Olay,
1903 senesinde Aydın’ın Nazilli kazasına yakın Kuyucak köyünde işlenen bir
cinayetle başlar. Eşkıyalar bu köyü basarlar ve bir karıkocayı öldürürler. Kaza
Kaymakamı, savcı ve jandarma olay yerine geldiklerinde bir çocukla karşılaşırlar.
Çocuğun adı Yusuf ve öldürülen ailenin
tek çocuğu…
Kaymakam
Selahattin Bey, yalnız kalan bu çocuğu kendi himayesine alır. Fakat bu duruma
Kaymakamın eşi Şahinde Hanım pek sevinmez. Bu durumdan memnun olmaz; evde sürekli
huzursuzluk çıkartır.
Kaymakam
Selahattin Bey’in Edremit’e tayini çıkar. Yusuf’u da yanında götürür. Yusuf
okula başlar; fakat okula gitmek istemez. Mahallede bakkal Şerif Efendi’nin
oğlu Ali ile tanışır ve onunla arkadaşlık etmeye başlar. Bunun yanı sıra
Kaymakamın kızı Muazzez’e de bakıcılık yapar.
Aradan
yıllar geçer. Okula gitmeyen Yusuf, Kaymakam Selahattin Bey’in aldığı küçük bir
zeytin bahçesinde kâhyalık yapar. Bir gün, şehrin zenginlerinden Hilmi Bey’in
daha önce yanında çalışan bir kadın, Hilmi Bey’in yaptıklarına dayanamayarak
Yusuf’tan iş ister. Kızıyla beraber Yusuf’un mahiyetinde çalışmaya başlar. Bir
gün işe yalnız gelir. Kızının evde hasta olduğunu söyler. Yusuf da akşam bir
şeyler alarak annesiyle birlikte kızı ziyarete gider. Onlar evde iken Hacı Etem
eve gelir. Burada Yusuf ile tartışırlar. Yusuf’u bıçakla yaralar.
Diğer
taraftan Kaymakam Selahattin Bey, Hilmi Bey tarafından kumar masasında
borçlandırılır. Yüklü miktarda borca karşılık senet yapılır. Kaymakamın normal
şartlarda bu borcu ödemesi mümkün değildir. Bu durumu bilen Hilmi Bey, borca
karşılık Kaymakam’ın kızı Muazzez’i oğlu Şakir’e ister. Şakir’in ahlaksız,
serseri ve ayyaş durumunu bilen Yusuf şiddetle bu duruma karşı çıkar. Arkadaşı
Ali’den borç alarak Muazzez’i kendisi ile evlenmeye razı edeceğini söyler. Aldığı
borçla Kaymakam’ın borcunu kapatır. Ali bir düğünde sarhoş Şakir’in silahından
çıkan kurşunlarla öldürülür. Yalancı şahitlerle ve nüfuz kullanılarak olay
örtbas edilir. Şakir bir hafta içinde serbest bırakılır.
Bu
sırada Muazzez ile Yusuf arasında duygusal bir yakınlık başlar. Bir gün annesi
Şahinde Hanım ile Hilmi Beylerin bağ evine giden Muazzez’i Yusuf kaçırır.
Gittikleri köyde nikâh kıyarlar. Durumdan haberi olan Kaymakam Selahattin Bey,
köye giderek Yusuf ile kızı Muazzez’i evlerine getirir. Yusuf’a Kaymakamlıkta
bir iş ayarlar. Yusuf artık memur
olmuştur. Birkaç ay sonra Kaymakam Selahattin Bey kalp krizi geçirerek vefat
eder. Yusuf’un dünyası başına yıkılır.
Yeni
gelen Kaymakam, Yusuf’u şehirden uzak tutmak için vergi toplamak üzere köylere
gönderir. Görev gereği Yusuf gittiği köyden bir haftadan önce gelememektedir.
Bu durumu değerlendiren Şahinde Hanım, kızı Muazzez’i de yanına alarak ev
gezmelerine gitmektedir. Hatta işi daha ileriye götürerek düşmanları sayılan Hilmi
Beylere dahi gitmektedir. Onlar da Şahindelerin evlerine gelmektedirler. Bir gün
bu gelişlerinde yeni gelen Kaymakam da olur. Kaymakam, Muazzez’e uygunsuz
davranışlarda bulunur.
Bütün
bu durumlardan çok sonraları haberi olan Yusuf bir gece eve baskın yapar gibi
gelir. Uygunsuz bir vaziyette eşi Muazzez’i ve Şahinde’yi görünce ne yapacağını
bilemez. Eline geçirdiği silahla rastgele ateş etmeye başlar. Bu arada yanan
gaz lambası yere düşerek söner. Yusuf bu hengâmede Muazzez’i alarak kaçar. Atla
yolda giderken Muazzez, vurulduğunun farkına varır ve bunu Yusuf’a söyler. Bir
süre daha gittikten sonra Yusuf durur, Muazzez’in yarasını sarar. Soğuk bir kış
günü olduğu için sakin bir yer bulup sabahlarlar. Sabah olduğunda Muazzez’in
öldüğünü görür. Yusuf yıkılır. Acı içerisinde Muazzez’i olduğu yere gömer.
Yusuf, matemini içine gömerek yeni bir hayata doğru oradan uzaklaşır.
Eser;
içinde bulunduğu devrin sosyal özelliklerini anlatması açısından önem
taşır. Osmanlı’nın son dönemlerinin
yaşandığı yıllarda meydana gelen bir olayın işlendiği eserde toplumsal farklılıklar
ve bu farklıların hayata yansımaları akıcı ve sade bir üslupla ele alınır.