Bugünkü ev ödevim sözlükten
rastgele seçtiğim kelimelerle bir öykü yazmaktı . "hiçlik, idam, günah,
özür, dünya, salgın..." Açtım sözlüğü rastgele sözcükler seçiyorum ama
muhakkak algıda seçicilik devreye girmiş olmalı pek de iç açıcı kelimeler değil
kenara ayırdıklarım. Yazdım yine de bir öykü, malumumuz efkarın dibine ekmek
banacak türden nur topu gibi bir öyküm daha oldu. Aman efendim onu paylaşmayacağım burada hemen
endişe duymayın lütfen. Hem, biliyorum bıkmış birileri acılı, efkarlı
yazılarımdan. Köşede yazarlık yapmanın diğer türlü yazmaktan böyle de bir farkı
var. Anında dönüt ve sesli okuyucu.
Evet, öyküyü diyordum burada
paylaşmayacağım ama "salgın" sözcüğü de birçok çağrışım yapmıyor mu
şimdi? Onunla ilgili yazacağım işte. Diyecek ki birileri "Çok yazıldı
hatta yazılmaya da devam ediyor." Merak etmeyin ben Covid-19'dan da söz
edecek değilim. Sadece şimdiki zamanlı da düşünmeyin. Uzun zaman önce dünya,
bir salgına yenilir gibi kötülüğe, yalana , sahteliğe, bencilliğe yenilmedi mi?
Onlar neydi sizce? Bence tüm bunlar ve sayıca çoğaltılabilecek olan benzeri
şeyler salgındı örneğin yalan da bir salgındı. Öyle olmasa "-cı ve-lık"ekini
alıp "yalancılık" haline gelir miydi? Pek âlâ bundandı, doğru
söyleyenin dokuz köyden kovulması çünkü
yalancı doluydu o dokuz köy... Ya da "bencillik" sözü yumuşatıp "kendini
evrenden çok daha önemli bulma sanatı" mı desem? Demeyeceğim! Düpedüz
bencillik adı. En büyük salgınlardan biri bence. İnanmıyorsanız hayatınızdaki
dost sayısına bakın, derim. Düşünün şimdi sayıca neden az dostlarınız?
Bencillik çoğalıp bir salgın haline geldiği için olabilir mi? Örnekler arttıkça birbirine benzeme olasılığı
artar, belki yazı da amaç dışına çıkar, göze alamam şimdi amacının dışına
çıkmış bir yazıyı toparlamayı. Zaten derdim de bu değil. Şunu merak ediyorum
sadece, "Covid-19' a karşı aldığımız önlemlerin ne kadarını örneklediğim
durumlar için aldık?
Hemen bakalım: "Dürüstlük,
enayilik, demişsiniz. Para etmiyor, karın doyurmaz, diye de eklemişsiniz."
Yalana, riyakarlığa karşı değil de dürüstlüğe karşı önlem almışsınız bu
durumda. Tamam, haklısınız ama sadece dürüstlüğün para etmediği konusunda...
Yalanı değil de dürüstlüğü övseydik onu getirseydik salgın haline... Para
etmeyen yalancılık olacaktı.
Paylaşmayı, cömertliği de
enayilik gibi görmüşsünüz. Lafta kalmış paylaştıkça iyiliğin, mertliğin
çoğalacağı masalı, ders kitabında bir metin olmuş da hayatın kendisi ol-durul-mamış...
Çoğalan sevgi, saygı, mertlik vs. karın doyurmaz ki. Hem bunlar paylaştıkça
çoğalsa bile para, mal, mülk azalır paylaşırsak Allah muhafaza. Bundan değil mi bir dönüm toprak için üç
kardeşin boğaz boğaza gelmesi. Amaan sen de canım, dediğinizi duyar gibiyim.
Miras meselesi hep var. Hayatta kalan
yesin, içsin, sıç-rasın... Kalan sağlar
bizim, dünya da kalan sağ zenginlerin olsun. "Olsun gözüm olsun." da adı
BENCİLLİK olmasın mı şimdi?
Bence salgın haline gelen
güçlünün güzsüzü ezmesiydi, işverenin sömürmesine göz yummasıydı üç kuruş için
birilerinin... Yalan, namussuzluk, bencillik.. Daha çok salgın var ki hangisini
saymalı? Şimdiki zamanda düşünürsek tek salgın korona. Hayatta kalma isteğinizle tutundunuz ona.
Oysa ben maskemi pisiliğin kokusuna karşı takıp sosyal mesafemi iki değil iki
bin metre kadar bencile, yalancıya, yalakaya karşı oluşturdum. Sadece ellerimi
değil ruhumu yıkayıp havalandırıyorum. Bu da hijyenim olsun.
Peki, ya siz? Dünya bunca
kötülüğe yenilirken hangi önlemleri almıştınız? Betonla tıkanmıştı dövülenin
sesine kulaklarınız, haksızlığa karşı isyanla haykıramazdı sımsıkı dikilmiş
dudaklarınız. Hangi önlemleri... Efendim? Duyamıyorum..