Merhaba,
Gönülden gelen, çıkarsız, beklentisiz, eskilerin de dediği
gibi şöyle ''özden'' bir merhaba ile selamlıyorum tekrardan hepinizi. Aynı
geldiği ilk gün “Merhaba ya şehr-i Ramazan Merhaba'' dediğimizdeki mutluluk ve
heyecanla ugurladığımız Ramazanın bereketi ve rahmetiyle selamlıyorum sizleri,
Her ay kıymetlidir lakin Ramazan-ül Muazzamda bambaşkaydı.
Onun kadar yumuşak geleni yoktu. Recep celallidir mesela... Zilhicce zordur,
Muharrem’in tecelliyatı ağırdır. Ramazan-ı muazzam ise çok kıymetliydi bizim
için.
Hem afiyetle, hayırla geldi gönlümüze. Şöyle bir hoş
ediverdi. Aç kaldık ama iftarla açlığın lezzete bürünüşünün güzelliğine şahit
olduk. ,Susuz kaldık ama iftarla suya
kanmanın keyfini güzel bir şekilde yaşadık,tüm bunları paylaşmanın güzelliği
içinde dolu dolu bir ay geçirdik. Sahuru ayrı, iftarı ayrı bereket, gündüzü
ayrı güzel ,gecesi ayrı güzel,renkleri bile ayrı ayrı canlı güzeldi,
ibadetlerimiz de mana kazandı. Öyle bir ay yaşadık ki, ibadet edersin
güzel,edemezsin uyur kalırsın ,uykusu damağında ayrı güzel.Allahu Teala’nın
rahmetinin bizi kuşattığı bir ay öyle ki Allah(cc) bir kere bir an rahmet etse
yağdırır geçer, affettim der olur biter, ona zor mu var? “Ol”dedimiydi oluverir, vermeyi de çok sever, vermeyi
istemeseydi istemeyi vermezdi. Verdiği kulu içinde çok şey değişir. Rahmetle,
bereketle, mağfiretle dolu bir ay yaşadık ve sonu cehennemden azat olmakla
müjdelendik.Bayramımızı evimizde ellerde berat ile kendi kendimize geçirdik.
Aynı zamanda bayramlaşma, barış ve af ayı olan günleri yaşadık
Hepimiz çok eskideki mübarek ramazan günlerini konuştuk. Bu
sene geçen yıl ki Ramazan’ı Şerifi bile iyice arar olduk. Bu sene ki hiçbirine benzemedi çünkü ,o çok özlediğimiz
hasretini çektiğimiz Kâbe’yi Muazzama ’da kılınan teravihler, edilen toplu
dualar da yoktu. Bir çoğumuzun canlı şahit olduğu bir çoğumuzunda ekranlarda
gördüğü Mültezemde , Kabe’nin eşiğinde üst üste sümbüller gibi asılı dua eden
insanlarda yoktu .Ah keşke! bu Ramazan’da orda olsaydık ta asılsaydık kapısına
sümbüller gibi eşiğinde yalvarsaydık “Kulum de! gitmem! Kulum de! gitmem! “diye
...yalvaramadık, yüz süremedik.
Evet o günler geçti, Ramazan bitti. Peki kazandığımız
değerleri ne yapmalıyız.
Her güzel şeyin sonu olduğu gibi Ramazan’ı şerifinde sonu
geldi bitti gitti. Ama biz halen imtihanın içindeyiz. En değerli günleri “Kadir
Gecesi “ni yaşadık. Sırf Allah(cc) için tutulan, ruhu Allah’a yükselten oruçla,
bu güzel ayın tüm zorlukları sonucunda yüce Allah’ın bize bütün manasını
indirdiği bizim de Allah’ın kadrini ve kıymetini bilmemizin gerektiğini idrak
ettiğimiz gecede kazandıklarımızı devam ettirmeliyiz. Bir gün Hz Mevlana’ya biri yanındaki şahsı
işaret ederek şöyle der;
-Bu adam Kuranı çok iyi biliyor, her kelimesinin nerde
geçtiğini bilir bakın sorun.
Hz .Pir tebessümle
-Ne güzel, cevizi saymayı öğrenmiş inşallah bir gün kırıp
yer , hakikatine de ulaşır ,der.
Her insanında hayatında bir Kadir gecesi vardır,
olmalıdır.İnsanın ahlakını tamamlayarak kemale erdiği, kâmil insan olduğu.Bunun
işareti olarak Kuran ile irtibatımız devam etmelidir.
Ramazan sonrası kaybedenlerden olmayalım,
Kazandığımız güzel hasletlerin devamı dileğiyle...