Kore Savaşı Kuzey ve Güney Kore arasında 1950-1953
yılları arasında çıkan ve II. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk sıcak çatışmalarından
birisidir. Sovyetler Birliği’nin Kuzey Kore’yi, ABD’nin ise Güney Kore’yi
desteklemesi ile savaş uluslararası bir mahiyet kazanmıştır.
Sebepler
Gerçekte
Kore Savaşı’na gelinen süreçteki olaylar 2. Dünya Savaşı’nın sonunda
başlamıştır. Japonya 35 yıl kontrol ettiği Kore’den çekilince, o zamanlar
ABD’nin müttefiki olan Sovyetler Kore’ye girmiştir. ABD Başkanı Truman da
komünist işgalinin yayılmasını durdurmak için, Kore yarımadasının ortasından
geçen 38. Paralel hattından ikiye bölünmesini ve Kuzey’in Sovyetler Birliği
işgalinde, Güney’in de ABD işgalinde olmasını önermiştir. Sovyet ve Amerikan Birlikleri
Kore’den çekildikten sonra, 25 Haziran 1950’de Kuzey Kore, sabahın erken
saatlerinde sürpriz bir şekilde Güney’e saldırmış ve üç gün içinde Güney’in
başkenti Seul’u ele geçirmiştir.
Kore
Savaşının patlak verdiği 25 Haziran 1950 tarihinde ABD’nin Birleşmiş Milletler
Genel Sekreterliğine yaptığı başvuru üzerine BM Güvelik Konseyi acil olarak
toplanmıştır. Bu toplantıda Kuzey Kore’nin Güney Kore’ye saldırmasının, barış
ihlali olduğu belirtilerek, Kuzey Kore’nin derhal Güney Kore’ye karşı saldırıyı
durdurması ve kuvvetlerini 38. Paralel dairesinin gerisine çekilmesini talep
eden karar alınmıştır. Aynı zamanda bu kararın gerçekleştirilmesi için
Birleşmiş Milletlere üye ülkelerden yardım istenmiştir.
Savaşın Başlaması
Kuzey Kore orduları 25 Haziran 1950’de 38. enlemi aşarak
güçlü ve ani bir saldırı başlattı. Böylece Kore Savaşı başladı. Kuzey hem asker
sayısı hem de silah gücü açısından Güney’den oldukça üstündü. Güney Kore
orduları saldırılara karşı koyamadı ve geri çekildi. Ama yine de Kuzey Kore, Güney’i
kısa sürede teslim alma ve tüm topraklarda hakimiyet sağlama hedefine
ulaşamadı. Yarımadanın ucunda küçük bir bölge Güney ordularının elinde kaldı.
Kuzey Kore’nin saldırısı üzerine ABD hemen Güney’e silah ve
cephane yardımı vermeye başladı. Ayrıca Birleşmiş Milletleri toplantıya
çağırdı. BM Güney Kore’ye askeri yardım edilmesini öngören bir kararı kabul
etti (27 Haziran 1950).
ABD’li General MacArthur komutasındaki BM Gücü hızlı bir
biçimde Kuzey Kore ordularını geri püskürttü. BM Gücünün ilerlemesini 38.
paralelde durdurmadı. Tüm Kore topraklarını ele geçirmek için Kuzey
topraklarında harekata devam etti. Kısa sürede Çin sınırına ulaştı.
Türk Tugayının Kore Savaşına Katılması
II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği Türkiye için
tehdit oluşturmaya başlamıştı. Sovyetler Doğu Anadolu topraklarının bir
kısmının kendine ilhakı ve Boğazlarda ortak denetim yapılması isteklerini açık
bir biçimde dile getirdi. Türkiye bu tehdide karşı ABD’ye yakınlaşma çabalarına
girdi. Sovyet tehdidine karşı Batı ülkeleri 1949’da NATO’yu kurdular.
Türkiye’de hemen bu birliğe katılmak istedi. ABD Türkiye’nin katılımını
desteklese de İngiltere ile Hollanda, Belçika, Danimarka gibi ülkeler buna
muhalefet ettiler.
Kore Savaşı Türkiye tarafından NATO’ya katılma konusundaki
muhalefeti kırmak için bir fırsat olarak görüldü ve Türkiye BM Gücüne katılmaya
karar verdi.
Özellikle solcular tarafından "Türk gencinin
kanının Amerika'ya satılması" şeklinde eleştirilmiştir.
18
Temmuz 1950’de Türk Hükümeti Yalova’da Cumhurbaşkanının huzurunda yapılan
Bakanlar Kurulu toplantısında, TBMM’nin onayı alınmadan Güney Kore’ye 4500
kişilik bir tugayın gönderilmesine karar vermiştir. Muhalefet, TBMM kararı
olmadan Kore’ye asker gönderilmesinin Anayasanın 26. maddesine aykırı olduğunu
söyleyerek itiraz etmiştir. Anayasaya göre savaş açma ve savaşa katılma, barış
yapma kararı TBMM’ye aittir.
Bunun
üzerine Adnan Menderes Hükümeti kararın, BM Güvenlik Konseyinin çağrısı üzerine
alındığını ve bunun savaş açmak olarak anlaşılamayacağı için de 26. maddenin
ihlalinin söz konusu olmadığı açıklamasını yapmıştır. Kore Savaşına asker
göndermenin, Türkiye’nin NATO’ya girebilmesi için bir köprü olacağı
düşünülmüştür.
Konu
TBMM’de görüşülmüş, Türk Hükümetinin Kore’ye asker gönderme kararının ardından,
5 Ağustos’ta 259 subay, 18 askeri memur, 4 sivil memur, 395 astsubay, 4414 er
ile toplam 5090 kişiden oluşan Kore 1 inci Türk Tugayı kurulmuş ve 18
Ağustos’ta Tuğgeneral Tahsin Yazıcı bu kuvvetin kumandanlığına Albay Celal Dora
da 241 inci Piyade Alay Kumandanlığı’na atanmıştır. Tugayımız 3 tabur piyade
alayı, 1 topçu taburu, 1 mühendislik firması, 1 uçak savaş bataryası, 1
mühimmat bölüğü, 1 nakliye bölüğü, 1 sağlık bölüğü, 1 iletişim ekibi, 1 tank
savar ekibi, 1 depo bölüğü ve 1 bandodan oluşmaktadır.
Birliğimiz
Eylül ayı sonlarında İskenderun’dan hareket ederek 17-19 Ekim’de Kore’ye ayak
basmıştır.
Türk Askeri Kore’de
Türk Tugayının Kore Savaşı boyunca yaşadığı en önemli
muharebe bu geri çekilme sırasında meydana geldi. Kalabalık Çinli kuvvetler
tarafından kuşatılan Türk Tugayı Kunuri’de 26 Kasım – 29 Kasım 1950 tarihleri
arasında çok çetin bir savaş vermiştir. Türk Tugayının direnişiyle zaman
kazanan BM Güçleri Çinli kuvvetler tarafından kuşatılmadan geri çekilmeyi
tamamlamıştır. Türk Tugayı’nın Kore’deki zayiatının önemli bir bölümünü burada
vermiştir. Toplam zayiat 218 şehit, 455 yaralı ve 94 kayıptır. Türk Tugayı
savaştığı diğer önemli çatışmalar Kumyangjang-Ni Muharebesi (25-27 Ocak 1951),
Seul savunması (13-18 Mayıs 1951) ve Vegas Muharebesidir (28-29 Mayıs 1953).
Kore’de bulunan askeri birlik zamanla yenileri ile
değiştirilmiştir. Böylece Kore’de dört farklı Tugay ve toplamda 23 bine yakın
Türk askeri görev yapmıştır. Türk askerlerinin toplam zayiatı 734 şehit, 2147
yaralı, 234 esir ve 175 kayıptır. Türkiye, BM Gücü içerisinde gönderilen asker
sayısı bakımından 6. sıradayken, kayıplar açısından ABD ve İngiltere’nin
ardından 3. sıradadır. Türk Tugayının en fazla zayiat verdiği muharebeler
Kunuri ve Vegas muhabereleridir. Savaşın sona ermesiyle asker sayısı azaltılsa
da Türk askerleri Kore’de kalmaya devam etmiştir. 1971’de tüm Türk askerleri
geri çekilmiştir.
1950'de Birinci Kore Türk Tugayı’nda görevli Astsubay
Başçavuş Hüseyin Dinçtürk ve askerlerinin Seul’e 70 kilometre uzaklıktaki Suvan
kentinde açtıkları bu okulda yetim kalmış kimsesiz çocuklara eğitim verilip
ihtiyaçları gideriliyordu. Okul "Ankara İlkokulu", "Ankara Suvan
Okulu" gibi farklı isimlerle de anılmaktadır. Türk Koreli dostluğunun
güçlenmesinde ki en önemli etken olmuştur.
Çin’in Savaşa Müdahil Olması
Çin başlangıçta Kore Savaşı konusunda tarafsız
davranıyordu. Ancak Kore yarımadasının tamamen ABD nüfuzuna girecek olma
ihtimali Çin’i harekete geçirdi.
25 Ekim 1950’de 250 bin civarında Çin askeri Çin’le Kore’yi
ayıran Yalu Nehrini aşarak BM Gücüne saldırdı. Bu tarihte Kore’deki BM
güçlerinin toplam sayısının 200 bin civarında olduğu göz önüne alındığında, Çin
kuvvetlerinin sayı gücü daha iyi anlaşılabilir. Çin’in Kore’ye gönderdiği asker
sayısı daha sonra 700 bini aşmıştır.
Savaşın Sona Ermesi
1951 yılının başlarında savaş 38. enlem civarında
tıkanmıştı. İki taraf da üstünlük gösterip kesin sonuca gidebilecek bir güç
gösteremiyordu. Ateşkes Antlaşması 27 Temmuz 1953’de imzalandı. Bu süre
zarfında çatışmalar devam etti. Sonuçta üç yıllık çatışma sonrasında eski
sınırlara dönüldü ve 38. paralel Kuzey-Güney arasındaki sınır olarak
belirlendi. Ateşkes antlaşması ile Kore savaşı sona ermiştir. Ancak savaş sonrasında
barış antlaşması imzalanmamıştır.
İnsan Kayıpları
BM Gücünün toplam ölen sayısı 55
bin civarındadır. ABD 36.516 askerle en büyük can kaybını yaşamıştır. Önemli
kayıp yaşayan diğer ülkeler İngiltere (1109), Türkiye (741) ve Kanada (516),
Avustralya (339) ve Fransa’dır (300). Güney Kore ordusunun toplam kaybı,
kaybolanlar dahil 130 bin civarındadır. Kuzey Kore ve Çin’in kayıplarıyla
ilgili farklı kaynaklardan verilen rakamlar çok değişkendir. Kuzey Kore’nin 300
bin ve Çin’in 400 bin civarında asker kaybı olduğu tahmin edilmektedir. Savaşa
daha çok hava kuvvetleriyle katılmış olan Sovyetler Birliği’nin asker kaybı 300
civarındadır.
Kuzey ve Güneyde toplan 2 milyona yakın insanın hayatını
kaybettiği tahmin edilmektedir. Sivil kayıplarının bu derece yüksek olmasının
sebebi Kuzey ve Güney Kore ordularının sivil halka yönelik sistematik
katliamlar yapması, hava bombardımanlarının ve özellikle ABD ordusu tarafından
napalm bombası kullanımının yoğun olması, açlık ve hastalıklardır.
Kore Savaşı’nın Sonuçları
Kore Savaşı sonrasında Kore yarımadasında siyasi durum
değişmedi. Savaştan sonra Kore’nin Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmüş hali
devam etti. 38. enlem sınır olarak kabul edildi. İki Kore arasındaki siyasi ve
askeri gerilim günümüzde hala devam etmektedir.
Kore Savaşı ABD ve müttefikleri ile Sovyetler Birliği
arasındaki Soğuk Savaşın derinleşmesine sebep oldu.
Kore Savaşı ile Türkiye NATO’ya üye olmak yolunda önemli
bir adım attı. 18 Şubat 1952’de Türkiye resmen NATO’ya katıldı.