|
 |
Hakan Öztürk
|
|
"Ramazan
ayı, bereket, bolluk ayı deriz" her zaman. Çünkü eskiden tüccarlar,
esnaflar, ramazan-ı şerif gelince, vatandaş daha çok alabilsin, iftar sofraları
daha zengin olsun diye fiyatları daha da aşağı çekerlermiş.
Osmanlı döneminde ihtiyaç duyulan
ve çok rağbet edilen ürünün fiyatı, hakkından fazla yükseltilirse, o esnaf,
vali tarafından falakaya yatırılırmış.
Şimdiki zaman nasıl sizce?!
Bir kaç ay evvel Elazığ'da deprem
oldu. Bir çok vatandaşımız hayatını kaybetti. Hasarlı binaların boşaltılması
kararlaştırıldı. Evlerini boşaltan vatandaş, kiralık ev aramaya çıktı.
Peki evleri hasar görmeyen, sağlam
belgesi alan vatandaş ne yaptı dersiniz?
350 liraya bile kiraya veremeyip 3 aydır boş
duran evlerinin kira bedelini, 1200 ile 1500 lira arasına yükseltti...
Eczane ve medikalcilerin
raflarında toz tutan, kimsenin yüzüne bile bakmadığı maskeleri biliyorsunuz
zaten...
Paketi 5-10 lira iken, Korona virüsü ortaya
çıkınca, tane ile satılmaya başlandı ve 1 tanesi de daha evvelki 1 paket fiyatı
olan 5 liraya satıldı...
Uzmanların "pandemi sırasında
ellerinizi yıkayamadığınız zaman, kolonya veya dezenfektan kullanın"
uyarısından sonra 1litresi 20lira olan kolonya, oldu 80 lira...
Berberler zorunlu kapalı olduğu
için traş makinası almak istersin, 50-60 liraya satılan cihaz, olur 120-130
lira...
Evden çıkamıyorum evde bari spor
yapayım dersin. Spor aletlerinin fiyatlarına bakarsın. Daha evvel 500-600 arası
olan ürün, olur şimdi 1400-1500 lira...
Sadece bu pandemi günlerinde mi bu
durum?
Okulların açılma dönemi gelir.
Daha evvel 7-8 liraya aldığın boya, olur 20
lira.
Hava alanına gidersin. Bir süre
beklemek zorundasındır. O esnada su içmek istersin. Oradaki kantinden başka
gidecek yer de yoktur. Marketlerdeki 1 liralık suyu 10 liraya almak zorunda
kalırsın...
Hastaneye gidersin tahlil
verirsin. Sonucu öğleden sonra çıkacak deyince, öğle arası beklerken acıkıp bi
şeyler yemek istersin. Evin de uzak olduğu için gidemezsin.
Yediğin yarım ekmek arası ve 1 bardak çay, eve
gidiş-gelişinden daha fazlaya mâl olur sana...
Daha bunun gibi bir çok örnekleri
mevcut.
Her neye ihtiyaç duyuluyorsa,
hangi ürünün dönemi ise, vatandaş o an alternatifsizse...
Ahlâken çökük, Hakk korkusu olmayan kişiler,
işte o an karakterini ve fırsatçılığını çıkarıyor ortaya...
Yetkililer çeşitli ihbar
hatlarıyla ve sürekli denetimlerle bunun önüne geçmeye çalışsalar da, bizler
insan olarak, toplum olarak birbirimizi kandırmayı, fırsatçılık yapmayı marifet
zannediyoruz.
Bütün esnafımız aynıdır demiyorum
elbet. İçlerinde gerçekten dürüst, iyi niyetli olanları tenzih ediyorum. Fakat
sözüm ona, her zor zamanı fırsatçılığa dönderen kişilern yaptığını hiç bir
kitap yazmaz.
Hiç bir insanlığa sığmaz.
Dünyayı ablukaya alan gözle
görülemeyecek kadar küçücük bir virüsün, herkesi ölümle burun buruna getirmesi
bile ibret olmayıp hâlâ fırsatçılığa çevrilebiliyorsa, 2020 yılında yaşananlar
belki de Mevlâ'nın ciddi uyarıları bizlere...
ANLAYANA... |