Karantina
günleri daima dışarıda olanlar için aslında zor ve sıkıntılı bir süreçse de
kamu spotlarında “Evde hayat var” ifadesi de bize uydu doğrusu. Memleket ve
dünya için sıkıntılı bir süreç olması sebebi ile her ne kadar çok da rahat
olamasak ve içinde bulunduğumuz duruma üzülsek de dinlemek ve
okumak ve araştırmayla dolu günlerimiz hızla geçmektedir.
Sosyal
medya’da gördüğüm Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Türküler Dolusu” isimli şiirinde ki
“Memleket ahvalini onlardan sor
Kitaplarda değil, türkülerde ara
Yemen'i”
Adlı
dizeleri okuyunca birden bire aklıma türkülerimiz ve Türk’ün yaşadığı coğrafya
yani Misak-ı Milli geldi.
“Havada bulut yok bu ne
dumandır
Mahlede ölü yok bu ne figandır
Şu Yemen elleri ne yamandır” Türküsü vatan Yemen’i hatırlattı.
Kırmızı gül demet demet
Sevda değil, bir alamet
Balam nenni, yavrum nenni,
Gitti gelmez ol muhannet,
Şol Revan'da balam kaldı,
Yavrum kaldı. Bu güzel
Erzurum türküsünde ki Revan hepimizin bildiği gibi Ermenistan’ın başkenti
Erivan’dan başka bir yer değil..
“Selanik içinde selam okunur
Selamın sedası bre dostlar cana dokunur”
Gazi Mustafa
Kemal’in memleketi olan vatan Selanik aklıma geldi bu türküyle
Altın hızmav Mülayim
Seni haktan dileyim
Yaz günü Temmuzda
Sen terle ben sileyim’i dinlerken Kerkük aklımdan çıkar mı hiç?
“Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor” marşı ile buruk bir onur duymamak, daha bir asır önce bu
vatan toprakları için can verdiğimizi unutmak mümkün mü?
Evet Türk’ün toprağını türkülerle gezmek
mümkün, Türk’ün sınırlarını çizmekte en doğrusu bu olsa gerek.
Çünkü, türkülerimiz aynı zamanda bizim milli hafızamızdır.
Türk, türkülerle ağlamış,
türkülerle gülmüştür.
Çünkü Türk binlerce yıldır felaketlerini, göçlerini, ayrılığını, sevdasını,
acısını, tatlısını türkü ile anlatmıştır. Bunun için Türk Türkü söylemez, Türkü
çalmaz, Türkü yakar..
Türküsüne sahip çıkan Türk’üne de
sahip çıkacaktır.