe gidip gelmek, gerekse ödeme gibi mecburi işlemlerini yapmak için sokağa
çıkmak zorunda kalıyorlar. Yani ben Kırıkkale’nin uyarılara önem verdiğini ve
mümkün olduğunca evde zaman geçirdiğine inanıyorum. Bankalarımız,
lokantalarımız, alışveriş yapacağımız alanlar tek bir noktada, yani zafer
caddesi ve bağlantı caddelerinde olduğu için merkezde hafta içi yoğunluk
yaşanıyor ancak bu insanlarımızın bilgisizliğinden değil Kırıkkale’nin şehir
yapısından kaynaklanıyor. Bu durumda başta bankalar ve yoğunluk yaşanan
işletmeler kendi önlemlerini kendileri alırlar ise sosyal mesafe kurallarını
uygularlar ve uygulatırlar ise sorun kalmaz diye düşünüyorum. Bu nedenle
Kırıkkaleli hemşerilerimize de kurallara uydukları için teşekkür ediyorum,
yetkilileri tebrik ediyorum.