Susmuşsam uzunca bir zaman,
konuşmayı bilmediğimden değil de sözlerinin acısına sözlerimin acısını katmak
istemediğimdendi.
Susmuşsam, sevgi sözlerinden
başka harfler, heceler yakıştıramadığımdandı dudaklarıma. Ne söylesem zehir olup
kan olup akacaktı içimize birden.
Ben sessizliğimi koruyunca sen
hep haklı olduğunu sandın. Oysa susmanın da konuşmanın da haklılıkla ilgisi
yoktu. Susmanın da konuşmanın da sadece sevmekle ilgisi vardı. Sen söylemek
istedin ben susmak... Sözlerin beni zehirledi söyle-ye-medikleriM yine beni....
Ben senin varlığına, dostluğuna senin benim varoluşuma verdiğin değerden daha
fazlasını verdiğim için susmuştum.
Konuşunca havalandırdığı perdenin
altından çiçek kokularıyla odaya giren ılık rüzgârlar gibi dolmadıkça
sözlerimiz kulaklara ne anlamı vardı konuşmanın? Ben o çiçek kokularını sana
getiremem diye sustum çünkü dostluk çiçek kokardı hem de çokça. Sen geçmişin,
şimdinin ve yarının tüm baharlarını tek kişilik bir baharın yetersiz çiçek
kokularına bırakmaya aldırmadan konuştun. KONUŞMAK SENİN SEÇİMİNKEN SUSMAK
BENİM SEVGİMDİ.
Ve bilemezsin "susmak benim
sevgimken" ben bu sevginin de susmanın
da bedelini ne biçim ödedim. Hayal kırıklıklarıyla dolu içim her gece
konuştu mesela, rüyalarım bozuldu sonra, beni yakından tanıyanlar da -aynı
senin yaptığın gibi- konuşmadığım için "haksız" olduğumu düşündü.
Normaldi bu düşünceniz, bu çağda susmak erdemini çoktan yitirmişti. Kim daha
çok konuşur, daha çok bağırırsa o haklıydı. Susan... Ne diyor günümüz insanı
"aptal ya da ezikti." Sustum, aptal ya da ezik olduğumdan değil;
konuşmayı bilmediğimden hiç değil, dedim ya susmak benim sevgimdi. İtiraf
ediyorum ki biraz da anlaşılamayacağını düşününce susuyor insan. Ha, bir de
doğrulara tahammül edemeyecek bir hal sezmiştim sende belki susmamın en önemli
sebebidir bu. Bir yalana aralanacaksa
dudaklar, gerek yok ki konuşmaya... Gerçekleri duymaya tahammülü yoksa
karşındakinin konuşmaya yine ve hiç gerek yok.
Şimdi, bu yazıyla ilk kez senin
ardından konuşmaya mecburum. Yoksa her
gece, akordu bozulmuş rüyalar görmeye devam etmekten ya da iç sesimin susmasını
bekleyip uyumaya çalışmaktan ruh sağlığımı kaybederim diye korkuyorum. Sonra
susarım merak etme ama sevgimden ya da sabrımdan değil de bu yazı da bu susuş
da sana "Elveda" deyişimdendir; çocukluğumda giyerdim yamalı çorap,
pantolon vs. benim için yama tutmayacak tek şey varsa o da dostluk... Yamayıp
kullanmayalım diye bu dostluğu, SUS-TUM.