1
Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı, işçi ve emekçiler tarafından dünya çapında
kutlanan, birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Türkiye’de ilk kez
1923’te resmî olarak kutlanmıştır. 2008 Nisan’ında, “Emek ve Dayanışma Günü”
olarak kutlanması kabul edilmiştir. 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM’de kabul
edilen yasa ile 1 Mayıs resmi tatil ilan edilmiştir.
1
Mayıs kimin bayramı
1 Mayıs çöpleri karıştıran kağıtçı
çocuğun, bütün gün saç süpüren kuaför çırağının, mobilya atölyesinde, tamirci
dükkanında kan ter içinde çalışan, mevsimlik işçi olarak elin memleketinde
ırgatlık yapan çocuğunda bayramı olmalı.
2019’un ilk 11 ayındaki ölümlerin yüzde
60’ı tarım işkolunda, diğerleri ise ağırlıkla sanayide yaşandı. Ölen çocukların
23’ü 14 yaş ve altında; 32’si 15-17 yaş aralığında; 12’si kız çocuğu/genç kadın.
Maalesef bu tabloyu görünce çocuk istismarı denince işin bir de bu cephesine
bakmak lazım diye düşünüyorum.
Çocuğun okula gitmesini, oyun oynamasını
engellemek, sadece çocuğun değil milletimizin de geleceğini çalmaktır. Bizim
geleceği çalınmış değil gelecek inşa edecek çocuklara ihtiyacımız var.
Bunun yanında 1 Mayıs günde en az oniki saat asgari ücretle
çalışan kardeşimin bayramı olmalı.
İş güvenliğinden
mahrumdur, taaffuz malzemesi yoktur. Elektrik mi çarpar, pres parmaklarını mı
koparır, zehirlenir mi? Kimse düşünmez bunları.
Üstelik potronun iki dudağı arasındadır. “Yarın işe gelme”
dedi mi evinin nafakasını götüremeyecektir.
Ev aldıysa kredisini ödeyemez, evi yoksa kirasını ödeyemez hale gelir.
Ramazan fitresinin bile asgari ücreti kardeşimin gelirinden
fazla olması aslında trajikomik bir durum doğrusu. 1500 tl maaş alan emeklimin
durumu, 1168 tl kısa çalışma ödeneği alan işçimin perişanlığına can mı dayanır.
Emek ve dayanışma gününü kutlarken tabiî ki her şeye rağmen en azından işimiz olduğuna
şükreder bir hale geldik. İşsizliğin % 14 olduğu ülkemiz de virüs sebebi ile
ortaya çıkan vahim tablodan bile bahsetmek istemiyorum.
Sendikaların asıl meselesinin çocuk işçimize,
asgari ücretli işçimize, sağlıksız şartlarda çalışan, koruyucu malzemesi
olmayan işçinin derdine derman olması gerekirken, işçinin yaşam koşullarını
daha iyiye götürmek, sosyal haklarını artırmak, kıdem tazminatına sahip çıkmak iken
1 Mayıs’ı A sendika şu şehirde B sendika bu meydan da kutlasa ne olur kutlamasa
ne olur. İktidarlara karşı meydanda beylik cümleler kursan, devrim desen ne
olur demesen ne olur. Sen sanki kimsenin duymadığı yerde bağırsan rengin sarıdan yeşile mi dönüşecek.
Herşeye rağmen çocuk işçinin de, asgari
ücretli işçinin de, kamu da çalışıp ta sanki devlete yükmüş gibi görülerek en
düşük maaşı alan işçinin de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü kutlu olsun !