1970’li Yıllar tüm Türkiye’de olduğu gibi Hasanoğlan İlk
Öğretmen Okulundada sağ ve sol, itişme ve çatışmalarının sıkça olduğu yıllardı.
Sağcıların söylediği her doğru solculara yanlış gelirken, solcuların her doğrularıda
sağcılara yanlış geliyordu.
Toplulukları harekete geçirmek ufacık bir kıvılcıma
bakıyordu. Aynı duygular öğrenciler arasında dahada yoğun yaşanıyor, büyük
olayların yaşanmasına an mesafesi kalıyordu.
İşte böyle duyguların yaşandığı bir zamanda okulumuzda Türk
Halk Müziği yarışması düzenlenmişti. Öyle zannediyorum ki bu yarışmayı
düzenleyen okul idaresi ve öğretmenlerimiz öğrencilerin kaynaşması için iyi bir
sosyaletkinlik olarak düşünmüşlerdi.
Öğrenciler ve bazı öğretmenler belkide çok iyi niyetle
hazırlanan bu etkinliği her gurup kendi siyasi amaçları için bir gösteri yerine
dönüştürme için yoğun çaba harcıyordu.
Kendi siyasi görüşümün olduğu öğrenci arkadaşlarımla
yarışmaya katılan arkadaşlarımızı desteklemek için gurup olarak hareket ediyorduk.
Kahramanlık türküleri söyleyen arkadaşlarımızı çılgınca alkışlarken hak,adalet
ve bölüşmeyle ilgili türkülere de büyük tepki veriyorduk. ‘’KomünistlerMoskova’ya’’ diye bağırırken, karşı guruptan da‘’faşistler’’ diye sesler geliyordu.
Yarışma karşı öğrenci guruplarının tezahüratlarıyla çok heyecanlı
geçiyordu. Özellikle idare tarafından sık sık öğrenci guruplarına uyarıcıanonslaryapılıyordu.
Yarışma bitmiş, artık sonuçların açıklanması bekleniyordu.
Sağ ve sol guruplar kendi fikirlerini okşayacak bir türkü ve seslendirenin
birinci olmasını heyecanla bekliyorlardı.
Hüsnü D… öğretmenimiz mikrofonu eline alıp sonuçları alçılayacağını
söylediğinde koca salonda çıt çıkmıyordu:
‘’Sayın komisyon,
sevgili öğrenciler üçüncüden başlayarak sonucu açıklayacağım. 3….,ve 2….şunlar, şunlar olmuştur.
Sıra geldi yarışmanın
birincisine.
Bunuhep beraber
alkışlayalım.
Bu bir Anadolu insanı
sanatçımızın eseridir…
Birinci Âşık Mahsuni
Şerif’in ‘’İnce İnce Bir Kar Yağar Fakirlerin Üstüne’’ eserini seslendiren
Hüseyin öğrencimizdir’’ dedi.
Sol guruptaki arkadaşlarımız çılgınca alkışlarken sağ görüşü
temsil eden arkadaşlarımızdan ‘’yuh’’sesleri geliyor, ‘’KomünistlerMoskova’ya’’
diye bağırıyorlardı. Özellikle yarışma komisyonuna büyük tepki gösteriyorlardı.
Öğrenciler gurup psikolojisi ile hareket ettiklerinden,
bireysel olarak mantıklı düşünmeleri mümkün değildi.
Aradan uzun yıllar geçti. O gün öğrenci olup bu türküye
karşı gelip, tepki gösterenler ayını türküyü daha sonraları hep söylemeye
başladılar. Bu türkünün, busanatçının fakir Anadolu köylüsü ve insanı için
söylendiğinin farkına vardıklarında çok uzun yıllar geçmişti.
Benimde o yılların verdiği öğrenci akımı içinde Asık Mahsuni
Şerif’i bugünkü gibi anlamadığım olmuştur.
O günün şartları içinde kişileri hep başkalarının istem ve görüşleri
doğrultusunda değerlendirdiğimi anladığımda tavşan çoktan yamaca geçmişti.
Uzun yıllar çalıştık emekli olduk, yolun sonuna geldik.O gün
söyleyip ağzımıza almak istemediğimiz Mahsuni Şerif’in o türküsünü dilimizden
düşürmemeye başladık.
‘’İnce İnce Bir Kar Yağar
Fakirlerin Üstüne’’
Uzun yıllar hep düşünüyorum bu sözlerde bizim için çoğunluğu
fakir fukara köylü çocuğu olan arkadaşlarımız için ne kötülük vardı?
Şurası kesin olarak anlaşıldı ki içerde ve dışarda köylünün,
fakirin, fukaranın uyanmasını istemeyen, eşit ve adaletli bölüşmeden rahatsız
olan, bu ortamlardan nemalanan birilerinin olduğudur.
Fakire, fukaraya, kavruk Anadolu insanına bu türküleri
söyletmeyenler, gariban insanların sırtından yokluk nedir bilmeden çok mutlu
yaşamışlar.
Bunun için Hacı Bektaş’ta bulunan Âşık Mahsuni Şerif’in
kabrini özellikle her Hacı Bektaş şenliklerinde ziyaret etmeye çalışırım.
Allah rahmet eylesin. Mekânını cennet olsun. ‘’Ben hep sazımı çaldım, kul hakkı
çalmadım’’bir başka deyişinde‘’Amerika
Katil’’ diyen merhum Âşık Mahsuni
Şerifsazıyla, sözüyle gönülden gelen nameleriyle, elinden geldiği kadar
Anadolu insanını aydınlatmaya çalışmıştır.
Keşke, ozanlarımızı sağda ve solda siyasi bir yerlere
koymadan, ülkemizin değerleri olarak anlayabilseydik.
Keşke, onların söylediklerini ve düşüncelerini toplum olarak
hep beraber kavrayabilseydik.
Keşke, tüm ozanlarımızı çalıp söyledikleri, düşünceleri için
ön yargılı olmadan değerlendirebilseydik.
İnanıyorum ki ülkemizin bugünkü demokrasi ve hoşgörü
anlayışı çok farklı olacaktı.