Mustafa
Kemal ve arkadaşları Amasya, Erzurum ve Sivas Kongrelerinden sonra Ankara’ya
gelmişti. Bir meclis kurulması gerekiyordu ve Mustafa Kemal bunun Anadolu’da güvenli
bir yerde kurulmasını istedi. Ancak İstanbul hükümetinin de etkisiyle Mebusan
Meclisi İstanbul’da açıldı. Çok geçmeden Türk ulusunun bağımsızlığını isteyen
maddeler içeren Misakı Milli’nin de kabul edilmesiyle Mebusan Meclisi
kapatıldı. Artık Mustafa Kemal meclisi Ankara’da toplayabilirdi, bunun için de
bütün illere, sancaklara ve kolordu komutanlıklarına bir telgraf çekti. Bu
telgrafta 23 Nisan 1336(1920) günü Ankara’da bir meclisin açılacağı ve bunun
için seçim yapılması isteniyordu.
Milleti Kurtaran Devlet Kuran Meclis
Seçimler
Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihli tamimi ile 66 seçim çevresinde
yapıldı. Seçim çevreleri livalardı. Ve coğrafi olarak 9 bölgelerden oluşuyordu.
Bu bölgeler;
I. Orta Kuzey Anadolu, Ankara, Bolu, Çankırı, Çorum,
Ertuğrul, Eskişehir, Kütahya, Kırşehir,
Yozgat.
II. Ege bölgesi, Aydın, Biga, Burdur, Denizli,
Gelibolu, Isparta, İzmir, Karesi, Menteşe, Saruhan.
III. Marmara Bölgesi, Bursa, Edirne, İstanbul, İzmit
IV: Akdeniz Bölgesi, Adana, Antalya, Cebelibereket,
Gaziantep, İçel, Kozan, Mersin, Maraş.
V. Kuzeydoğu Anadolu, Ardahan, Batum, Bayezid,
Erzincan, Erzurum, Kars, Oltu.
VI. Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Bitlis, Diyarbakır,
Ergani, Genç, Hakkâri, Mardin, Muş, Siirt,Siverek, Urfa,
VII. Karadeniz Bölgesi, Canik, Gümüşhane, Karahisar-ı
Şarki, Kastamonu, Lazistan, Sinop,
Trabzon.
VIII.
Orta Doğu Anadolu, Amasya, Dersim, Elaziz, Malatya, Sivas, Tokat.
IX.
Orta Güney Anadolu, Karahisar-ı Sahip, Kayseri, Konya, Niğde.
Büyük Millet Meclisi’nin I. Dönemi
boyunca, 349’u yeni seçilen 88’i Osmanlı Meclis-i Mebusan’ından gelen toplam
437 mebus görev yapmıştır. Meclis görev süresini doldurmadan evvel 100
milletvekilinin de görevlerine son verilerek meclisten ayrılmıştır. Bu
ayrılanlardan, 14’ü vefat etmiş, 71’i istifa etmiş veya toplantılara
katılmadığından dolayı istifa etmiş sayılmıştır. Mebuslukları düşürülenlerin
sayısı ise 5’tir.
Hacıbayram’da Cuma
İşgale
uğramamış bütün vilayetlerde hatimler indirildi, Buhari-i Şerifler okundu,
dualar edildi. 23 Nisan 1920 Cuma günü Hacıbayram Camii’nde kılınan Cuma
Namazının ardından sakal-ı şerif ile sancak-ı şerif çıkartıldı. Tekbirlerle,
dualarla eşliğinde ilk meclis binasının önünde kurban kesilerek açılmıştır.
Ankara’da açılacak olan bu meclisin
ismi de birçok tartışmaya konu olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, daha yayınladığı
İntihap ile ilgili ilk tebliğde ‘‘Meclis-i Müessisan’’ derken Kazım Karabekir Paşa buna karşı çıkarak bu ismi fazla
kışkırtıcı bulmuştur. Hamdullah Suphi Bey ‘‘Kurultay’’ derken,
son Osmanlı Mebusan Meclisi Başkanı Celaleddin Arif Bey ‘‘Meclis-i Kebir-i Milli’’ önerilerini getirmiştir.
TBMM,
23 Nisan 1920’de en yaşlı üye, Sinop Mebusu Şerif (Akvan) Bey’in başkanlığında
ilk toplantısını yapmıştır. Şerif Bey’in açılış konuşmasında Büyük Millet
Meclisi tabirini kullanmış, bir çok milletvekili değişik isimler önerseler de
Müdafaa-i Hukuk üyeleri ve Mustafa Kemal bu adı benimsemişlerdi.
Bir
gün sonra Mustafa Kemal meclise bir önerge vermiş, bu önerge ile kuvvetler
birliği esası ile yasama ve yürütme yetkisi meclisin elindedir. Meclis başkanı
aynı zamanda hükümetinde başkanıdır.
İkinci
gün yapılan oylamada 120 Milletvekili’nden 110 oyla Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı olarak seçilmiştir. Son
Osmanlı Mebusan Reisi Erzurum Mebusu Celaleddin Arif Bey’de 109 oy ile ikinci reistir. Birinci reis vekilliğine Konya
Mebusu Abdülhalim Çelebi Efendi, İkinci Reis vekilliğine Kırşehir Mebusu
Cemalettin (Çelebioğulları) Efendi getirilir. Vekillerden ilgili Mevlevi,
ikinci Bektaşi çelebisidir.
Ülkenin
geleceğine el koyan Mebusların tahsil durumu şöyledir; 437 üyeden 20’si
iptidai, 91’i rüştiye, 38’i idadi, 10’u sultani, 7’si meslek okulu, 30’u
Harbiye, 21’i Harp Akademisi, 111’i yüksek okul, 82’si medrese, 32’si hususi
eğitimden geçmiş. 64 üyenin tahsil durumu ise bilinmemektedir.
Birinci
Meclis üyelerinin 104’ü Fransızca, 84’ü Arapça, 59’u Farsça, 21’i İngilizce, 21’ i Almanca, 10’u Rumca, 8’i
Rusça, 4’ü İtalyanca, 19’u da diğer yabancı dilleri biliyordu.
Mecliste
meslek dağılımı ise 295 memur, 60 asker, 38 yüksek memur, 44 mülki yönetici, 2
diplomat, 4 öğretim görevlisi ( Müderris
), 13 öğretmen, 17 hakim-savcı, 27 diğer
memur, 29 avukat, 11 gazeteci, 3 bankacı, 16 doktor, 2 mühendis, 42 çiftçi, 36
tüccar, 5 aşiret reisi, 49 din adamının 10’u
Mevlevi, Bektaşi, Nakşibendî gibi tarikatlara mensup şeyhlerdi. Bunlar arasında
postnişinler, vaizler ve kadılar da vardı.
1 işçi, 7 belediye başkanı şeklindedir.
Bu
meclisin açılış gayesi Osmanlı ülkesinde yaşanan iktidar boşluğunu hilafet ve
saltanat adına doldurmaktır. Bu dönemde milletvekillerinin yemini şöyledir;
“Hilafet ve saltanat makamının ve vatan ve milletin kurtarılması ve
bağımsızlığından başka bir gaye izlemeyeceğime vallahi….”
1920’de Mustafa Kemal Paşa ve
etrafındaki genç subaylarla yeni bir kuşak iktidara kavuşuyordu. Bu bir anlamda
genç kuşağın ihtilaliydi. Mecliste oldukça genç bir yaş yapısı vardı.
Milletvekillerinin %52,8’i kırk yaşından daha gençti. Mustafa Kemal Paşa 39,
silah
arkadaşı
olan İsmet İnönü ise 36 yaşlarındaydı.
Değişik çevrelerden, meslek
gruplarından gelen ve farklı yaşlarda olan bu milletvekilleri ortak hedeflerinin
yanı sıra kendi düşüncelerinin ve ülkeyle ilgili görüşlerinin savunucusu
olmuşlardır. Meclis içerisinde Türkçülük ile Osmanlıcılık, Irkçılık ile
Ümmetçilik görüşleri çarpışmakta idi. Milletvekillerinin içinde değişik fırka
ve cemiyetlere üye olanlar mevcuttu. Mesela, İttihat ve Terakki Fırkası, Hürriyet
ve İtilaf Fırkası, Çiftçiler Cemiyeti, Milli Ahrar Ahali İktisat fırkası… gibi.
Milletvekillerinin bu değişik gruplara mensup olması ülkeyi kurtarmak için bir
araya gelmelerine engel olmamıştır.
Meclis’te
genellikle İttihat ve Terakki
Cemiyeti’ne mensup kişiler tarafından oluşturulan Tesanüd Grubu, Çoğunluğunu
gençlerin ve devrimci askerlerin oluşturduğu grup kendilerini ileri görüşlü,
hamleci ve Mustafa Kemal hayranı olarak nitelendiren İstiklal
Grubu, Çoğunluğu İttihatçıların üye olduğu
sol eğilimli bir grup olan Halk Zümresi, İttihatçılar
tarafından oluşturulmuş muhafazakâr eğilimli Islahat Grubu
ve İttihatçı
Grup olarak çeşitli gruplar bulunmakta idi.
Mecliste
herhangi bir parti olmadığı için vekil seçiminde de partilerin genel
merkezlerinin hazırladığı listelerden ziyade hepsi livasından halkın güvenini
kazanmış kişilerden seçilmesi sebebi ile en demokratik meclis olarak bilinir.
Okul
sıralarında meclis çalışmaları yapılıyor, okul yatakhanelerinde yatılıyor. Can
güvenlikleri olmayan mebuslar fedakarlık içinde çalışıyorlardı.
1921
Mayıs’ında Meclis’te Mustafa Kemal Paşa
önderliğinde Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Grubu adıyla bir iktidar grubu kurulur. Karşısında ise muhalif grup
olarak bildiğimiz İkinci grup kurulmuş, mecliste bu iki grup arasında siyasi
mücadele başlamıştır.
Birinci
ve İkinci grup İstiklal Harbi sırasında tam anlamıyla birlik beraberlik
içerisinde çalışmıştır.
İlk
mecliste Mebus sayısı hakkında ihtilaflar mevcuttur. Araştırmacıların ortaya
koyduğu sayılar birbirini tutmamaktadır. Bunun sebebi ise meclise sonradan
katılanların olması, meclise seçilip de gelmeyenler, ihraç edilenler sebebi ile
sayıla sık sık değişmiştir.
Geleceğimize Hediye
23 Nisan, artık her yıl Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak
kutlanmaktadır. Çünkü her Milletin
geleceği çocuklarıdır ve ilk önce onların parlamenter demokrasinin anlamını
kavramaları gerekir.
Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın, uluslararası eğitim, bilim ve
kültür konularının çatı organizasyonu olan UNESCO, Türkiye'nin önerisi üzerine,
bunu dikkate alarak, her yılın 23 Nisan gününü "Dünya Çocuk Günü"
olarak ilan etmiştir.
İşte, uluslararası anlam ve önem kazanan bu tarih, 1979'dan beri,
Türkiye'de "Uluslararası Çocuk Şenliği" olarak, ülkemizin geleceği
olan çocuklarımız tarafından, dünyanın çok sayıda ülkesini temsilen gelen
çocuklarla birlikte, coşkuyla kutlanmaktadır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış ve Türk Milleti'ne
egemenliğin devrediliş tarihi olan 23 NİSAN'ın, tüm dünyada resmen "Dünya
Çocuk Günü" olarak ilan edilmesi, dünya tarihinin gösterebilecek emsal
bulamadığı bir Türk Devlet Adamının, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, O'nun
öncülüğünde gerçekleştirilen Türk Devrimi'nin ve Atatürk İlkelerinin
evrenselliğini ortaya koyması bakımından da büyük önem taşır.