Yurdumuzun
her yerinde şu sıralar, Korona
virüsten dolayı yaşanmakta olan olumsuz durumlar hepimizin malumudur.
Haftalardan beri belli bir kesimim (20’ nin altı ve 65’ in üstü) yaşlara
uygulanmakta olan mantıklı veya mantıksız sokağa çıkma yasağını da hepimiz
biliyoruz.
Mantıklı yahut mantıksız diyorum. Zira şahsen konunun uzmanı değilim ve
o itibarla da net bir şey söylemem yersiz ve gereksiz olur.
Ancak bu konunun uzmanlarının bile
hemfikir olamadığı bu konuda bir gerçek varsa, o da belli bir kesim bundan dolayı büyük mağduriyet yaşamaktadır.
Neyse
ki haftalardan sonra ilk defa Mayısın
son haftasının Cuması(ayın 29’ u), Sosyal Mesafe şartı
çerçevesinde toplu namazın kılınmasına ve devanı Pazar (ayın 31’ i) için de yine ilk defa,65 yaş üzerindekilerin belli bir saat diliminde sokağa çıkmalarına
müsaade edildi.
Bunun devamında da Haziranın ilk Cumartesi ve
Pazarı (6 ve 7’ si) için, yine
belli bir zaman diliminde sokağa çıkma müsaadesi verildi.
Diyeceksiniz ki; iyi de, bu konularla
yazı başlığının ne alakası var yani,
değil mi?Düz mantıkla bakarsan doğru, hiçbir alakası yok Allah için! Lakin olay hiç te öyle değil!
Bu
Pazar serbestisinde haftalardır görüşüp konuşamadığımız dostlarla,şöyle bir hasret gidermek ve sohbet
etmek için buluşup oturduğumuz Çay Ocağı
sahne oldu konumuza.
Oturduğumuz masanın yanı başındaki
tanımadığım vatandaşlar hararetli hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Bahsettikleri konu, geçen haftanın Cuma Namazıyla ilgiliydi.
Daha
öncesinde nelerden bahsetmişler ve nereden o noktaya gelmişlerdi bilmiyorum. Gittikleri camide cumanın ilk
sünnetini kılıp, hutbeyi dinleyip ve
imam farzını kıldırdıktan sonra cemaate namazın bittiğini, isteyenin istediği gibi hareket edebileceğini söylemesini
tartışıyorlar!
Arkasından konuyu değiştirdiler ve
başladılar bu defada önceki hafta İzmir’
de bir camiin merkezi sisteminden ‘’Çav Bella’’çalınması rezaletinin kritiğini
yapmaya!
Ben vatandaşların
tartışmalarındaki konuların dini ve ilmi boyutları hakkında görüş ve fikir
yürütecek değilim! Doğrudur veya
yanlıştır, haklıdır yahut değildir! Ama ortada bir gerçek var ki, o da toplumun diline düşen konuların, bilinen boyutu itibariyle büyük
çoğunluğunun vatandaşın artık gözünden kaçmadığıdır!Vebu gibi hareketler toplumda ayrışmaya sebep olmaktadır!
Cumayı kıldıran imamın o şekildeki
eksik açıklamasının gerekçesini, vatandaşın
tartışma konusu yapması ne kadar uygun ve doğrudur?
Bugün için bildiğimiz kadarıyla
toplamda 150 bin civarında bir
personel mevcuduna sahip olan bir ‘’Diyanet Başkanlığı’’ndan bahsediliyor.Buna karşılık yurdumuzdaki cami sayısı
da 85 bin civarında oluyor!Ücra yerlerdeki camilerin hiçbirisinde
de görevlinin olmadığı söyleniyor!
Buranın başında bulunan şahsın
çeşitli konuşmalarından bahsediliyor! Hutbelerdeki
nasihatleri (ele verir talkını, kendi
yutar salkımı) olarak değerlendiriliyor!
Hak – hukuk – adaletten vaaz verirken, öbür
taraftan da tabir caizse (deveyi
hamutuyla götürüyor!) şekli çıkıyor!Buna
benzer örneklerin ardı arkası kesilmiyor!
Hem Ankara da ve hem de İstanbul
daki beleş lojmandan gayrı, kendisine
alınan son model zırhlı ithal araçtan başka,
hanımı için de alınan sıfır otomobil ve özel şoför tahsisine pes dedirten
hareketin,Başkan Yardımcısının
istifasına kadar dayanması dillerden düşmüyor!
Bu kurumun bağlantılı birde ‘’Vakıf’’ı
var!Pek çok akçe’ li işleri buranın üzerinden yürütülüp, belli bir gelir elde ediliyor.Örneğin
camilerin yan gelirleri burada toplanıyor.
Hac ile ilgili bazı işlemler yine buranın üzerinden yürütülüyor!
UMRE ziyaretlerine sivil firmalar, genel ortalama 1000 – 1500 dolara götürüp getiriyorlar. 800 dolar’ a kadar düşen olabildiği gibi çok daha lüx’ leri de
var.Pratik tarif olarak UMRE ile HAC farizasının maddi işlem olarak farkı ‘’Kurban’’oluyor.
Şeytan Taşlamayı bedel olarak ele
almadığımızda,şu Korona salgını arifesinde Umreye gidenlerin 500 – TL (max. 100- dolar) a adak kurbanı kestikleri bir gerçek!Buna karşılıkbusenenin hac fiyatı(ki şu ana kadar gerçekleşeceği kesinleşmedi!)
ortalama 5500- dolardır!
Daha
fazladeşelemeden, bu meseleyi burada
noktalayacak olursak eğer, insanın
sorası geliyor yani. Bu kurum Diyanet Başkanlığı mı yoksa Hiyanet Başkanlığı mı?
NOT: İsteyene daha da ayrıntılı bilgi
verebilirim!