Yýllardan beri bu sütunlardan eðitime yönelik yahut eðitimle ilgili
herhangi bir yazý yazýyorsam ki, haddim olmayarak belirtmek isterim, ben
bir eðitimci deðilim! Evet tüm bu yazýlarýmýn istisnasýz tamamýnda ‘’Adýndan gayrýsý MÝLLÎ olmayan’’ tabirini kullanýrým!!!
Benim bu hitap þeklime de mesleði
eðitimcilik olan bazý dostlarým kýzarlar! Oysaki o dostlarýmýn bana
deðil mevcut sisteme kýzmalarý gerektiðini ne kadarda ifade etmeye çalýþýyor
olsam da nafile!
Bu yazýyý sütunuma düzenlerken de aklýma meþhur
bir Nasrettin Hoca fýkrasý geldi. Onu yüksek müsaadelerinize
sýðýnarak yazýnýn önüne konu giriþi yapmak istedim.
‘’Bir gün komþusu Hocadan eþeðini emanet
ister! Hoca bu komþusuna eþeði vermek istemez. Vermek istemez ama
uygunda bir mazeret belirtmesi gerekir. Evirir – çevirir, ne
desin! (-Eþeði bizim oðlan
nallatmaya götürdü, þimdi burda deðil!) der. Komþusu çaresiz boynunu
büker ve tam da dönüp giderken, ahýr tarafýndan eþeðin anýrmasýný
duyarlar!
Komþusu hemen yüz geri döner ve Hocaya; (-Ya
Hoca hani oðlun eþeði nallatmaya götürmüþtü. Kocaman yaþýn baþýndan da
utanmýyor ve birde yalan söylüyorsun! Ýþte bak eþeðin sesi geliyor!) der.
Komþu bunu der demesine de bizim hoca hiç lâf altýnda kalýr mý? (-Bre
mübarek sen benim sözüme inanmýyorsun da, ahýrdaki eþeðe mi inanýyorsun?
Bizim eðitim hikâyemiz de
biraz Nasrettin Hocanýn eþek hikâyesine benzedi! Biz söylediðimiz
için geçersiz sayýlan o verdiðimiz bilgileri, belgeli þekilde elime
ulaþtý.
Sað olsun, çok sevdiðim ve
güvendiðim bir dostum, geçen ay bir ulusal medyada, bu konunun
gündeme getirildiði aþaðýda sunacaðým yazýyý yollamýþ (Aktüel * 29. 06. 2020 / 00, 59).
Bu yazýnýn devamýnda da yine, daha önce (Kaynak: 21. Nisan. 2020 / 23, 26 – Haber vaktim) de yayýmlanmýþ olan baþka bir bilgiyi paylaþtý.
Evet, þimdi
gelelim þu bizim ‘’adýndan gayrýsý millî olmayan’’ Millî Eðitimimize. Bakalým bu zamana
kadar karþý çýkan dostlar, bundan sonra ne diyecekler acaba hele bir
okuyun da görelim!
*
‘’Meðer 'milli' sandýðýmýz
eðitim Amerikan' mýþ! Milli Eðitim ABD' ye emanet! Büyükelçi ne derse o oluyor!’’
27 Aralýk 1949 yýlýnda Türkiye ve ABD hükümetleri arasýnda eðitim
komisyonu kurulmasý hakkýnda bir anlaþma imzalandý. Milli Eðitim
sistemini altüst eden, eðitimi ABD kültürünün hizmetine sunan bu
anlaþma, dönemin Cumhurbaþkaný Ýsmet ÝNÖNÜ tarafýndan imzalandý.
Üstelik 152, 5 Milyon dolarlýk Marshall Yardýmý karþýlýðýnda!
Ýstanbul Sözleþmesi' nden daha tehlikeli olan Fulbright Anlaþmasý'
yla eðitim ABD' ye teslim edildi!
* - ) Toplum mühendisliði için, ABD eðitimi ele geçirdi!
Bilindiði gibi, 1947 - 49 yýllarýnda Sovyet tehdidine karþý Türkiye’ yi bölgede kullanmanýn ilk
adýmý olan Truman doktrini ve Marshall planý çerçevesinde Türkiye’ ye yaklaþýk 152, 5
Milyon dolar yardým yapýldý. Bunun
147, 5 Milyon dolarlýk bölümü hava -
kara ve deniz kuvvetlerinin modernizasyonu için kullanýlýrken, 5 Milyon dolar kadarý yol yapým çalýþmalarý için ayrýldý. Ne var ki bu yardým adý altýnda verilen paralar aðýr
anlaþmalarý da beraberinde getirdi. ABD, bizden en mühim kurumlarýmýzdan biri
olan “Eðitimi” istedi!
Çünkü Amerikan kültürünün aþýlanmasý, zihinlerin köleleþtirilmesi,
uyuþturulmasý ve toplumda ciddi bir bilinç kaymasýnýn yaþanmasý için
eðitim bulunmaz bir fýrsattý.
Öðretilmiþ çaresizlik!
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Amerika Birleþik Devletleri
Hükümeti arasýnda imzalanan anlaþmanýn onanmasý hakkýnda kanun tasarýsý ve
Dýþiþleri Komisyonu raporuna (TBMM, 1950
- 1 / 731) bakýldýðýnda durumun
vahameti ortadadýr. Ýsterseniz o gün
mecliste alýnan kararýn içeriðine bakalým.
Gerekçede “Amerika Hükümeti, harpten sonra ordusu elinde kalan fazla malzemenin
satýþý için müteaddit devletlerle anlaþmalar yapmýþ ve gerek bu devletleri
mezkûr satýþlarýn hasýlatýný dolar olarak ödemek külfetinden kurtarmak gerekse
bu vesile ile Amerikan kültürünü yaymak gayesiyle, anlaþmalarla tahassül eden
alacaklarýn bu memleketlerde kültürel gayelere sarfýný temin edecek kültür
anlaþmalarý imzalamýþtýr.” denilmektedir.
Rapordan olduðu gibi
aktaralým: Bu anlaþma 27 Aralýk 1949 tarihinde Ankara’ da imzalanmýþ ve
yukarýda mezkûr mektuplar da ayný zamanda imzalanarak teati edilmiþtir.
* - ) Anlaþma tasarýsý hulasaten þu hükümleri ihtiva etmektedir:
1. Amerika Hükümeti; Kahire
Anlaþmasý ile borçlu bulunduðumuz meblâðýn ödenmemiþ bakiyesinin âzami
yarýsýna kadar her hangi bir kýsmýnýn, Kültür
Anlaþmasýnýn derpiþ ettiði gayelere sarf edilmek üzere, Merkez Bankasýnda açýlacak hususi bir hesaba
yatýrýlmasýný talep edebilir.
2. Bir Eðitim Komisyonu tesis edilecek ve bu teþekkül
yukarýda mezkûr hesaptaki parayý þu gayelerle sarf edilebilecektir:
A) Amerikalýlarýn Türk okul ve üniversitelerinde ve
Türklerin Amerika kýtasý ve haricindeki Amerikan okul ve
üniversitelerinde tahsil, inceleme
ve tedris iþleriyle iþtigali için lüzumlu masraflarý karþýlamak;
B) Amerika’ ya tahsile
gidecek Türk talebenin yol masraflarýný temin etmek.
3. Komisyon yukarda mezkûr eðitim iþleri için programlar
hazýrlayacak ve bu hususta Amerikan Eðitim müesseseleriyle
iþ birliði yapacaktýr.
* - ) 4 Türk 4 ABD' liden oluþan komisyonun baþkaný ABD Büyükelçisi!
4. Komisyon, dördü Türk ve
dördü Amerikalý olmak üzere sekiz azadan mürekkeptir. Amerika Büyükelçisi fahrî reistir. Türk azayý Türkiye Hükümeti,
Amerikalý azayý Amerika Büyükelçisi tayin ve azleder. Komisyon âzasý bilâ ücret vazife
görür.
* - ) ABD Dýþiþleri Bakaný komisyon kararlarýný denetleme hakkýna sahip!
5. Komisyonun merkezi Ankara’
dadýr. Komisyon Türkiye ve Amerika
Hükümetlerine senelik raporlar verir. Amerika Hariciye Nazýrý Komisyonun kararlarý
üzerinde murakabe (denetleme ) hakkýný haizdir.
6. Türkiye Hükümeti, Amerika
Hükümetinden zaman zaman vâki olacak talepler üzerine, cem’ an yarým milyon dolarýn resmî kurdan Türk Lirasý mukabilinde Merkez Bankasý’ ndaki hususi hesaba yatýracaktýr. Ancak bir sene zarfýnda 250. 000 dolar mukabilinden fazlasýnýn
bu hesaba yatýrýlmasý talep edilmeyecektir.
Bu suretle, hem öðrencilerimizin
Amerika’ da tahsil görmesinin, hem Amerika’ dan memleketimi ze öðrenci,
profesör ve bilginlerin gelmesini temin ederek, Türk ve Amerikan
kültürlerini birbiri ne tanýtýp yaklaþtýrmak bakýmýndan, büyük mânevi faideler saðlayan, ayrýca da döviz olarak borçlu
bulunduðumuz paranýn, bir kýsmýnýn
Türk parasý olarak memleketimizde sarfýný derpiþ eylemek bakýmýndan maddî bir
faide de temin eden iþ bu anlaþmayý,
Hükümetimiz Yüksek Meclis’ in
tasdikine sunar. (TBMM, Dýþiþleri
Komisyonu, Esas No. 1 / 731, Karar No. 14, 1950.)
* - ) Anlaþmayla eðitim ABD' ye teslim edilmiþ oldu!
Ýþte o gün korkunç bir biçimde eðitimi maalesef ABD’ nin hizmetine de
sunmuþ olduk. Kendi paramýzla kendimizi baðýmlý hale getiriyorduk. Milli Eðitim
sistemini CIA’ ya baðlayan bu anlaþma ile ABD, ileriye dönük stratejik bir plan
yapýyordu.
Ýnönü’ nün piþmanlýðý: Ýðfal etmeye,
baþaramazlarsa iþi sürüncemede býrakmaya çalýþýyorlar!
Yýllar sonra bu anlaþmayý imzalayan Ýsmet
Ýnönü piþmanlýðýný þu cümlelerle ifade edecektir ama iþ iþten geçmiþtir. “Hepsinin çevresinde uzman
denen yabancýlar dolu. Ýðfal etmeye çalýþý yorlar. Baþaramazlarsa iþi
sürüncemede býrakmaya çalýþýyorlar. O da olmazsa karþý tedbir alýyorlar. Bir
görev veriyorum sonucu bana gelmeden, Washington’ un haberi oluyor! Sonucu
memurlardan önce sefirden öðreniyorum!
…
Böyledir
bu iþler, peygamber edasýyla size dünyalarý vaat ederler. Ýmzayý attýnýz mý
ertesi günü gelmiþlerdir. Personeli gelmiþtir, teçhizatý gelmiþtir, üsleri
gelmiþtir. Ondan sonra sökebilirsen sök! Gitmezler! Ancak bu sorunun üzerine
vakit geçirmeden gitmek gerek. Yoksa ne baðýmsýz dýþ politika ne baðýmsýz iç
politika güdemezsiniz. Havanda su döver siniz. Fakat sanmayýn ki bu kolay bir
iþtir. Denediðinizde baþýnýza neler geleceði bilinmez! …”
* - ) Oylar
eþit çýkarsa, kararý ABD' li Büyükelçi belirliyor!
Bilindiði gibi anlaþmanýn ilgili maddesine göre komisyon; "4’ ü Türkiye vatandaþý, 4’ ü ABD vatandaþý
olmak üzere 8 üyeden oluþacaktýr. ABD’ nin Türkiye’ deki diplomatik misyon þefi,
komisyonun fahri baþkaný olacak ve komisyonda oylarýn eþit olmasý halinde
kararý komisyon baþkaný verecektir!” Komisyonun ABD vatandaþý olan 4 üyesinden
2’ sinin elçilik teki CIA ajanlarý
arasýndan seçildiðini söylememize gerek yok sanýrým!
Komisyonun görevi, müfredatý tayin etmek!
Bu komisyonun görevi, Türk çocuklarýnýn ilk, orta ve lisede
okuyacaðý derslerin müfredatýný yani programýný belirlemekti.
Projenin mimarý, dönemin ABD Baþkaný Truman’ ýn meþhur
doktrinini “eðitim ve kültür” alanýnda projelendiren kiþi olan Senatör William Fulbright’ tý. 1946 - 1953 yýllarý arasýnda ABD Senatörü olarak görev yapan William
Fulbright, daha çok Amerikan
karþýtlýðý yüksek ve yer altý kaynaklarý zengin olan Latin Amerika ülkelerine dönük projeleri ile bilinen sömürgeci
bir isim.
"Türkiye’ nin anahtar bir ülke olduðunu
biliyorum!"
Bugün projenin baþýnda kýzý Harriet Fulbright bulunmaktadýr. 2015 yýlýnda Amerika dýþýndaki ilk Fulbright Enstitüsü’ nün açýlýþýna
katýlmak üzere Türkiye’ ye gelen Bayan Fulbright, Hürriyet’ e verdiði röportajda “Türkiye’ nin anahtar bir ülke olduðunu biliyorum.” diyerek eðitimin
önemine dikkat çekmiþti. Bugün Fulbright komisyonu aktif bir þekilde
iþlerini rahatlýkla yürütüyor.
* - ) 1994' te Milli Eðitim
Geliþtirme Komisyonu' ndaki 60 personelin 40' ý ABD' liydi!
Fulbright anlaþmasýndan yýllar
sonra 1994 yýlýnda eðitim dünyasýna
giren Milli Eðitim Geliþtir me Komisyonu’ nun 60
personelinden 40’ ý Amerikalý idi. Komisyonun baþýnda da L.
Cook isimli bir Amerikalý
bulunuyordu. MEB Baþdanýþmaný
ise Howard Reed idi.
Türkiye’ nin ABD’ ye baðýmlýlýðý / teslimiyeti Truman Doktrini,
Marshall Planý ve Fulbright Anlaþmasýyla olmuþtur. Fulbright anlaþmasý ayný
zamanda bir CIA projesi olan FETÖ’ nün eðitim dünyasýna açýlan bir
kapýsýydý. FETÖ’ yü ABD’ ye
yerleþtiren ve yeþil kart almasýnda yardýmcý olan CIA ajaný Graham
Fuller ayný zamanda FETÖ’ nün
MEB’ e çöreklenmesinde de aktif rol
oynayan bir ajandý. FETÖ daha bu tarihlerde Özbekistan ve Kýrgýzistan’ daki okullarýn da 130
kadar CIA ajanýna yataklýk yaptý. Türk okullarý olarak bilinen okullar deþifre
olana kadar CIA’ nýn birer
karargâhýna dönüþmüþtü. Fulbright
anlaþmasýyla kimyasý bozulan ve altüst edilen eðitimden istifade eden FETÖ ne yazýk ki Türk okullarýndan çok
sayýda öðrencimizi devþirdi.
* - ) Türk çocuklarýný devþirmeyi amaçlayan Fulbright iptal edilmeli!
68 yýldýr ABD Büyükelçilerinin müfredatta ve
eðitim politikalarýnda etkin rol oynadýðý bu anlaþma ile eðitim
sistemimiz, Amerikan kültürüne hizmet etmektedir. Bugün ders kitaplarýmýzdaki Osmanlý sövgüsü boþuna
deðildir. Normalde hiç haç
bulunmayan kulelerin bizim ders kitaplarý mýzda haçlarla donatýlmasý da
boþuna deðildir. Türk
çocuklarýnýn tarihi ve kültürel deðerlerin den koparýlmasý boþuna
deðildir. Bu ülkenin çocuklarý 70 yýldýr çölde su arar gibi tarihlerini
arýyor larsa bunun nedeni ortadadýr!
Bugün ülkemizin eðitim, kültür, sanat, mimari ve teknoloji alan larýnda
zayýf kalmasýnýn nedeni ortadadýr.
Bugün ülkemizin gençleri ABD kültürüne, kendi tarihlerinden daha fazla
hayran ise Kudüs’ ü, Halep’ i, Baðdat’ ý, Gýrnata’ yý, Ýstanbul’ u tanýmýyorsa bunun
nedeni ortadadýr.
* - ) Fulbright' ta geleceðin lideri olarak yetiþtirilen 100' den fazla
isim var!
Ve ne hazindir ki bu anlaþma hala yürürlüktedir! Çünkü onlara göre “Türkiye anahtar ülke.” Fulbright’ ýn ülkemizden sadece 2008, 2009 ve 2010 yýllarýnda geleceðin liderleri olarak yetiþtirilmek üzere
seçtiði 100’ den fazla isim yer
almaktadýr. Bugünlerde de
üniversitelerde programlar düzenleyip zeki öðrencilerimize burs vermenin
yollarýný arýyorlar.
* - ) Çocuklarýmýzý
Amerika’ nýn elinden kurtarýn!
Velhasýlýkelam bir ülkenin zihnini ancak eðitimle esir alabilirsiniz. Bir nesli ancak eðitimle
yozlaþtýrabilirsiniz.
FETÖ, Fulbright
eðitim anlaþmasýyla eðitim sitemine yerleþtirildi. Bu anlaþmayla çocuklarýmýz ABD
emperyalizmine göbekten baðlandý. Bu anlaþmanýn artýk feshedilmesi
gerekmektedir. Çocuklarýmýzý Amerika’ nýn elinden kurtarýn!
* *
Þimdide adýndan gayrýsý milli olmayan bu bakanlýkta, bakan olarak görev yapan bir zat – ý muhteremden bir hatýratý nakledelim!
Nakledelim ki, böyle
zihniyetin sahibi olarak eðitimin baþýna bakan olarak getirilen adamlarýn, bu ülkenin evlatlarýnýn hangi ölçüde
yetiþmelerine vesile olacaklarýný þöyle bir gözler önüne sermiþ olalým!
Bunu yaparken de hiçbir kimsenin vebalini almadan, kimseyi rencide etmeden ve kimseye de
hakaret etmeden, tamamen objektif
bir bakýþ açýsýyla ve tarihe þahitlik edenlerin hatýratlarýndan yararlanarak
anlatmýþ olalým!
*
Milli Eðitim Eski Bakaný Mustafa Necati' nin ibretlik
ölümü!
‘' Eski harflerle birlikte Kur’ an’ ý da tarihe
gömdük! '’
Kaynak: Haber vaktim *
Tarih: (21. Nisan. 2020 / 23, 26).
Harf Devrimi' nin gerçekleþtiði
dönemde Latin harflerinin üstünlüðü konusunda açýklamalarda bulunan dönemin Milli Eðitim Bakaný Mustafa Necati Uðural'
ýn Konya' da düzenleyeceði konferans
öncesi apandisit patlamasý sonucu ölmesi,
yýllardýr ibretlik bir olay gibi anlatýlýr.
1 Kasým 1928' te Türkiye' de gerçekleþtirilen Harf
Devrimiyle, Arap Alfabesinden Latin
Alfabesine geçildi. Dönemin Milli Eðitim Bakaný da Mustafa Necati
Uðural' dý. Uðural' ýn harf devrimi için çok uðraþtýðý ve Anadolu' yu dolaþarak Latin
Alfabesinin çok üstün olduðu yönünde propaganda yaptýðý biliniyordu.
‘' KUR' AN' I TARÝHE GÖMDÜK! ’' AFÝÞÝNÝN ARDINDAN ÖLMESÝ ÝBRETLÝK BÝR VAKA OLARAK
DEÐERLENDÝRÝLDÝ!
Türklerin asýrlardýr kullandýðý Arap
harflerinin yerini Latin
harflerinin almasýnýn ardýndan toplum da ciddi rahatsýzlýklar ve tepkiler
oluþmuþtu. Bu tepkiler çeþitli
yollarla bastýrýlýrken, bakan Uðural
da Latin harflerini üstün kýlan
konferanslar düzenliyordu. Bu
konferanslardan birini vermek için Konya'
ya giden Bakan Mustafa Necati için
hazýrlanan afiþlerde; ''Eski Harflerle Birlikte Kur’ an’ ý da Tarihe Gömdük!” ifadeleri yer
aldýðý belirtiliyordu. Konferans
öncesi yemeðe katýlan Bakan Mustafa
Necati apandisit patlamasý sonucu hastaneye kaldýrýlarak, hayatýný kaybetti. Kimi kaynaklarda da Ankara
Numune Hastanesi’ nde öldüðü söylenmektedir.
MUSTAFA KEMAL, MUSTAFA NECATÝ' NÝN
ÖLÜMÜNDEN SONRA AÐLADI!
Mustafa Kemal Atatürk’ ün, Mustafa Necati’ nin
ölümüne adeta “hüngür hüngür” aðladýðýný Falih Rýfký Atay “Çankaya” adlý kitabýnda yazmýþtýr. Prof.
Dr. Utkan Kocatürk’ ün M. Kemal
Atatürk’ ün manevi kýzý Afet Ýnan
ile 17 Nisan 1976 günü yaptýðý
söyleþide de, Atatürk’ ün Mustafa Necati’
nin ölümüne aðladýðý bildirilir. Afet
Ýnan, ''Valla her arkadaþýna
önem verirdi. Yalnýz Necati Bey’ den… Ýþte o, yeni harflerin kabul edildiði
senedir ve öyle bir ani ölümü, onda büyük tesir yapmýþtý ve acýmýþtý çok.. Yani
çok þey bekliyordu ondan.. (…) Ben tanýmadým uzun boylu, ama vefat ettiði zaman
Atatürk çok üzülmüþtü.. Biliyorum, aðladý..” ifadelerini kullanmýþtý.
YILLAR SONRA ÞAHÝTLERÝ OLAYI BÖYLE ANLATTI:
Yaþanan olayla ilgili yýllar sonra açýklamalarda bulunan Onk. Dr. Haluk Nurbaki olayý þu þekilde
anlatmýþtýr:
Rahmetli babam o zamanlar Konya’ nýn
tek gazetesi olan “Babalýk” gazetesinin baþyazarý
idi. Ondan iþittiðim þu olayý aynen
naklediyorum: “Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Eðitim Bakaný) Necati Konya’ ya gelmiþ ve Latin harflerinin üstünlüðünü (!) anlatmak üzere bir konferans
düzenlemiþti. Þehrin her tarafýna
yapýþtýrýlan ilanlarda: “Eski
Harflerle Birlikte Kur’ an’ ý da Tarihe Gömdük” yazýyor ve
konferansýn ertesi gün saat 10’ da
verileceði belirtiliyordu. Akþam,
mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten
sonra Bay Necati, ani bir apandisit
krizine yakalandý ve hemen hastaneye kaldýrýlarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayý anlatmaya lüzum
yok, bütün hastane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmuþ, fakat ne çare ki haddini aþarak Kur’ an’
a dil uzatmýþtý. Gece yarýsý, imkânsýz denebilecek bir þey oldu ve Bay Necati’ nin yataðý yan demirinden
kýrýldý. Hasta yere düþmüþ ve
ameliyat yeri patlamýþtý. Ertesi gün
saat 10’ da, yani konferansýn yapýlacaðý
bildirilen saatte öldü!”
*
NOT: Yakýn bir tarihte izlemiþ olduðum Hulki CEVÝZOÐLU’ nun
TV programýnýn konuþmacýsý, Tarih Araþtýrmacýsý Sayýn Cengiz ÖZAKINCI, harf
inkýlabýyla ilgili bir konuda, Atatürk’
ün, Mustafa Necati’ nin ölümünden sonra ‘’hüngür
hüngür’’ aðladýðýna dair, Falih Rýfký ATAY’ ýn yazdýklarýnýn, tamamen
yalan olduðu ve böyle bir þeyin söz konusu olmadýðýna dair açýklamalarý
olmuþtur!
Dolayýsýyla yukardaki (Haber vaktim)’ in yazýsýnda belirtilen hususun,
gerçekliði konusunda istifam olduðunu sayýn okuyucularýmýza açýklamayý bir borç
bilirim! O. K.
*
Ýþte böyle kýymetli okuyucularýmýz! Bunun gibi daha nice bilgiler, tarihin sayfalarýnýn arasýna gömülüp
gitmiþ bulunuyor! Kimi hatýralarda
birkaç satýrla yahut sayfa olarak yer alýyor. Kimi kulaktan dolma sözlerde birkaç paragrafta yerini buluyor!
Sonuç itibariyle ortada olan bir
gerçek varsa ki, kimilerince
istedikleri kadar kabul edilmesin,
bu ülkenin evlatlarýnýn yetiþmesinin kaderine hükmeden ve halen de devam eden
bir hainlik var!
Bu konuda da rahmetli Kamran ÝNAN
Bey’ in hafýzlardan silinmeyen o çok meþhur sözünü burada tekrarlamak
istiyorum: ‘’Bu topraklar hain yetiþmesinde ziyadesiyle
mümbittir. O nedenledir ki bugün haini en bol olan bir ülkeyiz!’’ demiþtir!