Ağlayanlara gözümüzü kapattık, feryatları duymazlıktan geldik, düşeni
görünce yolumuzu çevirdik. Hani komşusu aç iken kendisi tok yatan bizden
değildi. Ne komşuyu gördük ne yardıma muhtacı...
Camileri boş bıraktık, Kâbe’ye turistik gezi için gittik, Mescid-i Aksa’yı
ablukada diye korkumuzdan varamadık. İşte hepsi küstü bize. Daha biz aynı dinin
mensupları anlaşamadık ki nasıl tebliğ yapalım. Dünyada ne kadar az Müslümanız
tam 1,5 milyar kadarız. Bu feryad-ı figanlar boş sandık. Bize bir şey olmaz
sandık. Paramıza, gücümüze güvendik. Amma velâkin görünmeyen bir virüs dünyayı
açık bir cezaevine çevirdi. O kadar dünyaya hükümdarlık yapanlar nerede?
Gücüyle, teknolojisiyle hâkimlik, hükümdarlık yapan devletler gözle bile
görünmeyene nasıl esir oldular?
Allah yarına bırakır amma velâkin kimsenin yanına bırakmaz. O bombanın
atıldığı yerde çıkan çocuğun "Sizi Allah'a şikâyet edeceğim!"
dediğini bizler kulak ardı ettik. Yaşamak için mülteci olarak kaçanların
minicik bedenleri kıyıya vurduğunda o yavrunun hesabı sorulmaz sandık. Dünya
literatürüne geçecek bir musibetin tam ortasındayız. İbretlik gözümüzün önünde
cereyan ediyor. Hz. Ali (r.a.): "İbret almayanlar, ibret olurlar." İbret
almak inşallah nasip olur. İbret almak için çok güzel bir
günün arifesindeyiz. Ramazan-ı şerifin içinde ve 1000 aydan daha hayırlı bir
gece. Geçen senelerde gidenler bilirler, camiler sabaha kadar açık olurdu.
Şimdi ise onlardan mahrum olsak da evlerimizi inşallah o güzel yerlere
çevirebiliriz.
Bugünde bari biraz çaba gösterelim ki eski güzel günlerimize dönelim.
Unutmayalım Ümmet-i Muhammed kardeşlerimizi. Kâbe’yi , Mescid-i Aksa’ yı ve
diğer mahzun kalan, yalnız kalan camilerimizi katalım duamıza. Garibanı,
yoksulu, hastalarımızı, düşkünü unutmayalım; dualarımızda olsunlar ki müminler
olarak birbirimize dua ederek hep birlikte o gece af ve mağfiret dileyelim.
Senemizden sadece bir günümüzü bize tam 365 günümüzü verene adayıp onun
için vereceğiz. Bugün bari biraz uyumayalım bolca zikredelim Yaratan’ı. Aslında
gelme gayemiz bu Yaratıcı’yı anmak. Bari fırsatı ganimet bilelim.
Bugünlerde biraz kendimize dönüp bakalım, tefekkür edelim. Sonu gelen bir
yaşam biçiminden sonu olmayan dâr-ı beka’ya göçeceğiz. Sonu olan ile sonu
olmayanı değiş tokuş yapmayalım. Geçen zamana baktığımızda ne kadar çabuk
geçtiğini anlayacağımız vakit çok elzem bir durum ile karşı karşıya geleceğiz.
Elimizde fırsat var iken, gücümüz yerinde iken, çağırdığında gaflet pamuğu
kulağımıza tıkanmamışken, gözümüz görürken yapacağımızı yapalım. Telafisi
olmayan bir duruma düştüğümüz vakit bize bizden başka dost da olmaz yâr da
olmaz. Annenin babanın, kardeşin bile kaçtığı bir vakit gelmeden azığımızı
ahiret paramızı hazırlamamız temennisiyle…