“Başı
rahmet, ortası mağfiret ve sonu ise cehennemden kurtuluş” olan Ramazanın son günleri
içerisindeyiz. Sayılı günlerin çok çabuk geçtiğini biliyoruz. Bu sene de
Ramazanın sonuna geldik. Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu corona belası
yüzünden buruk bir Ramazan yaşadık. Ama bu durumu fırsata çevirerek Ramazanın
manevi ikliminden bol bol istifade etmeye çalıştık.
Bayrak
şairi Arif Nihat Asya’nın “Seccaden kumlardı” diye başlayan Naat’ını bugüne
kadar hiç okudunuz mu bilmiyorum. Çok etkileyici bir şiirdir. Naat;
peygamberimize övgü amacıyla yazılan metinlerdir. Şiir, peygamberimize övgü
amacı taşıyınca içinde geçen kavram ve kelimeler de Peygamberimizin hayatıyla
yakından ilgilidir.
Naat’ın
hemen başlarında Peygamberimizin sütannesi Hz. Halime’den bahsedilir. O zamanki
Arap toplumunda sütanneliği geleneği vardır. Yeni doğan çocuklar emzirilmek
üzere bir başkasına verilir ve buna da sütannesi denilirdi. Peygamberimiz de
sütannesi olarak Hz. Halime’ye teslim edilir. Peygamberimiz, Hz. Halime ile
birlikte iken, Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ine de konu olan çok harikulade
olaylar yaşar. Melekler tarafından peygamberimizin kalbi temizlenir. Bu duruma
Hz. Halime’nin çocukları şahit olur. Durumu anne ve babasına anlatırlar. Hz.
Halime’nin eşi de bir zarar gelmemesi düşüncesiyle Hz. Âmine’ye çocuğunu teslim
ederler.
Peygamberimizin
annesi Hz. Âmine bir gün oğluyla birlikte ölen eşini ziyaret etmek üzere
Medine’ye gider. Burada akrabalarında bir ay kalır. Ziyaret sonrası dönerken
yolda, Ebva denilen yerde vefat eder. Kabri de burada bulunmaktadır. Yıllar
sonra Peygamberimiz annesinin mezarını ziyaret eder, gözyaşlarına mani olamaz.
Şiirde “Ey Abva’da yatan ölü/Bahçende açtı dünyanın/En güzel gülü” denilerek bu
olaya işaret edilir.
Peygamberimize
daveti sırasında en büyük zulmü Taifliler yapmıştır. Peygamberimizi taşlamışlar,
yaralanmasına sebep olmuşlardır. Ancak rahmet peygamberi onların bu davranışına
karşı asla beddua etmemiştir. Taif ile beraber bir set de kutlu davetçiye
Hayber Kalesi’nden gelmiştir. Burada yaşayan Yahudiler sürekli düşmanlık ve
ihanet içerisinde olduklarından Müslümanlar için tehlike arz etmişlerdir. Uzun
süren bir kuşatmayla burası da Müslümanların eline geçmiş, tehlike ortadan
kalkmıştır.
Peygamberimize
en çok zulmedenlerden biri de Ebu Leheb’dir. O da Naat’ta yerini alır.
Peygamberimizin amcası da olan Ebu Leheb, hanımıyla beraber çeşitli işkenceler
yapmaktan kaçınmamıştır. Kendisi ve hanımı hakkında ayet inmiştir. Bugün beş
vakit namazlarda okuduğumuz “Tebbet Suresi” bundan bahseder: “Ebu Leheb’in eli
kurusun.” der. Nitekim Ebu Lehep başındaki bir yara yüzünden ölür. Ebu Lehep’le
beraber cehaletin örnek sembol ismi Ebu Cehil de müşriklerin önde gelenidir.
Zulüm bakımından o da Ebu Lehep’ten geri kalmaz. Bedir savaşında öldürülür.
Arif Nihat Asya her ne kadar gerçek Ebu Cehil ölse de onun torunları olan
cehaletin temsilcilerinin kıtalar dolaştığını vurgular.
Şiirde
Peygamberimizi öldürmeye kalkışan müşriklere gönderme de vardır. Bunlardan
ilkinde Peygamberimiz, kendisine suikast düzenleneceğini haber alınca Hz.
Ali’yi kendi yatağına yatırır. Kuşatma halindeki evden çıkarken yerden aldığı
toprakları müşriklerin üzerlerine serper. Müşriklerin gözü görmez olur. Bu
husus Yasin Suresinde ayetle (8-9) sabittir. Bir diğeri de Mekke’den Medine’ye
hicret ederken Hz. Ebu Bekir’le sığındıkları Sevr Mağarasına baskına gelen
müşriklerin karşılaştıkları manzaradır. Mağaranın girişine örümcek ağ örmüş,
kuş yuva yapmıştır. Bunu gören müşrikler mağaranın içerisine girmezler ama o
anda endişeye kapılan Ebu Bekir’i Peygamberimiz “Hüzünlenme, Allah bizimle
beraberdir.” diyerek rahatlatmış, önceki olayda olduğu gibi bu olay da Tevbe Suresinin
ayetiyle (40) desteklemiştir.
Medine’ye
hicret edilince Mekkeli müşriklerle gerçekleşen iki savaş vardır. Bunlardan
ilki Bedir, diğeri ise Uhud Savaşıdır. Bedir Savaşında Müslümanlar galip
gelirler. Burada da Allah’ın, İslam ordularına görünmeyen askerlerle (melekler)
yardımı gerçekleşir. Ȃl-i İmran Suresinin ayetlerinde (13) bu durumdan
bahsedilir. Uhud Savaşı’nda ise Müslümanlar pek çok şehit verirler. Zahiri
olarak müşrikler galip gibi gözükseler de bu savaşın da galibi yine
Müslümanlardır. Peygamberimizin ifadesiyle Müslümanların şehitleri Cennet’e;
müşriklerin ölüleri ise cehenneme gitmişlerdir.
Daha
pek çok olaya atıfta bulunulan Arif Nihat Asya’nın “Naat”ını, eğer bugüne kadar
okumamışsanız, ısrarla okumanızı tavsiye ederim.